ABD, Almanya ile Rusya arasındaki Kuzey Akım 2 projesine karşı çıkıyor!
Rusya ile Ukrayna arasındaki siyasi ve askeri kriz devam ediyor. Bu süreçten en çok etkilenen ülkelerden biri de Almanya. Moskova ile Kuzey Akım 2 projesi kapsamında enerji alanında önemli anlaşmalar imzalayan Berlin hükümeti, Ukrayna’ya askeri yardımda bulunmaktan çekiniyor. ABD ise iki ülke arasındaki anlaşmaya karşı çıkıyor. Peki, ABD ile Rusya arasındaki enerji mücadelesinde neler oluyor? Rusya, Avrupa’ya enerji ihracatını sonlandırabilir mi?
Rusya ile Ukrayna arasında uzun zamandır devam etmekte olan kriz; bölgedeki tüm ülkeleri ve uluslararası enerji piyasalarını yakından ilgilendiriyor. Batı ülkeleri, Moskova ile Kiev arasında olası bir askeri çatışmaya endişeyle yaklaşıyor. Avrupa’nın en büyük endişelerinden biri de Moskova hükümetinin doğalgaz satışını jeopolitik bir silah olarak kullanması.
Rusya’ya enerji alanında yüzde 50 oranında bağımlı olan Batı, 2009 yılında olduğu gibi Moskova’nın Kiev üzerinden Avrupa’ya gaz akışını kesmesinden çekiniyor. Rusya’nın 2006 ila 2009 yılları arasında Ukrayna ile yaşadığı sorunlar; defalarca kez Batı’ya yönelik doğalgaz akışını kesmesine yol açmıştı. Moskova hükümetinin özellikle kış aylarında doğalgaz akışını kesmesi nedeniyle Avrupa ülkelerinde evlerin ısıtılmasının yanı sıra sanayi alanında büyük sorunlar meydana gelmişti.
Moskova hükümetinin Batı’ya yönelik bu tavrı, Avrupa ülkelerini farklı bir çözüm arayışı bulmaya yönlendirmişti. Ancak bu süreç içerisinde Almanya’nın meseleye farklı yaklaşımı, soruna çözüm bulunmasının önüne geçmişti.
Rusya, bugüne dek Batı ülkelerinin konu hakkındaki endişelerini giderecek herhangi bir açıklamada bulunmadı. BBC Türkçe’nin aktardığına göre, Ukrayna’ya yönelik bir operasyon ihtimalinin her geçen gün güçlenmesi, Batı ülkelerini daha da endişelendiriyor.
Rusya’nın BM Büyükelçisi Vasily Nebenzia, 1 Şubat’ta yaptığı açıklamada, “Rusya güvenilir bir tedarikçidir ve ortaklarını hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmamıştır” ifadelerini kullanmıştı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamada, Moskova’nın “on yıllardır olduğu gibi sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceğini” ifade etmişti.
ABD, AB ile ENERJİ ALANINDA YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATMAK İSTİYOR
Her ne kadar Rusya tarafından doğalgaz tedariki konusunda bir sorun olmayacak yönünde açıklamalar gelse de; Batı ülkeleri farklı bir çözüm arayışı içerisine girmiş durumda. Avrupa’nın Rusya’ya enerji alanında bağımlı olmasına en başından itibaren karşı çıkan ABD; son dönemde Batı ülkeleri ile sık sık bir araya gelerek farklı formüller üzerinde duruyor.
Özellikle son dönemde ABD ve AB arasındaki enerji diplomasisin arttığı gözlemleniyor. Geçtiğimiz günlerde ise Washington’da ABD-AB Enerji Konseyi toplantısı gerçekleştirildi. Söz konusu toplantıya, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve AB Dış Politika ve Güvenlikten Sorumlu Yüksek Temsilci Josep Borrell başkanlık etti.
Toplantının ardından yayımlanan ortak açıklamada, Moskova hükümetinin enerji kaynaklarını bir silah olarak kullanmasının kabul edilmeyeceği belirtildi. Ayrıca açıklamada, olası bir gaz kesintisi meydana gelirse küresel sıvılaştırılmış gaz (LNG) piyasasının ilave kaynak üretmesi ve kaynak çeşitliliğinin sağlanması konusunda birlikte çalışılacağı ifade edildi.
BBC Türkçe’nin aktardığına göre, ABD Dışişleri Bakanı, ortak basın toplantısında Rusya’ya karşı sert ifadeler kullandı. Blinken, Moskova’nın 2009’da gazı kesmesi nedeniyle insanların soğuktan öldüğüne ve ekonomilerin olumsuz olarak etkilendiğine dikkat çekti. ABD Dışişleri Bakanı, “Bunun olmasını önlemeye ve Rusya’nın Avrupa’ya doğalgaz arzını hali hazırda olduğundan daha fazla kesmeyi seçmesi durumunda, enerji arzı ve fiyatları üzerindeki etkiyi azaltmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Blinken, hükümetlerle ve üreticilerle üretim ve dağıtım kapasitesinin artırılması konusunda çalışmaların hızlandığını belirtirken, Rusya’nın kesintiyi artırması durumunda enerji kaynaklarının daha iyi paylaşılabileceği konusunda da adımlar attıklarını söyledi.
Geçtiğimiz günlerde ise ABD Başkanı Joe Biden ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz arasındaki görüşmede, Moskova ile Berlin arasındaki Kuzey Akım 2 projesi gündeme geldi. Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenleyen iki lider, Rusya ile Ukrayna arasındaki siyasi ve askeri kriz hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
ABD Başkanı, Washington’un Almanya ve diğer müttefikleriyle Rusya-Ukrayna krizine diplomatik çözüm arayışı içerisinde olduğunu belirtirken, “Rusya, Ukrayna’yı daha fazla işgal kararı alırsa, biz karşılık vermeye hazırız, tüm NATO hazır” şeklinde konuştu.
Biden, Rusya’dan Almanya’ya doğalgaz taşımak amacıyla inşa edilen Kuzey Akım 2 projesi hakkında ise “Rusya Ukrayna’yı işgal ederse, bu tankların ve askerlerin Ukrayna sınırını geçmesi anlamına geliyor, Kuzey Akım 2 artık olmayacak ve son vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Biden ayrıca Almanya Başbakanı’na, gaz sıkıntısı yaşanması halinde dünyanın en önemli üreticilerinden olan ABD’nin daha fazla LNG tedarik edeceği garantisini verdi. ABD Başkanı, Rusya’nın Batı ülkelerine yönelik doğalgaz akışını kesmeyeceğini düşünüyor.
Biden, “Burada herkesin unuttuğu şey, Rusya’nın o gazı ve petrolü satmasının gerekli olduğu. Rusya’nın bütçesinin önemli bir kısmı için gerçekten ihraç etmeleri gereken tek şey bu. Ve eğer gerçekten kesilirse, o zaman onlar da bundan çok kötü yararlanacaklar ve onlara da sonuçları olacak” ifadelerini kullanırken, bunun tek yönlü bir yol olmadığının altını çizdi.
Almanya ile Rusya arasındaki Kuzey Akım 2 projesine karşı çıkan ABD’nin, farklı seçenekler üzerinde durduğu gözlemleniyor. ABD; Azerbaycan, Katar ve Norveç gibi ülkelerden daha fazla boru hattı inşa ederek, kısa vadede AB’nin Rusya’ya bağımlılığını azaltmak üzerinde duruyor. Ayrıca Biden, AB’nin farklı ülkelerden daha fazla doğalgaz ve LNG almasının da kısa vadede çözüm olabileceğini düşünüyor.
Rusya’nın Avrupa’ya yönelik enerji tedarikini kesmesi şu anda mümkün görünmüyor. Yılda yaklaşık 500 milyar dolar değerinde enerji ihracatında bulunan Moskova’nın, Avrupa’ya tedarikini sonlandırması halinde ekonomik olarak olumsuz etkileneceği öngörülüyor. Ancak Ukrayna ile bir savaş çıkması ve AB ülkelerinin askeri ve ekonomik olarak Kiev’e destek vermesi halinde, Rusya’nın bu kozu kullanması gündeme gelebilir.