AB-Macaristan ilişkilerinde Rusya çıkmazı
Macaristan 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliği’ne üye oldu. Ancak, Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen AB’den uzak bir yönetim anlayışıyla haraket ediyor. Bu durum, Budapeşte-Brüksel arasındaki ikili ilişkileri çıkmaza sürüklüyor. Peki, Macaristan ile Avrupa Birliği arasında hangi anlaşmazlıklar yaşandı? İkili ilişkilerin düzelmesi söz konusu olabilir mi?
Macaristan 1 Mayıs 2014 tarihinde Avrupa Birliği'ne üye oldu. Macaristan’da AB’ye üyelik süreci nedeniyle birçok yenilik yapıldı ve Avrupa Birliği değerleri kapsamında Budapeşte’nin kurumları revize edildi.
Gamze Bal’ın “AB-Macaristan İlişkilerindeki Sorun Normlar mı; Yoksa Kimlik mi?” başlıklı yazısına göre, Macaristan ile Avrupa Birliği arasındaki sorunun temelinde bir kimlik sorunu olduğu ve günümüzde yaşanan sorunların kimlik ve değer uyuşmazlığından kaynaklandığı düşünülüyor.
12 yıldır iktidarda bulunan Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın politikaları da AB’nin eleştirilerinden kurtulamıyor.
Başbakan Orban, insan haklarına, basın özgürlüğüne, hukukun üstünlüğüne ve demokratik ilkelere uymadığı gerekçesiyle Avrupa Birliği’nin eleştirileriyle karşı karşıya kalıyor.
MACARİSTAN İLE AB ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIK SÜRÜYOR
Macaristan Başbakanı Viktor Orban 2018’de Avrupa Birliği'nin göçmen kotasına karşı çıktığını belirterek, "Avrupa halkının göç istemediği çok açık. Ancak bazı Avrupalı liderler başarısız olmuş bir göç politikasında ısrar ediyor. Macaristan'ın bugün ortaya koyduğu pozisyon, sınırların korunmasına yönelik. Göçün durdurulması lazım, göçmenlerin gelmesine ihtiyaç yok” ifadelerini kullanmıştı.
16 Eylül 2019 tarihinde, Macaristan hükümeti, medyayı susturmak ve sivil toplum kuruluşları ile yargıyı hedef almakla suçlandı. AB, Macaristan’ın Avrupa Birliği Konseyi’nde oy hakkının askıya alınmasını tartıştı.
Macaristan’da koronavirüs krizi sırasında kabul edilen olağanüstü hal yasası ile birlikte Başbakan Viktor Orban'a sınırsız süreyle ülkeyi yönetme yetkisi verilmişti.
14 Mayıs 2020 tarihinde Avrupa Parlamentosu milletvekilleri kabul edilen olağanüstü hal yasası hakkında kaygılarını dile getirdi.
AB'nin yürütme organı Komisyon'un Başkan Yardımcısı Vera Jourova Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Macaristan'da verilen olağanüstü yetkiler, diğer üye ülkelerinkinden çok daha kapsamlı görünüyor" dedi ve "Komisyon üye ülkelerde demokratik değerleri etkileyen olağanüstü hal önlemlerinin kaldırış sürecini dikkatle izleyecek" diye ekledi.
15 Mayıs 2020’de ise AB'nin en yüksek yargı organı olan Avrupa Adalet Divanı Macaristan'ın mültecilere karşı yürüttüğü tartışmalı sınırda gözaltı uygulamasının 'yasalara aykırı' olduğuna hükmetti.
Viktor Orban ise, "Şantajlara boyun eğmeyeceğiz. Macaristan sınırlarını koruyacak, kaçak göçmenleri durduracak ve haklarını savunacaktır. Bunu gerekirse size karşı da yapacaktır. Sınırlarımızı kendimiz koruyacağız ve kimle yaşayacağımıza kendimiz karar vereceğiz" şeklinde konuştu.
Orban, AB dışındaki ülkelerden gelen iltica başvurularını kabul etmeyi reddediyor ve bu konuda İtalya ve Yunanistan gibi diğer AB üyelerinin "yükü paylaşma" çağrılarına kulak tıkıyordu.
Haziran 2021’de Budapeşte yönetimi, 'çocuk koruma' yasasıyla ilgili referandum düzenleneceğini duyurdu.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, söz konusu yasa nedeniyle Brüksel'in "açık şekilde ülkesine saldırdığını" söylerken; referandumda sorulara "hayır cevabı verilmesi" çağrısı yaptı.
Orban, "Macar yasaları anaokullarında, okullarda, televizyonda ve reklamlarda cinsel propagandaya izin vermiyor” diye konuştu.
AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen ise yasanın, eşcinsellere karşı ayrımcılık içerdiği ve fikir özgürlüğünü ihlal ettiğini belirterek, “Bu Macar yasası, utanç verici. Sadece cinsel yönelim temelinde ayrımcılık yapmakla kalmıyor aynı zamanda AB'nin temel değerlerine de aykırı. Bu konuda taviz yok" değerlendirmesinde bulundu.
Ancak, aşırı sağcı olarak tanınan Başbakan Viktor Orban hükümetinin, çocuk istismarının önüne geçmek için hazırladığını belirttiği yasa tasarısı, mecliste bir “hayır”oyuna karşı 157 “evet” oyuyla kabul edildi.
AB Komisyonu da Macaristan’da LGBTQİA+ bireylere yönelik ayrımcılık içeren düzenleme nedeniyle, Macaristan’a karşı yaptırım için derhal harekete geçme sözü verdi.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte, AB değerlerini göz ardı etmekle suçladığı Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a, "Burada yeriniz yok. 50. maddeyi işletin ve AB'den ayrılın" dedi.
AB’nin Macaristan’a sunduğu fonlar damadının ve çocukluk arkadaşının şirketlerinin aldığı ihalelerin yüzde 90’ından fazlasını oluşturmaya başladığı söylenmişti.
Avrupa Parlamentosu, 29 Ekim 2021'de hukukun üstünlüğü ilkesini ihlal eden ülkenin ortak bütçeden fon almasını engellemediği gerekçesiyle Avrupa Komisyonundan davacı olmuştu.
Euronews’e göre, Avrupa Adalet Divanı Savcısı, 2 Aralık 2021'de yayımladığı yazılı mütalaasında, AB'nin Macaristan'a yapılacak mali yardımların askıya alınması yolunda görüş belirtmiş, Budapeşte buna itiraz etmişti.
AB'nin en yüksek mahkemesi 16 Şubat'ta, temyiz edilemeyecek bir kararla bu itirazı reddetmiş, ülkenin Birlik bütçesinden faydalanmasının hukukun üstünlüğüne uymasına bağlanmasının önü açılmıştı.
31 Mart 2022 tarihinde Macaristan AB’den daha fazla yardım alabilmek için Ukraynalı Mülteci sayısını şişirmekle suçlandı.
Temmuz 2022’de Orban Hükümeti, Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili askeri saldırıyı kınayıp, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğini açıkladı ama Macaristan'dan Ukrayna'ya silah geçişine izin verilmesiyle Rusya'ya yönelik doğal gaz ve petrol yaptırımlarını destekleme talebini reddetti.
Orban, Rusya'ya yönelik enerji yaptırımlarına karşı çıkacağını söyledi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, AB'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'na yönelik stratejisinin başarısız olduğunu, belirterek, “Şimdi AB, Rusların ya da Ukraynalıların tarafında olmamalı, bilakis ikisinin ortasına girmeli" dedi.
18 Eylül 2022 tarihinde Avrupa Birliği Komisyonu, Macaristan'daki yolsuzluk ile ilgili endişeler nedeniyle Macaristan’a tahsis edilen uyum fonlarının üçte birine denk gelen 7,5 milyar avroluk kısmının askıya alınmasını önerdi.
AB Komisyonu Bütçe Komiseri Johannes Hahn yaptığı açıklamada, "Bugün alınan karar, Komisyonun AB bütçesini koruma ve bu önemli hedefi sağlamak için elimizdeki tüm araçları kullanma kararlılığının açık bir göstergesidir" dedi.
AB ile müzakerelerden sorumlu Macaristan Kalkınma Bakanı Tibor Navracsics yaptığı basın açıklamasında, Macaristan'ın herhangi bir AB fonunun kaybını önlemek için Avrupa Komisyonu'na verdiği 17 taahhüdün tamamını yerine getireceğini söyledi.
Navracsics, "Macaristan Komisyonu şaşırtma sözü vermedi. Uygulanabileceğini bildiğimiz taahhütlerde bulunduk. Bu nedenle fon kaybıyla karşı karşıya kalmayacağız" ifadelerini kullandı.
MACARİSTAN AB’DEN ÇIKABİLİR Mİ?
Macaristan Başbakanı Viktor Orban; medya, akademisyenler, siyasi muhalefet, STK'lar ve göçmenlere yönelik baskı ve kısıtlamaları artırdı. Bu tür politikaların, Avrupa Birliği'nin liberal demokratik ilkeleriyle taban tabana zıt olduğu bir gerçek.
Ancak Viktor Orban, ülkesinin 2004'te üyesi olduğu Avrupa Birliği'nden ayrılmayacağını bunun yerine Brüksel'in, “Macaristan'ın egemenliğini aşındırma girişimlerine” karşı direneceğini söylüyor.
Avrupa Birliği'nde reform yapılması gerektiğini vurgulayan Başbakan Orban, Macaristan'ın amacının 2004'te katıldığı bloktan ayrılmak değil, değişimi sağlamak olduğunu belirtiyor.
Orban geçtiğimiz yıl, “AB'den ayrılmayı kesinlikle istemiyoruz, bizden bu kadar kolay kurtulamazlar. Egemenliğimizi korumak istiyoruz. Entegrasyon yerine kendimizi Avrupa Birleşik Devletleri'nde bulmak istemiyoruz" şeklinde konuşmuştu.
BBC’ye göre, ülkede yapılan kamuoyu araştırmalarının tümünden çıkan sonuçlar Macar toplumunun en az dörtte üçünün AB'den çıkmayı asla onaylamadığı yönünde.
AB’nin elindeki en güçlü aracın “7. madde” olduğu biliniyor. Bu maddeye göre ülkeler tüm bloğu etkileyen konularda oy kullanma hakkından mahrum bırakılabiliyor. Ancak Orban’ın Polonya’daki milliyetçi müttefikleri tüm üye devletlerin oy birliği ile onay vermesini aleyhte tutum sergileyerek engelliyor.
Aşırı sağcı ve popülist söylemci Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise Avrupa Birliği söylemlerini sertleştirmeye ve ikili ilişkileri zorlaştırmaya devam ediyor.