Nijer, Afrika'daki Fransız sömürgeciliği kapısını kapatabilir mi?

Nijer’de gerçekleşen darbe, Afrika’da Avrupa sömürgeciliği döneminin kapanmakta olduğuna işaret eden onlarca darbeden biri. Sonuncusu olduğuna dair herhangi bir işaret olmasa da öfkeli Afrika halklarının ulusal bağımsızlık istemiyle Fransa başta olmak üzere Batı’yı kovma girişimlerinde önemli bir dönüm noktası. Peki, Avrupalıların kovulmasıyla Afrika’da sömürgecilik bitecek mi, yoksa yerini yeni aktörlere mi bırakacak?

Mansur Ali Bilgiç

[email protected]

Afrika kıtasında son birkaç yıldır 20. yüzyılın ortasında başlayan bağımsızlık hareketinin bir devamı olarak nitelenebilecek gelişmeler yaşanıyor.

Mali, Burkina Faso, Cezayir ve Çad gibi Avrupalı güçlerin sömürgeleştirdiği ülkeler ve halklar; “terörle mücadele”, “ekonomik destek” gibi gerekçelerle ülkede varlık gösteren ve etki elde etmeyi amaçlayan eski kolonyal güçlerden rahatsızlık duyuyor.

Son olarak Nijer’de geçtiğimiz ayın sonunda gerçekleşen darbeyle; Fransa ile iyi ilişkiler kuran Devlet Başkanı Muhammed Bazum görevden alınmış, Batı-karşıtı düşüncelere sahip askeri yönetim iktidara el koymuştu.

General Abdurrahman Tchiani, Devlet Başkanlığı pozisyonuna gelmesiyle birlikte Fransa’ya uranyum ve altın ihracatını yasaklamış, Fransa ile savunma anlaşmalarını askıya almış, askerlerin ülkeden çekilmesini istemişti.

Darbeyi gerçekleştiren askerlere destek amaçlı gösteri düzenleyen kitleler, Paris’in ülkeden çekilmesini istediklerini belirten sloganlar atmışlardı.

Batılı ülkeler bu darbeyi kınamakla yetinirken, Batı Afrika ülkelerinden darbeye yönelik karışık tepkiler geldi.

Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Niamey’deki askeri yönetime iktidarın Bazum’a devredilmesi çağrısında bulundu. ECOWAS, eğer devir gerçekleşmezse Nijer’e askeri müdahale yapılabileceği konusunda Tchiani yönetimini uyardı.

Ancak ECOWAS üyelerinin tek sesli hareket etmemesi, bu vaadin gerçekleşebilirliğinin sorgulanmasına neden oldu.

Burkina Faso ve Mali, darbe yönetimine yapılacak herhangi bir askeri müdahaleyi kendilerine karşı savaş ilanı olarak kabul edecekleri yönünde açıklamalarda bulundu.

Bu iki ülkenin ECOWAS üyeliği, gerçekleşen darbelerden dolayı askıya alınmıştı.

Gine ve Cezayir de herhangi bir müdahaleye karşı olduklarını bildirdi. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun; Nijer’e bir dış müdahalenin Cezayir’i etkileyebileceğini, benzer dış müdahalelerin Libya ve Suriye’de işe yaramadığını söyledi.

ECOWAS üyesi Nijerya, Senegal, Benin ve Fildişi Sahili ise askeri müdahalenin arkasında duran ve bir müdahalede karar kılınması hâlinde asker göndereceklerini bildiren ülkeler.

Bölgenin eski kolonyal gücü olan Fransa da kıtada sömürgeci dönemleri hatırlatabileceği gerekçesiyle Afrika’daki son kalesi Nijer’e askeri müdahalede bulunmaktan uzak durdu.

Ancak duvaR Gazetesi’ne yazan Fehim Taştekin, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Collona’nın “ECOWAS’ın darbe girişimini yenme çabalarını kararlılıkla destekliyoruz” açıklamasından yola çıkarak Paris’in “Afrikalıların dişiyle Afrikalıları ısırabileceğini” belirtiyor.

Cumhuriyet’ten Mehmet Ali Güller de bu görüşü paylaşan yazarlardan. Güller; Washington ve Paris etkisi altındaki örgütün, Nijer’e askeri operasyon düzenlemek için kullanıldığını yazıyor.

Vekâlet müdahalesi şeklinde düşünülebilecek bu bakış açısı, Fransa’nın bölgedeki geçmişi ve güncel ekonomik çıkarları düşünüldüğünde anlaşılabilir görünüyor.

Peki, ECOWAS askeri müdahale aracını devreye sokar mı? Bu sorunun cevabı, BirGün’den Ceyda Karan’a göre, muğlaklığını koruyor.

Karan; Mali’de gerçekleşen darbe sonrasında benzer ifadelerin Bamako’daki askeri yönetime de yöneltildiğini, ancak yaptırımlar dışında herhangi bir uygulamaya başvurulmadığını söylüyor.

ECOWAS’ın bir ekonomik topluluk olması ve hazırda bir ordusu olmaması bu faktörlere eklendiği zaman Batı devletlerinin desteği olmadan bir askeri müdahale gerçekleştirmesi, yüksek bir olasılık olarak belirmiyor.

SÖMÜRGECİLİK 2.0 MI ÖZGÜRLÜK MÜ?

Batı’nın bölgeden uzaklaştırılması için gerçekleştirilen çalışmalarda Afrika ülkelerinin Rusya ile yakınlaştığı görülüyor.

Rusya’nın tarihi boyunca Afrika’da kolonileri bulunmadı. Bu durum, Moskova’nın prestijine pozitif bir ışık tutuyor.

Ayrıca Batı’yı ülkesinden çıkaran Afrika ülkelerinin askeri ve ekonomik olarak yatırım bulacağı cephe de Moskova ve Pekin cephesi olarak öne çıkıyor.

Fransa, kolonyalizmi resmî olarak sona erdirdikten sonra bile Afrika ülkelerinde kontrolünü sabit tutmak için bir dizi yöntem uyguluyordu.

Fransa’nın etkisi altında bulunan Afrika ülkeleri “Françafrique” olarak biliniyor. Bu ülkeler bağımsızlıklarını kazandıklarından sonra ekonomileri Paris’e bir dizi anlaşmalar aracılığıyla teslim edilmişti.

Bu ülkeler sömürge para birimi olan CFA Frangı’nı kullanıyor. Karan’a göre; bu durum, ülkelerin bağımsız ekonomi ve sosyal politikalar inşa etmelerini imkânsızlaştırıyor.

Ayrıca ülkelerin döviz rezervleri de Paris’in kontrolünde. Karan, Agence France Trésor’a yatırılan dövizlerin yüzde 85’inin kontrolünün Fransa’ya geçtiğini aktarıyor.

Önemli mesele, bu durumdan kurtulmayı hedefleyen Afrika halklarının benzer bir durumla Rusya veya Çin’e bağlanıp bağlanmayacağı.

Bölgede yüksek miktarlarda yatırımı bulunan Pekin, hâlihazırda bir “borç tuzağı diplomasisi” yürütmekle suçlanıyor.

Moskova’nın bu konuda bir sicili bulunmuyor. Rusya’nın Batı ülkeleriyle tam manasıyla entegre olmaması da hakkındaki olumlu izlenime katkıda bulunuyor.

Foreign Policy’e yazan Jade McGlynn, Kremlin’in Afrika’daki çıkarları için kolonyal geçmişini unutturma çabasına girdiğini ifade ediyor.

Bir karşıt görüş olarak Russian Council’e yazan siyaset bilimci Ivan Timofeev ise Rusya’nın Afrika’ya karşılıksız olarak egemenlik ve gelişim fırsatı sunduğunu öne sürüyor.

Rusya’nın zorluklarla kalan ülkelere ücretsiz tahıl tahsis etmesi, terörle mücadele gibi güvenlik konularında yardım sağlaması gibi davranışları, Afrika ülkelerini yakınlaştırdı.

Güncel bilgilere dayanarak yapılan bir incelemede, Afrika halklarının Moskova’ya sempati duyduğu ve Kremlin’in desteğinin kolonyalizmden kurtulma konusunda Afrika’ya büyük fayda sağlayacağı görülebilir.