ABD'de önemli dava: Teknoloji şirketleri ve devlet karşı karşıya
ABD Yüce Mahkemesi, 4 Mart Pazartesi günü son 50 yıldır Amerikan iktisadi düzenine rehberlik eden bazı temel fikirlere meydan okuyan önemli bir davayı dinledi. Bu dava, ABD’li teknoloji şirketlerini ve devlet müdahalesini içeriyor.
Davanın bilinen adı "NetChoice v. Paxton" (NetChoice, Paxton’a karşı) ve cevabı aranan soru, Anayasanın Birinci Maddesinin ifade özgürlüğü altında Google, Meta, Amazon ve TikTok gibi teknoloji platformlarının ekonomik regülasyonunu yasaklayıp yasaklamadığını kapsıyor.
NetChoice, çevrimiçi işletmelerin ticaret birliği olarak işlev görüyor. NetChoice’ın üyeleri arasında Amazon, Google, Lyft, Meta, Nextdoor, PayPal, Snap, TikTok, Verisign, Waymo ve X gibi firmalar yer alıyor.
NetChoice, Google, Facebook, Amazon ve TikTok tarafından finanse edilen bir lobi grubu ve öncelikle bu tür firmaları kısıtlamak için tasarlanmış kamu kurallarına karşı dava açıyor.
Bütçesi ise bir hayli büyük görünüyor. Federal hükümetin tüm tekel karşıtı departmanının yaklaşık yüzde 15’ine eşit olarak öne çıkıyor.
NetChoice, Florida’daki benzer bir yasanın yanı sıra yasayı engellemek için hemen dava açtı. Büyük teknoloji firmaları ilk başta bu davayı “partizan bir mücadele” olarak göstermeye çalıştı. Çünkü Teksas büyük teknoloji firmalarına karşı siyasi muhafazakârları savunmaya çalışıyor.
Fakat bu girişim başarısız oldu. Demokratların yönetimindeki California’nın "California Yaşa Uygun Tasarım Kodu Yasası" gibi, NetChoice’un engellemek için dava açtığı bir dizi başka yasa da bulunuyor.
DAVALARIN ÖZETİ
Florida ve Teksas eyaletleri, 2021 yılında 50 milyondan fazla Amerikalı kullanıcısı olan sosyal medya platformlarının kullanıcılara karşı bakış açısına göre ayrımcılık yapamayacağını zorunlu kılan bir yasa çıkardı. Yasalar açıkça Donald Trump’ın Twitter ve Facebook’tan atılmasına karşı bir tepki sonucunda gündeme gelmişti.
İki teknoloji grubu, 2021’de federal mahkemede Florida yasasına itiraz etti. Bölge mahkemesi, tedbirin uygulanmasını engelledi ve bunun muhtemelen Birinci Maddeyi ihlal ettiğini belirledi.
Florida, ABD 11. Daire Temyiz Mahkemesi ticaret gruplarının yanında yer almadan önce karara itiraz etti.
Davanın sonucu, trilyonlarca dolarlık piyasayı ekonomik olarak doğrudan etkileyecek. Ama daha önemlisi, ABD’deki siyasi ve toplumsal sonuçları gibi görünüyor. Büyük teknoloji firmalarına karşı tekel karşıtı, mahremiyet hakları, medeni haklar ve ifade özgürlüğü konularında iddialar var ve Kongre ve eyalet yasama organları, bu şirketlerin “gözetleme reklamcılığını” ve çocukları nasıl istismar ettiğini ele almak için hareket ediyor.
Bu dava, karşı siyasi hamlelerin bir kısmını veya tamamını bozma tehdidinde bulunuyor. Çünkü büyük teknoloji şirketlerinin avukatlarının yola çıktığı temel öncül, Amerikan Anayasasının, demokratik olarak seçilmiş yetkililerin, kararları önemli toplumsal sonuçlara yol açsa bile, özel teknoloji platformlarına müdahalesine izin vermediği iddiasını taşıyor.
TARAFLARIN KARŞILIKLI ARGÜMANLARI
Florida Başsavcısı Henry Whitaker, sosyal medya platformlarının sansür politikalarını tutarsız bir şekilde uygulama ve belirli kullanıcıları platformdan çıkarma veya sansürleme konusunda Birinci Madde hakkına sahip olmadığını savunarak davanın açılmasına öncülük etti.
Whitaker, sosyal medya platformlarının “kendilerini ifade özgürlüğü için tarafsız forumlar olarak pazarlayarak” başarıya ulaşmasına rağmen, artık çok farklı bir tondan konuştuklarını savunuyor.
Whitaker, “Sitelerinde barındırdıkları her şeyi sansürlemek için geniş bir Birinci Madde hakkına sahip olduklarını iddia ediyorlar, bunu yaparken tüketicilere kendi fikirlerine ters düşse bile. Fakat Birinci Maddenin tasarımı, konuşmanın bastırılmasını önlemektir, onu etkinleştirmek değil” ifadelerini kullandı.
Baş Yargıç John Roberts ise endişe duymaları gereken ilk şeyin “modern kamusal alanı” eyaletin düzenlemesi gerektiği olup olmadığını sorguluyor. Whitaker ise cevap olarak, büyük işletmelerin konuşmacıları susturma gücüne sahip olması nedeniyle, eyaletlerin fikirlerin özgürce yayılmasını sağlamakta çıkarları olduğunu belirtiyor.
Teksas Başsavcısı Aaron Nielson, "Milyarlarca insanın konuşmasına pasif bir şekilde ev sahipliği yapan platformların kendileri konuşmacılarsa ve ayrımcılık yapabiliyorsa, konuşulacak bir kamusal alan olmayacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.