Alman Şansölye Olaf Scholz Pekin'de: Brüksel'den Moskova'ya baskı talebi
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, AB ve Çin arasında giderek gerginleşen ekonomik ilişkileri ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi konuları görüşmek üzere Pekin’e gitti. Elektrikli araçlar başta olmak üzere otomotiv sektöründe Çin’in AB’ye karşı haksız rekabet yürüttüğü bu ortamda ipler Pekin’in elinde bulunuyor.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Çin yapımı elektrikli araçlara yönelik AB yaptırımları ve diğer ticari gerilimlerin yaşandığı ortamda Pekin’i ziyaret ediyor. İki ülke, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin nasıl çözüme ulaştırılacağı konusunda da birbirinden ayrılıyor.
Çin, Avrupa Birliği ve ABD ile ticari konularda özellikle son dönemde birçok gerilim yaşıyor. AB, elektrikli araçlar için Çin sübvansiyonları ve rüzgar parkları için destek soruşturmaları başlattı ve yakında tıbbi cihaz tedariki ile ilgili bir soruşturma başlatacak.
Şangay’da bulunan Tongji Üniversitesi’ni ziyaret eden Olaf Scholz, yaptığı açıklamada, adil rekabetin ülkelerin gelişimini de önemli derecede etkilediğini söyledi ve aşırı üretimin haksız rekabeti tetiklediğini belirtti.
Scholz, “Her zaman açık olması gereken tek şey, rekabetin adil olması gerektiğidir. Elbette şirketlerimizin herhangi bir kısıtlama altında kalmamasını istiyoruz ve burada tam olarak talep ettiğimiz gibi davranıyoruz. Aşırı üretim haksız rekabet ortamı yaratıyor” değerlendirmesinde bulundu.
TİCARİ GERİLİMLER VE ADİL REKABET ORTAMI
Dünyanın önde gelen Alman şirketleri BMW ve Volkswagen, Çin pazarına büyük ölçüde güveniyor ve önemli yatırımlarda bulunuyor ancak Pekin ve Moskova’nın iyi ilişkiler içerisinde bulunması Batı ile yaşanan gerilimleri önemli derecede artırıyor.
Avrupa Birliği (AB), üreticilerini korumak için Avrupa pazarını sular altında bırakacağından endişe ettikleri Çin'den elektrikli araç ithalatına karşı ciddi yaptırımlar uyguluyor.
Alman Otomotiv Endüstri Birliği Başkanı Hildergard Müller, Welt am Sonntag gazetesine verdiği demeçte, yaptırımların Avrupa ve Alman otomobil endüstrilerine yardımcı olmayacağını ve bunun yerine ticaret çatışmasında hızlı bir şekilde olumsuz bir etki yaratabileceğini belirtti.
Alman şirketleri, Çin'de haksız piyasa engelleriyle karşı karşıya olduklarını ve hükümetin Çin pazarına ve tedarikçilerine olan bağımlılığı azaltmak için bir "risk azaltma" politikası uygulanması gerektiğini savunuyor.
AB tarafından uygulanan yaptırımlara rağmen Çin, 2023 yılında üst üste sekiz yıl boyunca Almanya'nın en büyük ticaret ortağı olarak kaldı ve taraflar arasında 254,1 milyar avro (271 milyar dolar) mal ve hizmet alışverişi gerçekleşti.
Bu rakam, Almanya'nın ABD ile işlem yaptığından biraz daha fazla görünüyor ancak bir önceki yıla göre yüzde 15,5'lik bir daralma mevcut. Almanya Federal İstatistik Ofisi'ne göre, rakamlar döviz kuru dalgalanmalarına ve sayıların yuvarlanmasına bağlı olarak değişse de, Almanya'nın Çin'e ihracatı toplam 97,3 milyar avroya (104 milyar dolar) ulaşmış durumda.
Çin devlet televizyonuna göre Başkan Xi Jinping, Şansölye Olaf Scholz'a verdiği demeçte, "Çin'in elektrikli araç, lityum pil ve güneş ürünleri ihracatı, küresel pazara arzı zenginleştirdi ve enflasyonist baskıyı hafifletti. Ayrıca iklim değişikliği ve yeşil geçişle mücadeleye yönelik küresel çabalara büyük katkı sağladı” ifadelerini kullandı.
Çin'in hızlı büyüyen ekonomisi başta ABD olmak üzere Avrupa'yı da oldukça tedirgin ediyor. Ancak Çin'e bağımlılığı azaltma ve yaptırımları hayata geçirme planları Çin'den daha çok Avrupa'yı olumsuz etkilemiş görünüyor.
RUSYA-UKRAYNA MESELESİ
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Çin lideri Xi Jinping’e, Rusya’nın Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinin küresel güvenliği tehdit ettiğini söyledi. Scholz, Çin’e savaşı durdurmak için komşusuna ve stratejik ortağına daha fazla baskı uygulama çağrısında bulundu.
Scholz ayrıca, Almanya’nın temel çıkarlarının, küresel enerji ve tedarik zincirlerinin Ukrayna savaşının bölgeye yayılma ihtimalinden dolayı olumsuz etkilendiğini vurgulayarak, Rusya’nın “Birleşmiş Milletler Şartı'nın birinci ilkesini ve ulusal sınırların dokunulmazlığı ilkesini ihlal ettiğini" belirtti.
Çin ise Rusya’nın eylemlerini işgal olarak değerlendirmeyi doğru bulmuyor ve Rusya ile bağlarını sürdüreceğini belirtiyor. Çin, Moskova'ya askeri yardım göndermediğini bildirirken, Moskova’nın Batı'dan gelen yaptırımlarla başa çıkmasına yardımcı olmak için ona ekonomik bir yaşam çizgisi sağladığı değerlendirmesinde bulunuyor.
Pekin ayrıca, Ukrayna ve Rusya arasında barış görüşmeleri çağrısında bulunuyor ve ara bulucu rolünde olmayı kabul ediyor. Pekin’in ara bulucu rolünü üstlenmesi için tek bir şartı var: Barış görüşmeleri için düzenlenecek konferansa Moskova’nın da dahil edilmesi.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Çin, krizin barışçıl çözümüne elverişli tüm çabaları teşvik ediyor ve destekliyor. Tüm tarafların eşit katılımı ve tüm barış seçeneklerinin adil bir şekilde tartışılmasıyla Rusya ve Ukrayna tarafından tanınan uluslararası bir barış konferansının zamanında toplanmasını destekliyor” şeklinde konuştu.
Avrupa, 2022'nin başlarında Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana Çin ile ticari anlamda birçok gerilim yaşadı. Pekin, Moskova'ya diplomatik ve siyasi destek sağladı ve ülkeler arasındaki ticaret hacmi 2023 yılında 240 milyar dolarlık rekor bir seviyeye ulaşarak Batı'nın ekonomik yaptırımlarından gelen darbeyi hafifletti.
Rusya ile birlikte Çin, BM içerisinde veto hakkı bulunan 5 daimi üyeden biri. BM Güvenlik Konseyi ve bir ABD istihbarat raporu, Pekin’in Ukrayna'ya karşı savaş çabalarını dolaylı olarak desteklemek için Moskova’ya ekipman satışlarını artırdığına dair bilgiler paylaştı.