ABD ve NATO Afganistan’da neden başarılı olamadı?

ABD ve NATO kuvvetlerinin Afganistan’dan çekilme süreci devam ederken, Taliban birçok kent merkezini ele geçirerek ilerleyişini sürdürüyor. Peki, ABD’nin Afganistan politikası amacına ulaştı mı? Afganistan’da hangi ülkeler kaybeden taraf oldu? ABD ve NATO’nun Afganistan’a geri dönüşü mümkün mü?

II. Dünya Savaşı’nın ardından uzun yıllar boyunca SSCB ile Soğuk Savaş içerisine giren ABD, 1991 yılına kadar komünizmle mücadele adı altında dünyanın birçok bölgesinde faaliyetlerde bulundu. ABD’nin tüm stratejisi SSCB ile giriştiği rekabette öne geçmek üzerine oluşturuldu. Bununla birlikte ABDSoğuk Savaş döneminde komünizm ile mücadele için din ve milliyetçilik ideolojilerini bir silah olarak kullandı.

Soğuk Savaş yıllarında dünyanın birçok ülkesi ABD ve SSCB’nin mücadele ve rekabet alanı haline geldi. İki taraf arasında mücadele alanı olarak ön plana çıkan ülkelerden biri de Afganistan oldu. 1979 yılında SSCB tarafından işgal edilen Afganistan, uzun yıllar boyunca işgalin etkisinde kaldı.

1991 yılında SSCB’nin dağılması ile birlikte Orta Doğu’da ve tüm dünyada dengeler değişti. Yaklaşık yarım asır boyunca iki kutuplu bir dünya yaşanırken, SSCB’nin dağılmasının ardından ABD tek süper güç olarak ortaya çıktı. SSCB’nin dağılması ile birlikte ABD dünya üzerinde kendine yeni düşman yaratmaya çalıştı. ABD’nin; Orta Doğu, Orta Asya, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Güney Asya ve dünyanın birçok bölgesinde etkinliğini sürdürebilmesi için bir düşmanın varlığını öne sürmesi gerekiyordu.

ABD bir yandan SSCB’nin dağılışının ardından kendine yeni düşman yaratmaya çalışırken, bir yandan ise Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki radikal, siyasal İslamcı kesimleri desteklemeye başladı. Afganistan’da; Pakistan, Suudi Arabistan ve ABD gibi ülkelerin gizli istihbaratlarının da desteğiyle El Kaide kuruldu. 2000’li yılların başına kadar buradaki radikal ve aşırı unsurları destekleyen ABD, 11 Eylül saldırılarının ardından bölgedeki tüm politikasını değiştirdi.

BİR DÖNÜM NOKTASI: 11 EYLÜL SALDIRILARI

11 Eylül 2001 tarihinde ABD’nin en önemli ticari merkezlerinden İkiz Kuleler’e düzenlenen uçak saldırıları, ABD’nin dış politikasında yeni bir dönem başlatırken, tüm dünyada dengelerin altüst olmasına neden oldu. ABD SSCB’nin dağılmasının ardından yaratmak istediği düşmanı, bu saldırıların ardından bulmuş oldu.

Dönemin ABD Başkanı George Bush W. Bush, ABD’nin tüm dış politikasını ‘terörü kendi kaynağında yok etmek’ üzerine şekillendirdi. 11 Eylül saldırıları ve Bush’un yeni doktrini, ABD’nin Orta Doğu’daki ülkeleri işgalinin önünü açmış oldu. 2001 yılında Afganistan’ı işgal eden ABD, Taliban’ı kökünden bitirmek hedefiyle yüz binlerce askerini ülkeye gönderdi. 2001 yılındaki Afganistan işgalini 2003 Irak işgali ve daha sonrasında da 2011 yılındaki Suriye müdahalesi izledi.

ABD’nin bölgedeki tüm politikaları; radikal, aşırıcı ve siyasal İslamcıları tamamen sonlandırmak üzerine şekillendi. Ancak Afganistan’da işler ABD’nin istediği gibi ilerlemedi. Ülkede Taliban ve El Kaide’nin varlığı hep devam etti ve 20 yıllık işgal sürecinde binlerce ABD askeri hayatını kaybetti.

Afganistan’ın dağlık bir ülke oluşu, ulaşım ve lojistik imkanlarının zorluğu, Taliban unsurlarının dağlara çekilerek savaşı buralardan sürdürmesi, ABD desteğiyle oluşturulan Afgan ordusunun Taliban karşısında yetersiz kalışı; ABD’nin bölgedeki başarısızlığında etkili olan nedenler oldu.

ABD’nin 20 yıllık Afganistan işgalinin ekonomik olarak getirdiği yük de ağır oldu. Milyarlarca dolarını Afganistan’daki faaliyetlerine harcamak zorunda kalan ABD, istediği derecede olumlu bir karşılık alamadı. ABD’nin Orta Doğu ve özellikle Afganistan’daki ekonomik harcamaları, ilk olarak eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından eleştirilmeye başlandı.

BIDEN SONSUZ SAVAŞI BİTİRECEĞİNİ SÖYLEDİ

20 Ocak’ta göreve başlayan Biden’ın ilk önemli kararlarından biri de Afganistan’dan çekileceğini duyurması oldu. Afganistan’daki sonsuz savaşı artık bitireceğini söyleyen Biden, ABD askerlerinin sağlıklı bir şekilde eve döneceklerini söyledi. Daha sonrasında ise 1 Mayıs’ta ABD ve NATO kuvvetlerinin Afganistan’dan çekilme süreci başladı. Biden’ın bu kararı ABD’de bazı kesimler tarafından ciddi bir şekilde eleştirildi. ABD’li bazı uzmanlar, ABD’nin bugüne kadar Afganistan’da elde ettiği tüm kazanımların bu karar ile ortadan kalktığı şeklinde yorumlarda bulundu.

Bir taraftan ABD’nin ülkeden çekilme süreci devam ederken, diğer yandan ise Taliban tek tek ilçe ve şehir merkezlerini ele geçirmeye başladı. Taliban’ın kısa sürede bu kadar ilerleme kaydetmesi, Afganistan devletinin altı ay içinde çökebileceği şeklinde yorumları ve tahminleri beraberinde getirdi.

Taliban’ın ilerleyişi ve Afgan ordusunun yetersiz kalışı nedeniyle ABD basınında ‘Biden kararından vazgeçebilir mi’ yönünde soru işaretleri oluştu. Ancak geçtiğimiz günlerde ABD’li yetkililer, Afganistan’dan çekilme planında herhangi bir değişiklik olmadığını ve sürecin tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.

ABD ve NATO AFGANİSTAN’DA KAYBETTİ

Bush döneminde Afganistan’ı işgal eden ABD; ülkeye demokrasi, barış, huzur ve siyasi istikrar getirmeyi vadediyordu. ABD’nin sürekli söylemlerinden biri de bölgenin siyasi istikrara kavuşacağı ve ülkede barış ortamının hâkim olacağı şeklindeydi. Kısa bir süre içerisinde Afganistan’a giren ABD, 20 yıllık süre içerisinde hiçbir amacına ulaşamadı.

ABD’nin Afganistan’a girmesinin ardından ülkedeki savaş hiçbir zaman bitmedi. Taliban ile ABD’li güçler arasındaki çatışmalar yıllarca devam ederken, Taliban ile Afgan devleti arasında ise iktidar mücadelesi yaşandı.

ABD’nin Afganistan işgali süresi boyunca ülkede demokrasi, barış, huzur ve siyasi istikrar ortamı bir türlü sağlanamadı. Yüz binlerce insan işgal sonrasında hayatını kaybederken, milyonlarca insan ise bulundukları yerleri terk ederek farlı bölgelere göç etmek zorunda kaldı. ABD’nin Afganistan işgali, Orta Doğu’daki yeni politikası ve stratejisi için bir hazırlık oldu. Afganistan’ın ardından Irak ve Suriye gibi ülkeler, ABD müdahalesi ile karşı karşıya kaldı.

ABD ile birlikte NATO kuvvetlerinin de Afganistan’da bir başarı elde ettiği söylenemez. Bölgeye binlerce askerini gönderen NATO kuvvetleri, ülkede siyasi istikrarın sağlanmasında etkili olamadı.

GERİ DÖNÜŞ MÜMKÜN MÜ?

Biden’dan sonra yeniden şekillenen ABD dış politikası, ilerleyen dönemde Çin ve Rusya ile rekabete yoğunlaşmak istiyor. Biden açıklamalarında sürekli bu durumu vurgularken, özellikle teknoloji ve ekonomi alanında Çin ile kıyasıya bir mücadele içerisine girmeyi hedefliyor. Ayrıca NATO ve AB ile ilişkilerini güçlendirmek isteyen Biden, Hindistan’ı da yanına alarak Çin ve Rusya karşısındaki ittifakı güçlendirmek istiyor.

Biden ile birlikte ilk önce Yemen’deki savaşta koalisyon güçlerine askeri desteği kesen, sonrasında Afganistan’dan çekilme sürecini başlatan ve şimdi de Irak’tan çekilmeyi gündeminde tutan ABD; Orta Doğu’dan çekilerek Çin ve Rusya ile mücadeleye yoğunlaşmak istiyor. Bu nedenle ABD’nin kısa zaman içerisinde Afganistan’a geri dönme ihtimali çok düşük görülüyor.

Taliban’ın Afganistan’daki ilerleyişi devam eder ve Afgan devleti çökerse bu durum ABD’nin Orta ve Güney Asya’daki varlığını olumsuz etkileyebilir. Taliban’ın yeniden ülkede iktidar olması ve tüm bölgeleri ele geçirmesi halinde ABD’nin Afganistan’a geri dönme konusu yeniden gündeme gelebilir.