Avrupa ülkelerinde aşırı sağ eğilimler son yıllarda yükselişe geçti: Siyaset sağa kayıyor
Aşırı sağcı partiler Avrupa genelinde yükseliş eğiliminde. Almanya’da aşırı sağcı AfD Partisi, oylarını artırıyor. Avusturya’da, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), anketlerde üst sıralarda yer alıyor. İspanya’da sol partiler sağcı partiler karşısında yenilgiye uğruyor. Hollanda’da aşırı sağcı partiler toplumda radikalleşmeye yol açıyor. Peki, aşırı sağ partiler Avrupa siyasetinde nasıl bu kadar etkin hale geliyor? Avrupa’da aşırı sağ neden yükseliyor?
Avrupa’da aşırı sağcı, ırkçı, neo-faşist partiler hızla yükseliyor. Avrupa’da yükselen aşırı sağ eğilimler arasında ilk kesin zaferi kazanan İtalya’nın Kardeşleri Partisi (Fdl) ve liderlik ettiği sağ ittifak oldu.
Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya aşırı sağı, Avrupa ülkelerinde seçimlerde yükselen ancak iktidarı kazanamayan diğer aşırı sağ partilerin yapamadığını yaptı. Geçtiğimiz sene İtalya’nın Kardeşleri Partisi genel seçimlerde sandıktan birinci çıktı.
Ülkede var olan siyasi istikrarsızlık, kısa süren koalisyonlar, güvenoyu sağlayamayan hükümetler ve ekonomik koşullar aşırı sağı İtalya’da iktidara taşıdı.
Giorgia Meloni’nin seçim döneminde göçmenlere yönelik ayrımcı söylemlere başvurması; geleneksel aile yapısını, Hristiyan kökenleri sert bir dille savunması ve Avrupa Biriliği’nin hegemonyasını kıracağını vadetmesi halkta olumlu karşılık buldu.
İSPANYA’DA VOX KİLİT PARTİ KONUMUNDA
İspanya’da radikal sağ partisi Vox yükselişe geçiyor. Independent’in aktardığına göre; yaşlanan nüfus, göçmen korkusu ve dijitalleşme Vox’un oylarını artırıyor.
Vox Partisi genel seçimler öncesinde sağ dalgadan yararlanan hareketlerden biri olmayı başardı.
Geçtiğimiz mayıs ayında İspanya’da düzenlenen yerel seçimlerden mevcut durumda ülkede muhalefette olan, sağ görüşlü partiler güçlenerek çıktı.
Seçimlerin sonunda ülke genelinde oyların dağılımına bakıldığında ana muhalefetteki sağ görüşlü Halk Partisi (PP) yüzde 31,5; sol koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) yüzde 28,11; muhalefetteki aşırı sağcı Vox Partisi yüzde 7,18 oy aldı.
İspanya genelindeki yerel yönetimlerde çok daha fazla temsiliyet kazanan Vox'un genel seçimlerde de ulusal hükümetin kurulmasında kilit partilerden biri olması bekleniyor.
İspanya'da 23 Temmuz'da yapılacak erken genel seçimler öncesinde seçim programını açıklayan aşırı sağcı Vox Partisi, düzensiz göçmenleri ülkelerine gönderme ve 'köktendinci' camileri kapatma vaatlerinde bulunuyor.
Vox Partisi’nin seçim programı, göçmen ve İslam karşıtlığını içeren maddeleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Ayrıca sol hükümetin çıkardığı yasaların iptal edilmesi ve özerk yönetimlerin haklarının kısıtlanması gibi vaatler de yer alıyor.
Parti lideri Santiago Abascal, "bayrak, milli marş ve krallık tacı" gibi ulusal sembollerin güçlü bir şekilde korunması gerektiğini savunuyor.
ALMANYA İÇİN ALTERNATİF PARTİSİ (AFD) YENİDEN YÜKSELİŞTE
Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi anketlerde üst sıralarda yer alıyor. Partinin oyları en son göçmen krizinin ardından 2018’de bu kadar yüksek seviyelere çıkmıştı.
AfD yüzde 20’lik oy oranıyla, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) önünde bulunuyor.
Ülkede 2021'de düzenlenen genel seçimlerde oyların yüzde 10,3'ünü alan AfD, şu anda 736 sandalyeli Federal Meclis'te 78 milletvekili ile temsil ediliyor.
Almanya için Alternatif Partisi (AfD), Almanya'ya göçü durdurmayı ve maliyetli "yeşil projeleri" kontrol altına almayı vadediyor.
AfD geçtiğimiz günlerde ise ilk kez bir belediye başkanlığı seçimini kazandı.
Euronews’in aktardığına göre; Saksonya-Anhalt’ın doğu bölgesinde yer alan yaklaşık 9 bin nüfuslu Raguhn-Jessnitz kasabasının belediye başkanlığına Hannes Loth seçildi.
Almanya’da aşırı sağ popülist, İslam ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif Partisi, 2025’te düzenlenecek genel seçimlerde de başbakan adayı çıkarmayı planlıyor.
Ülkedeki yüksek göç sayıları, artan enflasyon ve maliyetli yeşil dönüşüm ve Olaf Scholz’un kurduğu üçlü koalisyon içindeki çekişmeler AfD’nin oylarını artırıyor.
Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana artan enflasyon, resesyon riski, yükselen enerji fiyatları ve ekonomik belirsizlik gibi gelişmelerin de AfD'nin işine yaradığı belirtiliyor.
FRANSA ULUSAL BİRLİK PARTİSİ (RN) ADIM ADIM İKTİDARA İLERLİYOR
Avrupa’da yükselen aşrı sağ Fransa’ya da yansıdı. Ülkede Nisan 2022 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Emmanuel Macron aşırı sağcı Marine Le Pen’i geride bıraktı. Ancak bu seçim, "Le Pen ve aşırı sağın oylarını artırdığı tarihi bir seçim" olarak kayıtlara geçti.
Son dönemde ise grev ve gösterilerle sarsılan ülkede aşırı sağın yükselişi anketlerle doğrulandı. Anketler; bugün seçim olsa, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un son iki seçimde finalde kendisine rakip olan Marine Le Pen karşısında büyük farkla kaybedeceğini gösteriyor.
Grevler ve ekonomik krizle iktidarı sarsılan Macron'un, emeklilik yaşını 62'den 64'e çıkaran reformu getirmesi, meclis oylamasını by-pass ederek yasayı zorla geçirmesi Ulusal Birlik Partisi’nin (RN) oylarını artırdı.
Le Pen’in göç ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı söylemleri de RN’nin oylarını olumlu yönde etkiliyor.
Fransa'da 17 yaşındaki Cezayir asıllı gencin polis kurşunuyla öldürülmesinin ardından başlayan gösteriler ise Le Pen’in mülteciler konusundaki haklılığını kanıtladı.
Ülkede göçmenler ve mülteciler tarafından başlatılan isyan, Ulusal Birlik Partisi’nin ve diğer sağ partilerin işine yaradı.
Olaylara müdahalede Fransız devlet mekanizmasının yetersiz kalmasının ardından Le Pen destekçilerinin sokaklara inip göstericilere saldırması, ülkede aşırı sağın ne denli yükseldiğini gözler önüne serdi.
Fransa’da terör ve İslamcılıkla mücadele adı altında yabancı karşıtlığı günden güne kurumsallaşmaya devam ediyor. Ülkede ırkçı, aşırı sağcı Le Pen’in partisi RN adım adım iktidara doğru ilerliyor.
AVUSTURYA ÖZGÜRLÜK PARTİSİ (FPÖ) OYLARINI ARTIRIYOR
Avusturya aşırı sağın merkezlerinden biri olarak biliniyor. Ülkeyi şu an Yeşiller ve merkez sağ Avusturya Halk Partisi’nden (ÖVP) oluşan koalisyon hükümeti yönetiyor.
Avusturya'da Mayıs 2019’da dönemin Başbakan Yardımcısı aşırı sağ Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri Heinz-Christian Strache'nin, seçimden önce destek karşılığında kamu ihaleleri vadettiği gizli kayıtlarda ortaya çıktı. Olayın üzerine Sebastian Kurz, FPÖ-ÖVP koalisyonunu sonlandırdı ve yapılan güven oylamasını da kaybetti.
Ülke, Eylül 2019 tarihinde erken genel seçimlere gitti. Kurz liderliğindeki Avusturya Halk Partisi (ÖVP) seçimi açık farkla birinci olarak tamamladı. Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) ise tarihinin en kötü seçim sonucunu yaşadı. Özgürlük Partisi (FPÖ) de beklemediği bir kayba uğradı. Seçimlerde ÖVP’nin yanı sıra başarı elde eden parti Yeşiller Partisi oldu. Yeşiller, ÖVP gibi tarihinin en başarılı sonucunu elde etti.
Kurz liderliğindeki ÖVP ile Yeşiller Partisi, 7 Ocak 2020 tarihinde koalisyon kurdu. Ekim 2021 tarihinde ise Kurz, hakkında açılan rüşvet ve yolsuzluk davası nedeniyle istifa etti.
Sebastian Kurz’un yerine Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Alexander Schallenberg getirildi. Ancak Schallenberg, Başbakan ile Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Genel Başkanının aynı kişi olması gerektiği sebebiyle istifa etti.
Avusturya’da Alexander Schallenberg’in istifasının ardından Avusturya Halk Partisi (ÖVP) Genel Başkanlığına seçilen İçişleri Bakanı Karl Nehammer, ülkenin yeni başbakanı oldu.
Ancak ÖVP son zamanlarda ciddi oy kaybediyor. 2019’da tarihinin en kötü seçim sonucunu yaşayan Avusturya’daki Özgürlük Partisi (FPÖ) ise 2024 yılında yapılacak seçimlerin favorisi durumuna geliyor.
Geçtiğimiz sene ülkede düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (ÖFP) adayı Walter Rosenkranz, yüzde 18'le en çok oy alan ikinci isim oldu.
İlk olarak 1999 yılında meclise giren FPÖ oylarını her geçen yıl artırırken, en son yapılan anketlerde yüzde 28’lik oy oranıyla Avusturya’daki merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ve merkez sol Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPÖ) 5-6 puan önünde bulunuyor.
Ancak FPÖ’nün Rusya yanlısı tutumu, seçimi kazansa bile koalisyon ortağı bulmasını imkansız kılıyor.
Rusya-Ukrayna savaşının başından itibaren ülkenin Kiev’den yana tutum sergilemesine karşı çıkan aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Genel Başkanı Herbert Kickl, ülkesinin "Avrupa Sema Kalkanı Girişimi” adı verilen hava savunma sistemine katılmasını istemiyor.
İktidarın büyük ortağı Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ise FPÖ’yü ülkeyi savunmasız bırakmakla suçluyor.
HOLLANDA’DA AŞIRI SAĞCILAR PARLAMENTODA TEMSİL EDİLİYOR
Hollanda’da aşırı sağcı partiler, 150 sandalyelik parlamentoda 28 sandalyeye sahip.
İslam karşıtı söylemleriyle bilinen Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders ülkedeki en bilinen aşırı sağcı figür olarak karşımıza çıkıyor.
PVV; iktidara gelmesi halinde, "İslam ideolojisinin yayılmasını" yasaklamak istiyor.
Aşırı sağcı parti, Müslüman ülkelerden Hollanda'ya gelen göçmenlere de kapıları kapatma vaadinde bulunuyor.
Ülkedeki birçok siyasetçi ise ana akıma doğru yöneliyor.
Bunlar arasında Thierry Baudet tarafından başkanlık edilen Demokrasi İçin Forum Partisi (FvD) ve ondan ayrılıp biraz daha ılımlı bir çizgi sürdüren JA21 partisi var.
Ancak Hollanda’da asıl süprizi Çiftçi Vatandaşı Hareketi Partisi (BBB) yaptı. Ülkedeki eyalet seçimlerini, seçime ilk kez katılan BBB kazandı.
BBB partisi aldığı oylarla tüm eyaletlerde birinci parti olurken, bunu elde eden ilk ve tek parti olarak ülke tarihine geçti.
Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi (BBB), ülkede çiftçi protestolarının başladığı 2019’da sosyal medyada “ÇiftçiVatandaşTweet” etiketini başlatan ve 20 bin üyesi olan bir Facebook grubunun yöneticileri tarafından kurulmuştu.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA AŞIRI SAĞIN ETKİSİ ALTINDA
İskandinav ülkelerinde aşırı sağcılar ya iktidar ortakları ya da muhalefetin bileşenleri arasında yer alıyor.
İsveç’te geçtiğimiz yıl düzenlenen genel seçimlerin ardından parlamento çoğunluğunu aşırı sağ ve merkez sağ partiler aldı.
Seçimden önce başbakan olan sosyal demokratların lideri Magdalena Andersson liderliğindeki merkez sol koalisyon parlamentoda 173 sandalye kazanırken; İsveç Demokratlar Partisi (SD), Ilımlı Birlik Partisi, Hıristiyan Demokratlar ve Liberallerden oluşan sağ partilerin oluşturduğu blok ise 176 sandalye elde etti.
Aşırı sağcı SD’nin oylarını görülmemiş şekilde artırarak seçimden ikinci çıkması ve hükümete dışarıdan destek vererek belirleyici güç haline gelmesi ise ülkede şok etkisi yarattı.
İsveç Demokratlar Partisi seçim kampanyasının temeline göç karşıtlığı ve suçla mücadele konularını koyarak oylarını önemli ölçüde artırdı.
Muhafazakar Ilımlı Parti lideri Ulf Kristersson, yeni hükümeti kurma konusunda Hristiyan Demokrat Partisi ve Liberal Partisi ile koalisyon hükümeti kurdu. Ulf Kristersson liderliğinde kurulan bu hükümet 17 Ekim’de meclisten güvenoyu aldı.
İsveç’te yabancı düşmanlığının giderek artmasıyla gelecek yıllarda da aşırı sağın konumunu koruyacağı öngörülüyor.
Finlandiya’da nisan ayında düzenlenen genel seçimlerde ise Petteri Orpo liderliğindeki muhafazakar Ulusal Koalisyon Partisi (NCP) seçimin kazananı oldu.
Eski Başbakan Sanna Marin’in partisi Sosyal Demokratlar; yüzde 19,9 ile seçimi üçüncü parti olarak bitirirken; sağcı ve popülist Gerçek Finler Partisi ise oyların yüzde 20,1'ini alarak ikinci parti oldu.
2011’de üçüncü parti olarak meclise giren Gerçek Finler o zamandan beri ülkede ana akım bir partiye dönüştü. 2015 ve 2019 seçimlerinde ikinci sırayı alan parti, son seçimlerde de birinci gelen muhafazakar Ulusal Koalisyon’un sadece 23 bin oy fark gerisinde kaldı.
Gerçek Finler Partisi göçmen karşıtlığıyla ön plana çıkıyor. Parti, Fin kimliğinin daha çok ön plana çıkarılması gerektiğini savunuyor.
Geçtiğimiz haziran ayında Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, Petteri Orpo başbakanlığındaki hükümeti atadı.
Petteri Orpo; Gerçek Finler Partisi, İsveç Halk Partisi ve Hıristiyan Demokratlar Partisi’nden oluşan bir koalisyon hükümeti kurdu. Yeni hükümette Gerçek Finler Partisi’ne 7 bakanlık verildi.
Avrupa’da kimi ülkelerde iktidarda olan kimi ülkelerde ise en büyük muhalefet konumunda olan aşırı sağ partiler; vatandaşları, muhafazakarlığın temel kavramlarının aşırı versiyonlarını kullanarak etkisi altına alıyor.
Ekonomik sorunlara ve işsizliğe çare olma iddiası, küreselleşme ve göçmen karşıtı söylemler aşırı sağın yükselişine neden oluyor.
Göçmenleri ve yabancıları geri döndürme, sınırları kapatma, Avrupa Birliği’nden ayrılarak ulusal bağımsızlığı güçlendirme gibi politika önerileriyle aşırı sağ partiler halkın dikkatini çekiyor.
Rusya-Ukrayna savaşının etkileri de Avrupa'da hissedilir boyutlara ulaşıyor. Enerji maliyetleri ve Ukraynalı göçmenlerin kıtaya yayılması aşırı sağcıları daha da dinamik hale getiriyor. Avrupa'da aşırı sağ yükseliyor, yükselmeye de devam edecek.