Türk futbolunun cehennemden gelen sezonu, derinlerde yatan toplumsal rahatsızlığa işaret ediyor
Türkiye Süper Ligi'nde bu sezon hakem Halil Umut Meler'e saldırılması ve Trabzonspor-Fenerbahçe arasında oynanan maç sonucunda yaşanan gerginlikler, ülke futbolunun uluslararası arenada kötü bir ün kazanmasına sebep oldu. Financial Times'a yazan Adam Samson, bu olayların "toplumda yatan derin rahatsızlıklar" ile alakalı olduğunu öne sürdü.
Çevirmenin notu: İnsan ilişkilerinin olduğu her yerde siyaset vardır. Ticaret ve diplomasi ilişkilerinin bir "küçük evreni" niteliğinde olan futbol da bu kaideye istisna teşkil etmiyor. Türkiye'nin sorunlarla dolu futbol sahnesi, dışarıdan bakanlar tarafından toplumsal sorunların bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin cehennemvari futbol sezonu, bu bahar Karadeniz’in kıyısında son düdüğün çalmasıyla beraber kargaşanın sahaya döküldüğü bir maçla örneklendirildi.
Şeytani bir palyaço maskesi giyinen ve ülkenin önde gelen futbol takımının oyuncularına saldırmaya hazır bir adam, sahanın diğer ucunda da korner direğini dev bir mızrak olarak kullanan başka bir işgalci.
Mart ayında ev sahibi Trabzonspor'un Fenerbahçe'ye yenilmesinin ardından Trabzon'da patlak veren şiddet olayları, Ankara'nın önde gelen kulüplerinden birinin başkanının bir hakemi yumruklamasından ve ardından yerdeyken tekmelemesinden sadece birkaç ay sonra meydana geldi. Başkan daha sonra özür dileyerek sadece adamın yüzüne tükürmeyi amaçladığını söylemişti.
Taraftarların üstünlüğü elde etmek için sıklıkla rakibi korkutmaya çalıştığı futbola takıntılı Türkiye’de, şiddete evrilen tutku gösterileri uzun zamandır yer alıyor.
Ancak bu yıl yaşanan ve lige kısa bir süreliğine ara verilmesine neden olan sorunlar, Türkiye'de halkın inancını yitirdiği kurumlar arasına futbolun da katılmasıyla birlikte daha derin bir rahatsızlığa işaret ediyor.
Ülkenin en zengin ticaret hanedanlıklarından birinin varisi, Fenerbahçe Başkanı ve Türk futbolundaki kutuplaştırıcı isimlerden olan Ali Koç, “Türk futbolunun itibarı ve güvenilirliği son 20 yılda kötüleşti” dedi.
Koç, artan güvensizliğin normalde yoğun geçen rekabet ilişkilerini de aşacak şekilde yükseldiğini söyledi. Koç, aynı zamanda Türk futbolunun güncel durumuna karşı bir “isyan” olarak nitelediği, Fenerbahçe’nin ezeli rakibi Galatasaray karşısında oynayacağı Süper Kupa maçından çekilmesiyle tartışmaları alevlendirmişti.
Fenerbahçe stadındaki ofisinde Financial Times’a konuşan Koç, “İnsanlar sahaya girer, oyuncuları linçlemeye çalışır ancak gerektiğince cezalandırılmazlarsa kulüp yetkililerinin davranışları sayesinde kahraman ilan edilirler” açıklamasında bulundu.
Tecrübeli Türk spor gazetecisi Bağış Erten, bu sezonun şike skandalıyla bilinen “2011’den beri en berbat sezon” olduğunu söyledi ve üst düzey kulüp yetkililerinin, rakiplerine yönelik zehir zemberek açıklamalarının ve suçlamalarının “akılalmaz bir seviyede” nefretin oluşumuna katkı sağladığını belirtti.
Sektördeki uzman ve analistlere göre, Türk futbolundaki krizin temelinde hakemler, futbol federasyonu ve kulüp yöneticileri de dahil olmak üzere, taraftarın Türk futbolunda adaleti sağlaması gereken kurumlara karşı güvensizliği yatıyor.
Ankara’daki Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde görevli ve Türkiye’de taraftarlık üzerine çalışan Prof. Dr. Özgehan Şenyuva, “Her hafta hakem kararlarıyla ilgili devasa tartışmalar dönüyor. Her zaman komplolar gibi daha derin şeylere yönelik bir arayış mevcut” açıklamasında bulundu.
Şenyuva’ya göre karanlık güçlerin Türkiye’de maçların sonuçlarını belirlediğine dair şüpheler, Türk halkının siyaset ve topluma olan inançlarının sönmesinin bir yansıması. Bu olaylar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidardaki üçüncü dönemine başlarken hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve sivil toplumun baskılanmasına yönelik endişelerin arasında gelişti.
Koç’un halefi Aziz Yıldırım, 2012’de şikeden suçlu bulunarak 6 yıl hapse mahkum edilmişti. Hükümetin, 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik darbe girişiminin arkasındaki grubun, Türk futbolunun önde gelen isimlerini itibarsızlaştırmak amacıyla geniş çaplı bir komplo düzenlediğini açıklamasıyla Yıldırım aklanmıştı.
Şenyuva, “Futbol, toplumdaki genel tavır için bir büyüteç. Mahkemelerdeki yargıçlara güvenmeyince sahadaki hakemlere de güvenmiyorsun” dedi.
Türk futbolu uzun zamandır İstanbul üçlüsü Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş tarafından domine ediliyor. Branş çapında derinleşen ekonomik sıkıntılar, “Büyük Üçlü”nün son yıllarda daha da güçlenmesini sağladı.
Bu durum, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın 2023-24 sezonunda Süper Lig üzerinde egemenlik kurmasıyla vuku buldu. Erten, “İki takımın birbirleriyle rekabet etmesi açısından bakıldığında durum gayet iyi gözüküyor. Peki ya diğer takımlar?" açıklamasında bulundu.
Türk futboluyla ilgilenmeye devam eden eski bir sektör yöneticisi, “herkesin mali açıdan sıkıntıda olduğunu” belirtti. Büyük şehirlerin dışında yer alan ve görece küçük taraftar gruplarına sahip takımlar için kritik bir gelir kaynağı olan yayın gelirleri son yıllarda çakıldı. Katarlı medya grubu BeIN, 2022’de Süper Lig maçlarını yayımlamak için sezon başına 182 milyon dolar ödeme yapmayı kabul etti. Bu figür, 2016 yılında yıllık yaklaşık 500 milyon dolar civarındaydı.
Yönetici, Türk lirasının son beş yılda avro karşısında yaşadığı yüzde 80’lik düşüşün, kulüplerin, maaşlarının güçlü para birimlerine bağlı olmasını tercih eden uluslararası oyuncularla anlaşma imzalama maaliyetlerini arttırdığını dile getirdi. Birkaç sektör uzmanı, uluslararası yıldızları ithal etme maliyetinin, Türkiye’nin yerel yeteneklere sahip çıkma konusunda yeterli çabayı göstermemesine bağlı olarak yükseldiğini de belirtti.
UEFA’ya göre Türkiye’deki öncü kulüpler, 2022-23 sezonunda vergi öncesinde 310 milyon avro kayıp yaşadıklarını belirtti. Türk takımları, toplu olarak brüt 1 milyar avro banka borcu biriktirirken 18 takım ekside olduğunu bildirdi.
“Türkiye futbolunun güncel iş modeli sürdürülebilir değil” diyen Koç, bu modelin kulüpleri “dış etki ve müdahaleye savunmasız bıraktığını” sözlerine ekledi.
Koç’un ifadelerine katılan Erten, futbol üzerindeki siyaset hortlağının etkisinin taraftarların azalan inancı dolayısıyla kötüleşmeye devam ettiğini söyledi.
Gerçekten de bazı Türk futbol taraftarları öylesine hayal kırıklığına uğradı ki basketbol ve voleybol gibi diğer sporları takip etmeye bile başladılar. Erten, “Türk halkı futbola saplantılı ancak şu anda spora yönelik ilgi ciddi şekilde azalıyor” dedi.
Yazan: Adam Samson
Çeviren: Mansur Ali Bilgiç
Makaledeki görüşler yazara aittir ve Intell4 Global Strateji Danışmanlık Hizmetleri A.Ş.'nin yayın politikasını yansıtmayabilir. Metnin tüm hakları Financial Times'a aittir. Metin, okunurluğu artırmak açısından sadeleştirilmiştir. Orijinal esere buradan ulaşılabilir.