Arap ülkeleri Esad ile ilişkilerini yeniden şekillendiriyor
Suriye’nin neredeyse tamamında kontrolü ele geçiren Esad, Arap ülkeleri ile ilişkilerini yeniden ele alıyor. BAE, Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar gibi Arap ülkeleri, Suriye ile ilişkilerinde normalleşme yoluna gitmek istiyor. Peki, Arap ülkelerinin Esad’la yeniden temas kurması ne anlama geliyor?
2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı, Orta Doğu ve Arap dünyasında tüm dengelerin değişmesine neden oldu. Tunus’ta başlayan ve kısa sürede Libya, Mısır, Sudan gibi ülkelere sıçrayan Arap Baharı, Suriye’de de etkisini gösterdi. On binlerce Suriyeli, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın hükümetini protesto etmek için sokaklara döküldü.
Suriye’de yıllardır söz verdiği reformları gerçekleştiremeyen Esad, halkın yoğun tepkileri ile karşılaştı. Halk, Esad’dan, özellikle hükümet kadroları için verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyordu. Bir diğer problem ise ülkenin kuzeyinde yaşayan Kürtlere Esad tarafından kimlik verilmemesiydi.
Suriye’de Esad’a karşı düzenlenen protesto gösterilerinde silah kullanılması, güvenlik güçleri ile protestocuları karşı karşıya getirdi. Olaylar kısa süre içerisinde büyürken, ülkede iç savaş durumu ortaya çıktı. Esad muhalifleri ile Suriye ordusu arasındaki çatışmalar, uzun süre dünya gündeminden düşmedi.
Suriye’deki iç savaşın başlamasından kısa bir sonra dünya ülkeleri de taraflarını belirlemeye başladı. Başta ABD olmak üzere neredeyse tüm Avrupa ülkeleri, Suriye’de Esad karşısında yer alan muhalif grupları desteklediğini duyurdu. İran, Rusya, Çin, Venezuela ve Kuzey Kore gibi ülkeler ise Beşar Esad’a destek veren sınırlı sayıda ülkeler arasında yer aldı.
Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından hangi tarafı destekleyeceği merakla beklenen Arap ülkeleri ise muhalif gruplara destek verdi. Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere BAE, Bahreyn ve Mısır gibi Arap ülkeleri; siyasi, askeri ve ekonomik olarak Suriye’deki muhaliflere her türlü yardımda bulundu.
BAE, Suudi Arabistan ve Katar, 2011 yılında Suriye ile tüm ilişkilerini kestiğini duyurdu. Arap ülkeleri, Suriye’de Esad’ın gitmesi gerektiğini sürekli dile getirirken, muhaliflerin ise yönetimi devralmasını istiyordu. Suudi Arabistan ve Katar’ın yoğun ekonomik ve askeri desteği, Esad karşısında muhalif gruplara büyük bir ivme kazandırdı. 2015 yılının ortalarına gelindiğinde, Suriye’nin yüzde 80’e yakını Arap ülkeleri tarafından desteklenen muhalif gruplar tarafından kontrol ediliyordu.
2015 yılından itibaren Rusya ve İran’ın aktif bir şekilde Suriye’deki savaşa dahil olması ise Esad’ın elini oldukça güçlendirdi. İran destekli grupların karadan ve Rusya’nın ise havadan desteğini alan Esad, muhaliflerin kontrolündeki bölgeleri yeniden geri almaya başladı. Halep, Doğu Guta, Yermük, Dera, Palmira, Hama, Humus, Kuneytra, Deyre Zor ve diğer birçok bölgeyi geri alan Esad, muhaliflere ağır bir darbe vurdu. Böylelikle Esad güçleri, ülkenin neredeyse tamamında yeniden hakimiyetini sağlamış oldu.
Rusya’nın savaşa etkin bir şekilde dahil olması, zaman içerisinde Arap dünyasının Suriye’ye bakış açısını da değiştirdi. Muhaliflerin Esad karşısındaki başarısızlığı, Arap ülkelerinin Suriye politikasını yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Muhalifler Esad karşısında yenilgiye uğradıkça; Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin desteği de azaldı. Ayrıca 2015’te başlayan Yemen olayları, 2017’de patlayan Katar krizi ve diğer bazı olaylar da; Arap dünyasının ilgisini Suriye’den farklı yönlere çekti.
ESAD İLE YENİDEN TEMASLAR BAŞLADI
Suriye’de 10 yıldır devam eden iç savaşta, Rusya ve İran’ın desteğini arkasına alan Esad, muhalif gruplar karşısında birçok bölgede zafer elde etti. Bu durum, Esad’ın koltuğunu sağlama almasını da beraberinde getirdi. Geçtiğimiz aylarda yapılan seçimlerde Beşar Esad, yeniden Devlet Başkanı seçildi. Seçim sonuçları İran, Rusya ve Çin gibi ülkeler tarafından meşru olarak tanınırken, ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından ise kabul edilmedi.
Sudan, BAE, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi Arap ülkeleri, Suriye’de koltuğunu sağlama alan Esad ile yeniden normalleşmek istiyor. BAE ile Suriye arasında ilk adım 2018 yılında atılmış ve karşılıklı Büyükelçi atama meselesi gündeme gelmişti. Ancak daha sonrasında iki taraftan da bu konuda herhangi bir hamle gelmedi. Suudi Arabistan’ın da yakın dönem içerisinde Suriye ile yeniden normalleşebileceği konuşuluyor. ABD’de Biden’ın göreve gelmesi sonrası İran ile ilişkilerinde normalleşme adımları atan Suudi Arabistan, Suriye ile de yeni bir sayfa açabilir.
ÜRDÜN-SURİYE SINIRLARI YENİDEN AÇILDI
Beşar Esad’ın Suriye’de iktidarını pekiştirmesi, Arap ülkeleri ile ilişkilerin de yeniden gelişmesini beraberinde getirdi. Lübnan ve Irak’tan sonra Ürdün de Suriye ile olan ana sınır kapısını açma kararı aldı. Esad’ın ülkenin güneyinde tamamen kontrolü ele geçirmesinin ardından 2018 yılında kısmen geçişlere açılan Nasib Cabir sınır kapısının tamamen açılacağı duyuruldu.
Ürdün Sanayi ve Ticaret Bakanı Maha Ali, iki ülkenin de çıkarları doğrultusunda ikili ticaret hacmini artırmayı amaçladıklarını dile getirdi. İki ülke arasında 2011 yılındaki ticaret hacmi ise 1 milyar dolardı. İki ülke arasındaki sınır kapısı; Türkiye, Avrupa ve Körfez ülkeleri arasındaki mal taşımacılığında transit işlevi görüyordu.
Ürdün; ekonomi, ticaret, tarım, su ve elektrik bakanları öncülüğünde Suriye’den gelen heyetle gümrük vergilerinin kaldırılması konusunun da ele alınacağını duyurdu. Ayrıca devlete bağlı havayolları şirketi Royal Jordanian’ın da yakında Suriye’nin başkenti Şam’a doğrudan uçuşları yeniden başlatacağı belirtildi. İki ülke arasındaki ucular en son 10 yıl önce gerçekleşiyordu.
ARAP DÜNYASI YENİDEN ESAD'LA TEMASTA
Son yıllarda Arap ülkeleri tarafından atılan adımlar, Orta Doğu’da yeni bir dönemin başlayacağını gözler önüne seriyor. Bu yeni dönemde, Arap ülkelerinin, Suriye’de yeniden Esad’ı kabul edeceğini, yeni ilişkiler kuracağını ve ticaret hacmini genişleteceğini söylemek mümkün.
Siyasi, askeri ve ekonomik olarak Rusya ve İran’ın yoğun desteğini alan Esad, bölgede koltuğunu sağlama almış durumda. Bu sebeple, Arap ülkelerinin Suriye’de Esad’ı kabul edeceğini ve bölgede yeni bir sayfa açmak isteyeceğini söyleyebiliriz.
ABD’de Joe Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından Orta Doğu’da farklı bir politika izlemesinin de Arap ülkelerini derinden etkilediğini söyleyebiliriz. Yemen’deki savaşta Körfez’e desteğe son veren, İran ile yeninde müzakere masasına oturan, Afganistan’dan tamamen çekilen ABD; Arap müttefikleri karşısında eski güvenini kaybetti. Bu sebeple Arap ülkelerinin Rusya, İran ve Suriye ile ilişkilerini yeniden ele aldığını söylemek mümkün.