ABD, İsrail-Suudi normalleşme anlaşması için henüz bir çerçeve üzerinde anlaşılmadığını açıkladı

İsrail, kısa bir süre önce Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın diplomatik danışmanı Mecdi El Halidi'ye güven mektubunu sunan Suudi Arabistan'ın Filistin Yönetimi elçisi için Kudüs'te bir diplomatik üs kurulması fikrini reddetti.

Filistinli yetkililer, Suudi Arabistan'ın İsrail ile resmi diplomatik ilişkiler kurmayı düşündüğü bir dönemde ilk Suudi Arabistan büyükelçisini karşıladı.

Filistin haber ajansı Wafa'nın haberine göre Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın diplomatik danışmanı Mecdi el-Halidi, Büyükelçi Nayif el-Sudairi'nin Ürdün'de yerleşik olmayan elçi olarak güven mektubunun bir kopyasını teslim aldı.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen Tel Aviv'deki 103 FM radyosuna verdiği demeçte yeni büyükelçi Nayif el-Sudairi'nin Filistin Yönetimi temsilcileriyle görüşebileceğini ancak sabit bir varlığı olmayacağını söyledi.

Cohen, "Kudüs'te fiziksel olarak oturan bir resmi görevli olacak mı? Buna izin vermeyeceğiz" dedi .

NORMALLEŞME ARKA PLANDA MI?

Filistin topraklarına ilişkin dosya geleneksel olarak Suudi Arabistan'ın Amman'daki büyükelçiliği tarafından yürütülüyordu.

Suudi Arabistan'ın bu hamlesi, Filistinlilerin uzun süredir dile getirdiği, 1967 savaşında İsrail tarafından işgal edilen topraklarda başkenti Doğu Kudüs olan bir devlet kurma hedefiyle uyumlu görünüyor.

İsrail Kudüs'ü kendi başkenti olarak kabul ediyor. 2017 yılında dönemin Başkanı Donald Trump yönetimindeki ABD tarafından tanınan bu statü diğer dünya güçleri tarafından tanınmıyor. İsrailli yetkililer Filistinlilerin kentteki diplomatik faaliyetlerini engelliyor.

Suudi Arabistan, Filistin davasını savunuyor ve İsrail'le resmi ilişkilerden kaçınıyor ancak Washington, İsrail-Suudi ilişkilerini normalleştirecek tarihi bir Orta Doğu anlaşmasını teşvik etmeye çalışıyor.

İsrail'in aşırı sağcı hükümeti, Suudi Arabistan ile normalleşme anlaşmasının bir parçası olarak Filistinlilere önemli bir toprak verme ihtimalini küçümsüyor.

Arap Birliği'nin çoğu gibi Riyad da daha önce İsrail'i tanımayı Filistin devletinin kurulması hedefinin gerçekleştirilmesi koşuluna bağlamıştı.

Bu hedefin önündeki engellerden biri de uluslararası alanda tanınan Filistin Yönetimi ile rakibi Hamas arasındaki bölünme.

ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetimi, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirecek olası bir anlaşmaya varılmadan önce daha fazla görüşme yapılması gerektiğini söyledi.

Beyaz Saray sözcüsü John Kirby yaptığı açıklamada, iki ülkenin müzakereler için ortak bir çerçeve üzerinde anlaşmaya varmadığını belirterek, haber kaynaklarının Suudi Arabistan için ABD'nin güvenlik garantisi içerebileceğini bildirdiği olası bir anlaşmaya ilişkin spekülasyonları geçiştirdi.

Kirby, "Burada hala yapılması gereken pek çok tartışma var, üzerinde anlaşmaya varılmış bir müzakere seti yok, normalleşmeyi ya da bizim ve dostlarımızın bölgedeki diğer güvenlik mülahazalarını kodlamak için üzerinde anlaşmaya varılmış bir çerçeve yok" söyledi.

ABD'nin Orta Doğu'daki en önemli iki müttefiki olan Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki bağları güçlendirmek, Biden yönetiminin bölgedeki politikasının ana odak noktalarından biri haline geldi.

Washington olası bir İsrail-Suudi normalleşme anlaşmasının ayrıntıları hakkında yorum yapmazken, ABD'li yetkililer böyle bir anlaşma arayışında olduklarını söylediler.

Kirby, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun bu yıl içinde Biden ile "ABD'de bir yerde" görüşeceğini söyledi ancak Beyaz Saray'da bir görüşme olup olmayacağını belirtmedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller da olası bir İsrail-Suudi anlaşması konusunda "verimli görüşmeler" yapıldığını ve önümüzdeki haftalarda daha fazla görüşme yapılmasını beklediğini söyledi.

Miller, "ilerleme kaydettik. İlerlemenin ne olduğu konusuna girmeyeceğim ama hala önümüzde uzun bir yol var ve geleceği belirsiz" dedi.

Geçmişte Arap ülkeleriyle normalleşme olasılığı, İsrail'den bağımsız bir Filistin devleti kurulması yönünde taviz koparmak için kullanılabilecek bir koz olarak görülüyordu.

Ancak Netanyahu'nun aşırı sağcı hükümetinin sert politikalarını gerekçe gösteren Filistinliler, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki yakın ilişkilerin kendi durumlarında önemli değişikliklere yol açacağına pek güvenmediklerini ifade ettiler.

İsrail işgal altındaki Filistin topraklarında yasadışı yerleşim yerlerini genişletmeye devam ederken Batı Şeria'daki Filistinliler de İsrail'in son yıllardaki en ölümcül askeri şiddet dalgasına maruz kaldı.

Yine de ABD, İsrail'le sözde "normalleşme" anlaşmalarını teşvik etmeyi Orta Doğu politikasının kilit noktalarından biri haline getirdi.

Biden yönetimi, Biden'ın selefi Donald Trump döneminde İsrail ile Arap ülkeleri arasında imzalanan ve İbrahim Anlaşmaları olarak bilinen bir dizi anlaşmaya destek verdi.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Washington DC'ye yaptığı bir ziyaret sırasında ABD'ye "İsrail ile bölgede ve Müslüman dünyasında lider bir ülke olan Suudi Arabistan Krallığı arasında barışçıl ilişkiler kurulması için çalıştığı için" teşekkür etti.

Herzog ABD Kongresinde yaptığı konuşmada "Bu anın gelmesi için dua ediyoruz" dedi.

Suudi hükümeti ise İsrail'in tanınmasını bir Filistin devleti kurulması ve Filistinli mülteciler için "adil bir çözüm" bulunması şartına bağlayan Arap Barış Girişimi'ni destekleyen tutumunu resmi olarak değiştirmedi.

Temmuz ayı sonunda New York Times köşe yazarı Thomas Friedman, Biden'ın Suudi Arabistan'a NATO benzeri güvenlik garantileri vermeyi ve Körfez krallığının sivil bir nükleer program başlatmasına yardımcı olmayı içeren bir plan peşinde olduğunu söyledi.

Axios muhabiri Barak Ravid de Netanyahu'nun normalleşme çabalarının bir parçası olarak ABD'den güvenlik garantisi istediğini bildirdi.

"Neyanyahu'nun önerdiği anlaşmanın tam parametreleri bilinmiyor" diyen Ravid, İsrailli yetkililerin önerinin İran'dan algılanan tehditler konusunda ABD'nin güvenlik garantilerine odaklanacağını söylediğini aktardı.