ABD'de artan İslamofobi ülkedeki Müslümanların hayatlarını tehlikeye atıyor

Amerikan medyasında ve üniversitelerinde üretilen ve geri dönüştürülen İsrail-HAMAS savaşı anlatısı işgal ile ilgili perspektiflerin halka duyurulmasını engellerken, ABD’de yaşayan Filistinliler için hayati bir tehdit teşkil ediyor. Son olarak üniversitelerde gerçekleşen ifşa etme ve sözlü şiddet olayları, ülkedeki Müslümanların içine düştüğü durumu gözler önüne seriyor.

Mansur Ali Bilgiç - mansuralibilgic@intell4.com

7 Ekim’de İsrail ile HAMAS arasında başlayan savaş tüm dünyada yankı uyandırdı.

İsrail’in en sıkı destekçisi olan Amerika Birleşik Devletleri’nde savaşa ilişkin üretilen siyaset ve siyaset dışı anlatı ile ülkede faaliyet gösteren siyonist baskı grupları, Tel Aviv’e sunulan koşulsuz desteğin sağlamlaştırılmasında ve kamuoyunun şekillendirilmesinde önemli rol oynadı.

Bu süreçte İsrail karşıtlığının antisemitizm (Yahudi düşmanlığı), Filistin’i desteklemenin ise soykırım çağrısında bulunmak ile eşdeğer tutulduğu bir anlatı üretildi.

İsrail’in işgal ve baskı politikasını desteklemeyen Yahudiler de bu anlatıdan zarar gördü. Brown Üniversitesi’nde acil ateşkes talebinde bulunan Yahudilerin oluşturduğu “Jews for Ceasefire Now (JFCN)” adlı bir öğrenci grubunun üyeleri, düzenledikleri barışçıl oturma eylemi sonucunda polis tarafından tutuklandı.

Dünyanın en prestijli teknoloji üniversitelerinden olan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) de işgali protesto eden öğrenciler Yahudi düşmanlığı ile suçlandı.

Middle East Eye’ın (MEE) aktardığına göre, Apartheid Karşıtı Koalisyon (Coalition Against Apartheid - CAA) üyelerinin düzenlediği barışçıl protestolar MIT İsrail Birliği (MITIA) tarafından “antisemitizm” olarak nitelendi ve MITIA uluslararası yayın yapan kanallarda dayanağı olmadan “Musevi öğrencilerin kampüste güvende olmadığını” belirtti.

Üniversitelerin kısıtlaması bunlarla sınırlı kalmadı. Columbia Üniversitesi’nde barış çağrısında bulunan iki öğrenci grubu kapatılırken Brandeis Üniversitesi’nde düzenlenen bir gösteride 7 öğrenci tutuklandı.

Üniversitelerde Filistin’i destekleyen seslere çoğunlukla imkan tanınmazken medyada da benzer bir durum gözlendi. Al Jazeera için yazan Mat Nashed, Batı medyasının 75 yıllık bağlamı gözardı ettiğini, Filistinlileri dehümanize ederek İsrail’in savaş suçlarını meşrulaştırdığını ifade ediyor.

Peki medyadaki bu dehümanizasyon ile üniversitelerde gerçekleşen yaftalama pratiklerinin sonucu nereye varıyor?

İSLAMOFOBİK ŞİDDET YÜKSELİYOR

Çatışmaların başlamasının üzerinden henüz bir hafta geçmemişken Illinois eyaletinde yaşayan Filistinli Hanaan Shahin ile 6 yaşındaki oğlu, ev sahiplerinin bıçaklı saldırısına uğradı.

32 yaşındaki Shahin’in kendini bir odaya kilitlemesi sonucu kurtulduğu saldırıda, 6 yaşındaki Wadea Al Fayoume hayatını kaybetti.

Otoriteler, 71 yaşındaki ev sahibinin Filistinli aileye “Müslüman oldukları için” saldırdığını açıkladı.

Bu, ABD’deki anlatının sebep olduğu saldırıların sonuncusu değildi. The Nation’dan Hadas Thier’e konuşan Columbia Üniversitesi öğrencisi Leyla, kefiye giydiği için kampüste kendisine defalarca “terörist” denildiğini belirtti.

Thier, “Accuracy in Media” adlı muhafazakar medya kuruluşunun üniversite kampüslerinde kenarlarına LED ekranlar montelenmiş ifşa kamyonları dolaştırarak Filistin’i destekleyen öğrencilerin isimlerinin ve fotoğraflarının “terörist, HAMAS destekçisi” gibi açıklamalarla ifşa edildiğini de yazdı.

Brown Üniversitesi’nden Filistin’de Adalet için Öğrenciler (Students for Justice in Palestine) grubu üyesi iki Yahudi öğrenci, MEE’ye “Filistinli arkadaşlarının sözlü tacize uğradığını ancak üniversite yönetiminden destek görmediklerini” aktardı.

Vermont eyaletinin Burlington kentinde de bir şiddet olayı meydana geldi. Üç Filistinli üniversite öğrencisi sokakta dolaşırken vuruldu.

Bu saldırının İslamofobik motivasyonlar taşıyıp taşımadığının araştırıldığını aktaran şehir polisi, gençlerin vuruldukları sırada kefiye giydiğini ve Arapça konuştuğunu ifade etti. Kurbanların aileleri, Middle East Understanding adlı organizasyon aracılığıyla yaptıkları açıklamada, saldırının “nefret suçu” olarak değerlendirilmesini talep etti.

İsrail ile HAMAS arasında çatışmaların başlamasıyla Batı ülkelerinde İslamofobi artışa geçmişti. NBC’nin Council of American Islamic Relations’tan (CAIR) aktardığına göre, 7-24 Ekim 2023 tarihleri arasında Amerikalı Müslümanlar tarafından raporlanan nefret olayları 2022’nin herhangi bir 16 günlük periyoduna göre yüzde 182 artış gösterdi.

ABD medyasının İsrail yanlısı bir tutum takınması, artan fiziksel ve sözlü şiddet ile ayrımcılığın temel nedenini oluşturdu. Medyanın yanı sıra siyaset makamlarının Tel Aviv yönetimine verilen destekten taviz vermiyor olması da Amerikan kamuoyunda İsrail’in haklı olduğu izlenimini oluşturarak vatandaşların görüşlerine şekil veriyor.

Brookings Enstitüsü’nün
bir araştırmasına göre, Haziran 2023’te kamuoyunda İsrail’e destek yüzde 25 seviyelerindeyken savaşın başladığı ekim ayında yüzde 43 dolaylarına çıkmış bulunuyor.

Üniversitelerde Filistin lehine protesto eden grupların yasaklanması ve eylemcilerin çeşitli gerekçelerle tutuklanması, Amerikan anayasası ile sıkı bir şekilde koruma altına alımış ifade özgürlüğünün çifte standartlar ile uygulandığına işaret ediyor.

Filistinli insanlar, temel Amerikan değerlerini yok etmeye çalışan teröristler olarak yaftalanıyor ve dehümanize ediliyor. Kamuoyu oluşturma süreci bu paralelde devam ettikçe nefret temelli saldırılar da artmaya devam edecektir.