Polonya ile Avrupa Birliği arasında gerilim tırmanıyor
Son yıllarda Polonya ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki anlaşmazlıklar gündemden düşmüyor. Geçtiğimiz sene Polonya Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar sonrası iki taraf arasında tansiyon yükselmişti. En son ise Polonya Başbakanı Morawiecki’nin AB’ye yönelik sert sözleri, iki taraf arasında gerilimin tırmanmasını beraberinde getirdi. Peki, Avrupa Birliği ile Polonya arasında neler oluyor? Polexit kavramı gündeme gelebilir mi?
Son yıllarda Avrupa Birliği içerisinde yaşanan krizler, anlaşmazlıklar, sorunlar ve problemler dikkat çekiyor. Brüksel, uzun yıllar boyunca Brexit’i tartışmış, 1 Şubat 2020 tarihinde ise İngiltere resmen AB’den ayrılmıştı.
Avrupa Birliği’nin, uzun yıllardır ABD’ye bağımlı olmaktan kurtulmak istediği biliniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un zaman zaman ABD’ye yönelik sert sözleri, “Avrupa Ordusu” kavramını sıklıkla dile getirmesi, Ukrayna krizine rağmen Rusya ile temaslarını sürdürmesi ve 2018 yılındaki “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” ifadeleri, bu durumu gözler önüne seriyor.
İngiltere’nin Brexit sonrası AB'den ayrılmasının ardından birlik içerisinde Almanya ve Fransa liderlik rolünü üstlendi. İki ülke de; Ukrayna krizine kadar Rusya ile enerji iş birliğini güçlendirmiş ve Çin ile yakınlaşmaya çalışmıştı. Her ne kadar Ukrayna savaşının ardından bölgede dengeler değişse de; Almanya ve Fransa’nın, ABD’den stratejik bağımsızlığını ilan eden bir Avrupa Birliği oluşturmaya çalıştığı biliniyor.
Ancak son dönemde Avrupa Birliği içindeki anlaşmazlıkların ve sorunların her geçen gün arttığı görülüyor. Mülteci krizi, Merkel’den sonra liderlik rolünü kimin üstleneceği ve Ukrayna savaşı; Brüksel’i son dönemde en çok endişelendiren konular arasında yer alıyor. AB ile Polonya hükümeti arasında geçtiğimiz sene yaşanan anlaşmazlıkların ise Ukrayna krizinin ardından farklı bir boyuta evrildiği görülüyor.
AB ile POLONYA ARASINDA ANLAŞMAZLIKLAR NASIL BAŞLADI?
Polonya Anayasa Mahkemesi, Ekim 2021’de aldığı bir kararda, AB hukukunun Polonya yasalarından üstün olmayacağına hükmetti. Bu karara sert tepki gösteren Brüksel, Varşova hükümetinin insan hakları sicili ve yargı bağımsızlığına bakışı konusunda ciddi eleştirilerde bulundu. İki taraf arasında daha önce de Polonya’nın kürtaj ve LGBTİ+ karşıtlığı nedeniyle tansiyon yükselmişti.
Polonya Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar, daha sonrasında Strasbourg’da gerçekleştirilen AP oturumunda ele alındı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula con der Leyen, Polonya hükümetinin, AB’nin ortak değerlerini ihlal etmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Leyen, Varşova hükümetine geri adım attırmak için yasal, maddi ve siyasi seçeneklerin masada olduğunu belirterek, “Polonya Anayasa Mahkemesi kararına hukuki olarak itiraz edilmesi bir seçenek. Diğer seçenek ise AB bütçesi ve pandemi fonundan aktarılan kaynakların dondurulması” ifadelerini kullandı.
Bu sözlere sert tepki gösteren Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, “Yaptırımlardan bahsedilmesi kabul edilemez. AB siyasetçilerinin Polonya’ya şantaj yapmasına izin vermeyeceğim. AB yetkilerinin net sınırları vardır ve bu sınırlar aşıldığında sessiz kalmamız mümkün değil. Avrupa evrenselciliğine ‘Evet’ derken, Avrupa merkeziyetçiliğine ise ‘Hayır’ diyoruz” dedi.
İki taraf arasında gerilimin oldukça tırmanması üzerine ‘Polexit’ kavramı gündeme geldi. Polexit, Polonya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması anlamına geliyor. Ancak bu iddiaların ardından sokaklara dökülen Polonya halkı, Avrupa Birliği’nden ayrılmayı sert bir şekilde protesto etti. Daha sonrasında ise Polonyalı yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda, Varşova’nın AB’den ayrılmak gibi bir düşüncesinin olmadığı vurgulandı.
UKRAYNA SAVAŞI SONRASI DEĞİŞEN DENGELER
Rusya, 24 Şubat’ta Ukrayna işgaline başladı. Bu durum, Doğu Avrupa’da dengelerin değişmesini beraberinde getirdi. Almanya ve Fransa gibi ülkeler Rusya karşısında daha ılımlı bir tavır sergilerken; Polonya başta olmak üzere Doğu Avrupa ülkeleri ise Moskova’ya yönelik sert adımlar attı.
Bu süre içerisinde Varşova hükümeti, Almanya ve Fransa’yı sık sık Rusya’ya karşı ılımlı tavır sergilemekle ve ilişkilerini sürdürmekle suçladı. ABD ve İngiltere ile askeri, siyasi ve ekonomik olarak ilişkilerini güçlendiren Polonya, Almanya ve Fransa ile birçok konuda anlaşmazlık yaşadı. Berlin ve Paris’in; Moskova’ya yönelik yaptırımlara tam anlamıyla katılmaması, enerji konusunda ticaretini sürdürmesi ve Ukrayna’ya askeri destek vermekte geç kalması, Polonya tarafından sert bir şekilde eleştirildi.
Polonya ile Avrupa Birliği arasında tansiyonun her geçen gün yükseldiği ve anlaşmazlıkların yoğunlaştığı görülüyor. Polonya Başbakanı Morawiecki’nin AB’ye yönelik son sözleri, bu durumu gözler önüne seriyor. Morawiecki, AB’yi, küçük üye ülkelerine karşı emperyalist bir davranış şekli benimsemekle suçladı.
Alman Welt gazetesine bir makale kaleme alan Morawiecki, “Siyasi pratik, Almanya ve Fransa’nın tutumunun diğer her ülkeden çok daha önemli sayıldığını gösteriyor” şeklinde konuştu. Polonya Başbakanı, “AB içerisindeki emperyalizm tehdidini” yenmek gerektiğini belirtti.
Morawiecki, AB içerisinde “en güçlünün tahakkümü yerine” konsensüs merkezli bir yaklaşım izlenmesi çağrısı yaptı. Polonya Başbakanı, “Resmiyette demokrasi ama fiiliyatta oligarşi olan, en güçlünün iktidarı elinde tuttuğu bir yapıyla karşı karşıyayız” dedi.
Polonyalı lider, “AB emperyalizmiyle de Rus emperyalizmiyle de olduğu gibi mücadele edilmesi gerektiğini” söylerken; Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası AB’nin zayıf yönlerinin ortaya çıktığını vurguladı.
Polonya ile AB arasındaki gerilimin, önümüzdeki dönemde daha da ileri boyutlara taşınması bekleniyor. Varşova’nın ABD ve İngiltere ile artan iş birliği, Almanya ve Fransa’nın ise ABD’den stratejik bağımsızlık elde etmeye çalışması, iki taraf arasındaki anlaşmazlıkların kısa sürede çözülme ihtimalinin zor olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde Polexit kavramının yeniden gündeme gelmesi ve ciddi bir şekilde tartışılması öngörülüyor.