Biden Körfez ülkelerinde nasıl bir strateji izleyecek?
20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturan Joe Biden, ABD’nin Orta Doğu ve Körfez üzerindeki politikalarında kapsamlı değişikliklere gitti. Peki, Biden yeni dönemde Körfez ülkeleri ile müttefikliği sürdürecek mi? ABD-Körfez ilişkilerinde İran’ın rolü ne? Körfez’in ABD’ye bağımlılığı son bulabilir mi?
Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde ABD-Körfez ilişkileri tarihin en iyi dönemlerinden birini yaşadı. Trump’ın göreve gelişinin ardından İran karşıtlığını artıran Körfez ülkeleri, ABD’nin bölge politikalarında en önemli müttefiki oldu. Trump döneminde ABD, İran ile 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak ayrıldı. Bu karar sonrası Orta Doğu’da gerginlik artarken; ABD, İran karşıtı cepheyi güçlendirmek için Körfez ile ilişkilerini daha da geliştirdi.
Trump döneminde ABD; Suudi Arabistan, BAE ve Katar gibi ülkelere yüz milyarlarca dolar değerinde silah satışında bulundu. Körfez ülkelerinin Yemen’e yönelik saldırılarında en büyük silah destekçisi yine ABD oldu. Bazı siyaset bilimci uzmanlar tarafından Trump’ın, bir Arap NATO’su oluşturmayı amaçladığı yönünde yorumlar yapıldı.
Trump döneminde en dikkat çekici gelişmelerden biri ise BAE ve Bahreyn gibi Körfez ülkelerinin, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi oldu. ABD’nin ara buluculuğunda taraflar bir araya gelirken; İsrail’i, Mısır ve Ürdün’den sonra tanıyan ilk Arap ülkeleri BAE ve Bahreyn oldu.
İsrail ile çok iyi ilişkiler kuran Trump, İran’dan gelecek tehditlere karşı Körfez ülkeleri ile iş birliğini artırdı. İsrail ile Körfez ülkeleri arasında imzalanan normalleşme anlaşmaları da İran karşıtı cepheyi güçlendiren önemli bir adım oldu.
20 Ocak’ta göreve gelen Joe Biden ise ABD’nin Orta Doğu politikalarında kapsamlı değişikliklere gitti. Trump dönemindeki politikaları teker teker terk eden Biden, ABD’nin yeni stratejisini Orta ve Güney Asya üzerine kurdu. Biden, göreve geldikten hemen sonra yeni dönemde Çin ve Rusya ile rekabete yoğunlaşmak istediğini söyledi. Trump dönemindeki Orta Doğu politikalarına ciddi eleştiriler yönelten Biden, daha sonrasında önemli kararlar aldı.
Biden göreve geldikten kısa bir süre sonra Yemen’deki savaşta koalisyon güçlerine verilen askeri desteği sonlandırma kararı aldı. Trump döneminde koalisyon güçlerinin en büyük destekçisi olan ABD, Biden ile birlikte bu politikadan vazgeçti. Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn gibi Körfez ülkeleri; Biden’ın bu hamlesinden sonra Yemen’e yönelik saldırılarını azalttı. Biden’ın, Yemen’deki savaşı bitirmek istediği yönündeki söylemleri ise Körfez’in Yemen politikasının tıkanmasına yol açtı.
Bölgede ABD’nin en önemli müttefiki ve ortağı olan Körfez ülkeleri, Biden’ın aldığı kararların ardından farklı arayışlar içerisine girdi. Suudi Arabistan ile Çin arasındaki ilişkiler gelişirken, Katar ise Rusya ve İran gibi ülkelerle temaslarını yoğunlaştırdı.
Trump döneminde tek taraflı olarak sonlandırılan nükleer anlaşma ise Biden ile birlikte yeniden gündeme geldi. ABD ile İranlı yetkililer arasında Viyana’da yeniden nükleer müzakereler başladı. Trump döneminde ABD ve Körfez ülkeleri tüm bölgesel politikalarını İran karşıtlığı üzerine kurarken, Biden sonrası nükleer müzakerelerin yeniden başlaması ise Körfez-İran ilişkilerinin de yumuşamasına yol açtı. İranlı ve Suudi Arabistanlı istihbarat yetkilileri, Irak’ın başkenti Bağdat’ta birkaç kere gizli görüşme gerçekleştirdi. Daha sonrasında bu görüşmeler, iki ülke tarafından resmi olarak kabul edildi. İki ülke arasında karşılıklı olumlu adımlar atılırken, ilişkilerin normalleşmesi yönünde açıklamalar geldi.
BIDEN NASIL BİR POLİTİKA İZLEYECEK?
Göreve geldikten sonra Yemen’deki savaşta koalisyon güçlerine verdiği askeri desteği sonlandıran, İran ile müzakerelere yeniden başlayan, Afganistan’dan askeri olarak tamamen çekilme kararı alan ve Irak’tan da çekilme planları yapan Biden; ülkesini Orta Doğu’daki ağır maliyetten tamamen kurtarmak istiyor. ABD’nin Orta Doğu’da zaman kaybettiğini, gereksiz harcamalarla ekonomisine zarar verdiğini ve bu ağır yükten kurtulması gerektiğini düşünen Biden; ilerleyen dönemde Rusya ve Çin üzerine yoğunlaşmak istiyor. Ekonomik olarak ABD karşısında önemli bir rakip haline gelen Çin’i sıkıştırmak isteyen Biden; Hindistan, Güney Kore, Tayvan ve Japonya gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmenin hesabını yapıyor.
Trump dönemindeki desteği Biden hükümetinden bulamayan Körfez ülkeleri, Rusya ve Çin gibi ülkelerle önemli ekonomik anlaşmalara imza atıyor. Biden yönetimine güvenemeyen Suudi Arabistan ve BAE gibi Körfez ülkeleri, İran ile normalleşme adımları atarken Orta Asya’da da farklı arayışların içerisine girmiş durumda. Ancak ABD-Körfez stratejik ortaklığının geçmişi göz önünde bulundurulduğunda, Körfez’in ABD’ye bağımlılıktan kurtuluşunun kısa vadede mümkün olmadığı söylenebilir. ABD, Körfez ülkelerinin en büyük tedarikçisi olma özelliğini koruyor.
Biden’ın ilerleyen dönemde Körfez ile ilişkilerini dengede tutması bekleniyor. İsrail ile Körfez arasındaki normalleşme sürecinin devam edip etmeyeceği ise bilinmiyor. Trump'ın başkanlık sürecinin son döneminde BAE ve Bahreyn’den sonra Suudi Arabistan’ın da İsrail ile normalleşmesi beklenirken, Biden döneminde herhangi bir ara buluculuk adımı atılmış değil.
Trump döneminde ABD, özellikle İsrail ve Körfez ülkeleri ile olan ilişkilerine önem vermiş, AB ve NATO ülkeleri ile olan ilişkileri ise bozulmuştu. Ancak Biden göreve geldikten sonra AB ve NATO ile ilişkileri düzeltmeye, güçlü bir ittifak kurmaya, Rusya ve Çin karşısındaki cepheyi sağlamlaştırmaya çalışıyor. Biden’ın, İsrail ve Körfez ile olan ilişkileri ise Trump dönemindeki gibi olumlu seyretmiyor.