ABD'nin Pekin’i sıkıştırma politikasında Japonya ve Güney Kore’nin kritik rolü

ABD, özellikle Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından ciddi bir şekilde Orta Asya’ya yoğunlaştı. Biden, Çin’ı çevrelemek için bölgede güçlü ittifaklar kuruyor. Peki, ABD, Orta Asya’da hangi adımları atıyor? ABD’nin Orta Asya politikasında Japonya ve Güney Kore’nin rolü ne?

ABD Başkanı Joe Biden, 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturmasının ardından Donald Trump döneminde izlenen dış politikaları terk etmeye başladı. Göreve gelir gelmez Rusya ve Çin ile mücadeleye dikkat çeken Biden, ABD’nin tüm dış politikasını yeniden şekillendirdi.

Biden, Pekin ve Moskova ile daha yoğun bir rekabete girişebilmek için ABD’nin Orta Doğu’daki harcamalarını azaltma yoluna gitti. Afganistan’dan tamamen çekilme, Irak’tan yıl sonuna kadar çekilme, İran ile nükleer müzakerelere geri dönme ve Yemen’deki savaşta Körfez’e verilen desteği sonlandırma kararları; Biden’ın, Orta Doğu’dan çekilerek tamamen Orta Asya’ya yoğunlaşmak istediğini gözler önüne serdi.

Çin’in her geçen gün gelişen ekonomik yapısı, Rusya’nın ise dünyanın birçok noktasında nüfuzunu artırarak yeniden küresel güç haline gelmesi; tek kutuplu dünyanın son dönemine gelindiğini ve artık çok kutuplu bir dünyaya doğru yol alındığını gösterdi.

ABD hegemonyasının sonuna doğru gelindiğini gören Biden, bu durumun önüne geçmek için çalışmalarını yoğunlaştırdı. Ancak eski gücünün çok uzağında olan ABD’nin, Moskova ve Pekin ile tek başına mücadele edemeyeceğini bilen Biden; NATO ve AB gibi kurumları da yanına çekmek istedi. Düzenlenen NATO ve G7 Zirvelerinde Biden’ın sürekli olarak Rusya ve Çin ile mücadeleye yoğunlaşması dikkat çekti.

Orta Doğu’dan çekilen ve Batı ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışan Biden, Orta Asya’da da yoğun arayışlar içerisine girdi. Güçlü ittifaklar kurarak Çin’i çevrelemek isteyen Biden; bölgede Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi ülkelerle iyi ilişkiler geliştirdi.

ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya arasında kurulan Quad ittifakı, Hint-Pasifik bölgesinde Çin’i dengelemeyi amaçlıyor. 25 Eylül’de bir araya gelen dört ülkenin lideri; koronavirüs salgını, aşılama, son çıkan teknolojiler, bölgesel altyapı, temiz enerji ve iklim değişikliği gibi konuları ele aldı. Toplantının ardından dört lider tarafından yapılan ortak açıklamada, Hint-Pasifik bölgesinde güvenliğinin sağlanması vurgusu dikkat çekti.

Çin ise söz konusu ittifaka tepki gösterdi. Pekin hükümeti tarafından yapılan açıklamada, Quad’la ilgili, “Hiçbir destek bulmayacak ve başarısız olmaya mahkum” ifadelerini kullanıldı. Ayrıca Pekin, Quad’ı Soğuk Savaş dönemi bir yapılanma olarak tanımladı.

ORTA ASYA’DA KRİTİK ADIM: AUKUS

Biden’ın Orta Asya’daki bir diğer kritik adımı ise AUKUS anlaşması oldu. ABD, İngiltere ve Avustralya arasında imzalanan AUKUS anlaşması, Fransa ile siyasi krizi de beraberinde getirdi. AUKUS anlaşmasına göre Washington ve Londra, sahip olduğu nükleer denizaltı teknolojilerini Avustralya ile paylaşacak. ABD ve İngiltere, bu anlaşmayla birlikte Çin’in bölgedeki alanlarını daha da daraltmak istiyor.

Ancak söz konusu anlaşma, Fransa ile Avustralya arasında imzalanan ve değeri 90 milyar dolara kadar ulaşan nükleer denizaltı anlaşmasının yürürlükten kalkmasına neden oldu. Paris hükümetinin, söz konusu anlaşma nedeniyle ABD’ye tepkisi oldukça sert oldu. AUKUS hakkında, “Sırtımızdan bıçaklandık” ifadelerini kullanan Paris hükümeti, daha sonrasında ise Washington’daki Büyükelçisini geri çağırdı.

Her ne kadar iki ülke arasındaki siyasi kriz sonlanmış gözükse de; Fransa’nın ABD’ye olan güveni ciddi anlamda sarsılmış durumda. Paris hükümeti, ABD ve İngiltere’nin Orta Asya’da tek başına hareket ettiğini ve Fransa’nın sürecin dışında tutulmak istendiğini düşünüyor.

Biden’ın Orta Asya’da kurduğu güçlü ilişkiler ve ittifaklar; Batı ülkeleri ile arasının açılmasına neden oldu. Çin ve Rusya karşında AUKUS ve Quad gibi ittifaklar kurarak önemli bir pozisyon elde etmek isteyen Biden; NATO ve AB ile ilişkilerinde ise kapanması zor yaraların açılmasına neden oldu.

ÇİN ile MÜCADELEDE GÜNEY KORE ve JAPONYA’NIN ROLÜ

Biden, ABD’nin Çin ile tek başına mücadele edecek konumda olmadığını biliyor. Bu nedenle Asya’da Güney Kore ve Japonya gibi müttefikleri ile ilişkilerini daha da ileri boyutlara taşımak istiyor. Çin’in etki alanını sınırlandırmak ve bölgeye hapsetmek isteyen ABD, Orta Asya’daki nüfuzunu her geçen gün güçlendiriyor.

ABD bir taraftan Hindistan’ı kendi yanına çekmeye çalışırken, bir taraftan ise Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerdeki askeri varlığını artırıyor. Özellikle Japonya’nın, ülkesinde bulunan ABD askerlerine ekonomik desteğinin her geçen gün artması dikkat çekiyor.

Kyodo ajansının haberine göre, ABD ve Japonya, beş yıl sürecek mali destek müzakerelerinde mutabakata varmış durumda. Buna göre Japonya hükümetinin, ABD askeri güçlerine yönelik beş yıllık ev sahibi ülke desteği ödemesi toplam 1.05 trilyon yen (9.2 milyar dolar) olacak.

Kyodo, Çin’in bölgede her geçen gün artan askeri faaliyetleri karşısında Japonya’nın ABD ile sürdürdüğü güvenlik ittifakını güçlendirmesini ‘kaçınılmaz’ olarak nitelendiriyor.

Biden yönetimindeki ABD’nin; önümüzdeki dönemde Güney Kore ve Japonya’daki askeri varlığını daha da artırması ve bölgede daha etkili olması bekleniyor. Çin’in ekonomik gelişiminin önüne geçmek isteyen Biden, bölgedeki askeri nüfuzunu artırarak, Pekin hükümetini çevrelemek istiyor.

Ancak Biden'ın bu stratejisinde başarılı olması, zor bir ihtimal olarak görülüyor. AB ve NATO ile ilişkilerinde büyük sorunlar yaşayan Biden'ın; yalnızca Orta Asya'daki müttefikleriye Çin'e karşı başarılı olması mümkün görünmüyor. Biden'ın, ilerleyen dönemde NATO ve AB ile ilişkilere daha fazla öncelik vermesi bekleniyor.