ABD'nin Ukrayna stratejisi: Askeri yardımlarda farklı yol izleniyor
Irak ve Afganistan gibi ülkelerden büyük kayıplarla çıkan ABD’nin Ukrayna’daki savaşta attığı adımlar dikkat çekiyor. Önceki tecrübelerinden ders alan ABD, Ukrayna’da daha temkinli ve stratejik hamleler yapıyor.
ABD Senatosu, Ukrayna için yaklaşık 40 milyar dolarlık askeri ve insani yardım paketini onayladı. Daha önceden Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen tasarı, perşembe günü Senato’da 86’ya karşı 11 oyla geçti.
Büyük yardım paketi, ABD’nin yaklaşık üç aydır süren savaşta Ukrayna’ya verdiği desteği artırdığını gösteriyor. Paketin içeriğinde ise Ukrayna ordusuna silah, eğitim ve mali destek için 6 milyar dolar ve eylül ayı sonuna kadar 4 milyar dolarlık askeri finansman yer alıyor. Ayrıca ABD’nin daha önceden Ukrayna’ya gönderdiği silah stoklarının yenilenmesi için 9 milyar dolar ve Avrupa’daki genişletilmiş ABD askeri operasyonları için yaklaşık 4 milyar dolar bulunuyor.
Tasarıda, Ukrayna hükümetine 8,76 milyar dolar ekonomik destek, artan küresel gıda kıtlığı ve çatışmaların neden olduğu enflasyona yönelik 5 milyar dolardan fazla ekonomik destek taahhüt ediliyor.
Son yardım paketi ile ABD’nin savaşın başından bu yana Ukrayna’ya yaptığı toplam yardım 53 milyar dolara ulaştı. Bu aynı zamanda ABD’den en fazla askeri yardımı alan İsrail’e verilen 3,8 milyar doların da oldukça üzerinde olması nedeniyle dikkat çekti.
UKRAYNA SAVAŞI KAZANABİLİR Mİ?
Biden, Ukrayna’ya yapılacak yardımlar kapsamında Senato’dan 33 milyar dolarlık finansman talep etmişti. Ancak hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler fikir birliğine vararak yardımı 40 milyar dolara yükseltti. Senato’da onaylanan yardım tasarısının Biden’ın masasına gideceği ve son imzanın ardından hızlıca yürürlüğe konulacağı bekleniyor.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, geçen ay mevkidaşlarıyla yaptığı bir toplantıda, “Ukrayna ve buradaki herkes, Ukrayna’nın savaşı kazanabileceğine inanıyor. Ukrayna’nın kazanmak için yardımımıza ihtiyacı var ve savaş bittiğinde de yardımımıza ihtiyacı olarak” ifadelerini kullanmış ve Ukrayna’ya yapılan desteğin süreceği mesajını vermişti. Ancak bu desteğin sürdürülebilirliği ve savaşın seyrine etkisi tartışılıyor.
ABD’nin Ukrayna’ya silah ve para desteği, başlangıçta Rusya’yı kışkırtabileceği gerekçesiyle daha tedbirli bir şekilde yapılıyordu. Son olarak onaylanan yardım paketi ile bu endişelerin geri planda kaldığı görüldü.
Bir diğer soru da bu desteğin hem ABD hem de Ukrayna için ne kadar sürdürülebilir olduğu. Biden hükümeti, yeni yardım paketi ile eylül sonuna kadar “Ukrayna’nın başarısını mümkün kılacağını” belirtti. Ancak savaşın sürmesi halinde Ukrayna’nın daha fazla yardıma ihtiyacı olacak. Bu da hâlihazırda artmaya devam eden yaşam maliyetlerinin gölgesinde ekonomiyi canlı tutmaya çalışan ABD ve diğer Batılı destekçiler için oldukça zor.
ABD IRAK VE AFGANİSTAN’DAN DERS ALDI
ABD’nin Ukrayna’ya yönelik yardımı, Vietnam, Irak ve Afganistan’da yaptığı askeri harcamalarla kıyaslandığında çok daha az gözüküyor. Ordunun yeniden inşa edilmesi için harcanan on milyarlarca dolara rağmen ABD, Afganistan’daki yönetimin Taliban’a geçmesini engelleyemedi ve büyük bir kayıp ile ülkeden ayrıldı. Irak’ta IŞİD’in ortaya çıkmasıyla ordu neredeyse düşüyordu. Güney Vietnam ise ABD’nin çekilmesinden iki yıl sonra 1975’te Kuzey Vietnam’ın işgaline uğradı.
Ukrayna’da ise Rusya’nın yoğun saldırılarına rağmen yapılan yardımların işe yaradığı ve diğer ülkeler gibi düşmediği görülüyor. Uzmanlar buradaki en büyük etkenin yardımları kullanan Ukrayna halkı ve hükümeti olduğuna dikkat çekiyor. Savaşın başından bu yana Ukraynalılar ülkelerini savunmak için mücadele verdi. Zelenski hükümeti ise kendisine destek verilmesi için Batı ülkeleri başta olmak üzere birçok hükümeti ikna etmeye çabaladı.
Ukraynalıların kendilerine gelen yardımları doğru bir şekilde kullanmasının yanı sıra ABD de önceki tecrübelerinden farklı bir yol izledi. Irak’ta Saddam Hüseyin’in düşmesinin ardından tüm ordunun dağıtılması ve yeniden kurulması yerine Ukrayna’da ülkenin mevcut güçlü yanlarını geliştirmesine yardım etti. 2014 yılında Ukrayna’nın doğusunda başlayan çatışmalardan bu yana ABD, ülkede hâlihazırda var olan Sovyet topçu ve zırhlı araç envanterinin daha iyi kullanılmasını sağladı. Bu da Ukrayna ordusunun çalışma şeklini ve bakımını bildiği Sovyet tarzı silahları rahat kullanmasına yardımcı oldu.
ABD’nin elinde çok fazla Sovyet silahı olmamasına rağmen Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi NATO müttefiklerinden destek aldı. Biden yönetimi, bu ülkelerin envanterlerini daha modern Amerikan sistemleriyle doldurma sözü vererek ülkelerdeki eski Sovyet tanklarını, topçularını, uçak parçalarını ve mühimmatlarını Ukrayna’ya göndermeye ikna etti. Ülkeler hem Ukrayna’ya yardım etmiş hem de askeri kapasitelerini artırmış oldu.
Bu yılın başında savaşın çıkacağına yönelik iddialar güçlenirken, Amerikan ve İngiliz savunma yetkilileri, bölgeye hızlı bir şekilde teslim edilebilecek ve sahada maksimum etki yaratabilecek silahlar üzerine odaklandı. Özellikle Rus zırhlı birliklerini pusuya düşürmek ve alçaktan uçan helikopterleri ve uçakları vurmak için kullanılan Javelin ve Stinger gibi hafif lojistiğe sahip silahlar gönderildi. ABD’nin bu hamlesi, Irak’a gönderilen Abrams tankları ve Afganistan’a gönderilen Blackhawk helikopterlerine kıyasla çok daha etkili sonuç verdi.
Bununla birlikte Washington, zırhlı Humvee, obüs ve sustalı insansız hava araçları gibi Ukrayna'nın nispeten kolayca benimseyebileceği daha basit Amerikan yapımı sistemleri bölgeye gönderdi. Kısa süre içinde Pentagon, Ukrayna'nın zırhlı hedeflere karşı kullanması için özel olarak özelleştirilmiş bir saldırı drone'u ve ABD Donanması'nın henüz resmi olarak kullanmaya başlamadığı “kıyı savunma” drone gemilerini de geliştirdi ve teslim etti.
Beyaz Saray’ın Ukrayna’ya kıyasla daha güçlü konumda olan Rus birliklerine karşı Amerikan birliklerini kullanmadan bölgede avantaj sağlanması da önemliydi. Böylelikle hem Ukrayna’nın doğrudan ABD desteğine bağımlı hale gelme riski azaltılmış oldu hem de Amerikan askerlerinin sıcak savaşa girmesinin önüne geçildi.