İsrail-Azerbaycan ilişkilerinde yeni dönem: Herzog Bakü'ye gitti
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Azerbaycan'a resmi ziyaret gerçekleştiren ilk İsrail Cumhurbaşkanı oldu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, bu ziyaretin iki devlet arasındaki ilişkilere büyük bir katkı sağlayacağını söyledi. Peki, İsrail-Azerbaycan ilişkilerinde son durum ne? İran, Bakü-Tel Aviv hattında yaşanan gelişmelere nasıl bakıyor?
Bölgede İran ile gerilim yaşanmaya devam ederken İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Azerbaycan’a resmi ziyarette bulundu. 'Azerbaycan’ı bir stratejik ortak olarak görüyoruz' diyen Herzog, Bakü’ye resmi ziyaret gerçekleştiren ilk İsrail Cumhurbaşkanı oldu.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve eşi Michal, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in davetlisi olarak resmi ziyaret için Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye geldi. Bu, Tel Aviv'in Bakü'ye cumhurbaşkanlığı düzeyinde yaptığı ilk ziyaret olarak kayıtlara geçti.
Cumhurbaşkanı Herzog ve eşi, havalimanına inmelerinin ardından bir onur kıtası ve Bakü'deki Chabad Yahudi okulundan 30 öğrenci tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Aliyev, heyetlerin yaptığı toplantıda Herzog'un ziyaretinin, Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkilerin güçlenmesine büyük bir katkı sağlayacağını söyledi.
İSRAİL-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİ GEÇMİŞE DAYANIYOR
Azerbaycan, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. İsrail ise iki yıl sonra 1993 yılında Bakü’deki büyükelçiliğini açtı.
Haziran 1994'te Mekke'yi ziyaret eden Haydar Aliyev, Arap dünyası ile İsrail arasında denge politikası izlemişti. Aliyev, İsrail ile diyaloglarda özellikle Azerbaycan'daki Musevi cemaatinin etkisini ve gücünü Tel- Aviv üzerinde kullanmıştı.
Bakü'nün yaptığı “dini hoşgörü ve diyalog” propagandasında, Musevi cemaatine tanınan haklar hep ön plana çıkarılıyor ve dünyada örnek olarak gösteriliyor.
Azerbaycan’da yaşayan Yahudiler, devletten ve Azerbaycan halkından sevgi ve saygı görüyorlar. Bunun karşılığında ise kendilerini Azerbaycan’ın bir parçası olarak kabul ediyorlar.
İsrail, Azerbaycan’ın bağımsızlığını resmi olarak tanıyan üçüncü ülke. Azerbaycan’da eğitim veren iki üniversitede İbranice bölüm bulunuyor. Günümüzde devam eden ilişkiler her iki devlet açısından da olumlu bir şekilde karşılanıyor.
Günümüz Azerbaycan’ında, sayıları 20 bin civarındaki Musevi cemaatinin 7 sinagogunun, yaklaşık 10 STK'sının bulunması da bunu destekleyen bir unsur olarak öne çıkıyor.
İsrail’in İran’ı çevreleme stratejisine bakıldığında, Arap Körfez ülkeleriyle olan diyaloglarını ilerletmişken, son dönemde Azerbaycan’la da ilişkilerini geliştirdiği görülüyor.
İsrail eski Savunma Bakanı Benny Gantz, Ekim 2022’de Bakü’ye resmi ziyaret gerçekleştirmişti. Bakü yönetimi, bu ziyaretten kısa bir süre sonra Tel Aviv'de büyükelçilik açılmasına karar verildiğini kamuoyuna duyurmuştu.
İlerleyen dönemlerde, Azerbaycan ve İsrail arasındaki diyalogların hem silah ve mühimmat yardımları hem de savunma sanayi anlaşmaları gibi sebeplerle daha da artacağı öngörülüyor.
İSRAİL’İN AZERBAYCAN’A DESTEĞİ VE SAVUNMA SANAYİ ANLAŞMALARI
İsrail, Karabağ Savaşı’nda Ermenistan ile olan ilişkilerini de gözeterek Azerbaycan’a örtük bir destek sağlamıştı. Azerbaycan’a savaşı kazandıran askeri araç ve dronların büyük bir kısmı İsrail’den alınmıştı. Ermenistan bu sebeple İsrail Büyükelçisi’ni geri çekme kararı almıştı.
Bu yaşanan gelişmelerden sonra Bakü yönetimi, Tel Aviv ile olan ilişkilerde olumlu gelişmeler yaşanacağını kamuoyuna duyurmuştu. Daha sonrasında Cumhurbaşkanı Aliyev, İsrailli savunma sanayi şirketleri ile çeşitli anlaşmalar imzalandığını açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı Aliyev, yaptığı açıklamada, “Türkiye ve İsrail şirketleriyle yeni anlaşmalar yaptık. Azerbaycan’da milli savunma sanayisinin yeni dönemi başlıyor. İlk olarak kendi ihtiyacımızı karşılayacağız sonra ise ihraç edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün açıkladığı verilere göre, 2016 yılından itibaren Azerbaycan'ın silah ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’i İsrail tarafından karşılanıyor.
Resmi kaynaklardan yapılan açıklamalar, İsrail'in savunma sanayinin büyük bir bölümünü Azerbaycan'a ihraç ettiğini gösteriyor. Bunların içerisinde Tavor saldırı tüfekleri gibi kullanımı kolay teçhizatların yanı sıra en gelişmiş sistemlere sahip olarak bilinen radarlar, hava savunma sistemleri, balistik füzeler ve kamikaze dronlar gibi çeşitli araçlar da yer alıyor.
İSRAİL-AZERBAYCAN YAKINLAŞMASI İRAN’I TEDİRGİN EDİYOR
Azerbaycan, son zamanlarda İsrail ile olan ilişkilerini geliştirmek üzerine politikalar yürütüyor. Bakü yönetimi, silah ve savunma sanayi anlaşmaları ile Rusya, AB ve ABD'deki Musevi lobilerinden daha fazla destek göreceğini düşünüyor.
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, bu anlaşmaları bir denge politikası içinde yürüterek İran'ın gönlünü kırmamaya dikkat etti. Tahran’ın da izlediği bu denge politikası, 10 Kasım 2020'de imzalanan Putin-Aliyev-Paşinyan anlaşmasıyla, İran'ın daha katı bir politika izleyeceğinin habercisi olmuştu.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, 31 Mart'ta yaptığı açıklamada, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile düzenlediği ortak basın toplantısının ardından, iki ülkenin "İran'a karşı ortak cephe oluşturduğunu" dile getirerek, “Bu açıklamalar Siyonist rejimin Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarını bir tehdit alanına dönüştürmeye yönelik kötü niyetlerini gösteren başka bir delildir” dedi.
Bakü yönetimi ise yaptığı açıklamada, İran’a karşı herhangi bir tavır ve cephe alınmadığını açıkladı.
İran yönetiminin Azerbaycan'ı suçlayıcı ve provokasyon içeren ifadelerine Bakü yönetimi şu şekilde yanıt verdi: “İran tarafından gelen bu tehditler Azerbaycan’ı asla korkutamaz. Azerbaycan ordusu, İran’dan Ermenistan’a gönderilen askeri desteğe rağmen 2020 yılında işgalci Ermeni ordusunu darmadağın etti. Bundan sonra Azerbaycan’a yönelik her türlü saldırganlık ve provokasyon kararlılıkla önlenecektir."
Tahran’ı rahatsız eden en önemli konu, ülke sınırları içinde sayıları en az 30 milyon olan Azerbaycan Türkünün, ana dilde eğitim gibi en basit haklarını istemek için kalkışma yapabileceği endişesi. Bu durumun Bakü tarafından desteklenip manipüle edilebileceği endişesi, Tahran rejimini ürkütmeye devam ediyor.