1975'ten beri çözülemeyen sorun: Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı

1975’te İspanya’dan bağımsızlığını kazandığından beri asla tam mânâda bağımsız olamayan Batı Sahra halkının başındaki Fas derdi bitmiyor. “Afrika’daki son koloni” gibi uğursuz bir unvana sahip olan ülkenin çoğu Fas idaresi altında.

Batı Sahra, resmî adıyla Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti, Polisario’nun (Río de Oro ve Saguia el-Hamra’nın Özgürlüğü İçin Halk Cephesi) zayıflamış Franco İspanyasına yaptığı direniş sonrası Madrid yönetiminden bağımsızlığını kazanmayı başardı.

Ancak kazanılan bağımsızlık çok uzun sürmedi. Bölgede hak iddia eden iki komşu, Moritanya ve Fas, çok geçmeden bölgede bir işgal savaşına başladılar. Polisario bu iki ülkeye karşı savaş ilan etti.

Cezayir tarafından desteklenen Polisario, Birleşmiş Milletler tarafından SADC halkının temsilcisi olarak tanınıyor.

SADC halkını temsil eden Polisario, Moritanya’dan 1979 yılında kurtulmayı başarsa da Suudi Arabistan ve ABD destekli Fas’tan kurtulamadı. Fas ile 1991 yılında gerçekleştirilen ateşkes 2020’ye kadar sürdü. 2020’den beri çatışmalar devam ediyor.

Ateşkesin ardından bir referandum yapılarak SADC halkının BM ve Afrika Birliği şartlarında ifade edilen “kendi kaderini tayin” hakkını kullanması bekleniyordu ancak yaklaşık otuz yıldır bu gerçekleşmedi.

Şu anda Batı Sahra bölgesinin çoğunluğu Fas Krallığı tarafından kontrol ediliyor. Rabat yönetimi, yaklaşık yüzde 80’ini kontrol ettiği Batı Sahra’yı “Güney İlleri” adıyla anıyor.

POLİSARİO’NUN 16. KONGRESİ

Cezayir’in Tindouf kentindeki Dajla mülteci kampında konuşlanmış Polisario yetkilileri, 13-17 Ocak tarihleri arasında organizasyonun 16. kongresini düzenledi.

Yaklaşık iki bin delegenin katılımıyla gerçekleşen kongrenin gündem maddeleri genel sekreterin seçimi ve gelecek üç yıldaki siyasî ve askerî mücadelenin karakteriydi.

Organizasyonun genel sekreteri, SADC anayasasına göre tam egemenlik sağlanana kadar SADC’nin de Başkanı sayılıyor.

People’s Dispatch’ten Michele de Mello, kongrenin sloganının “işgalciyi kovmak için silahlı mücadeleyi yoğunlaştırıp bağımsızlığı kurma” olduğunu kaydediyor. Bu slogan, örgütün bağımsızlık mücadelesinde bir sonraki hamlenin 30 yıldır sonuç alınamayan diplomasi yerine silahlı direniş olacağını gösteriyor.

FAS’TAN FRANSA’YA REST

Rabat yönetimi, önceden destekçisi olan Fransa’dan Batı Sahra sorunuyla ilgili pozisyonunu netleştirmesini istedi. Paris, konuya “tarafsız gözlemci” statüsüyle yaklaşıyor.

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş ile Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron’un önümüzdeki günlerde Rabat’ta gerçekleştirmesi beklenen görüşmede Batı Sahra konusunun açılması bekleniyor.

Fas’ın Batı Sahra için önerdiği çözüm, Fas Krallığı egemenliğinde bir otonom idare. Doğal olarak bu çözüm bağımsızlık isteyen SADC halkı için uygun değil.

Krallığın Fransa’dan beklentisi, İspanya ve ABD gibi Élysée’nin de Rabat’ın bölge üzerindeki egemenliğini tanıması.

SADC şu an aralarında Kuzey Kore, İran, Meksika, Cezayir, Libya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin de olduğu BM üyesi 45 ülke tarafından tanınıyor. 

AB PARLAMENTOSUNDA MAROC GATE OLAYI

Polisario’nun AB delegesi Bassiri el-Hassan, AB Parlamentosundan Sahra Halklarıyla Dayanışma ve Batı Sahra’ya Barış gruplarıyla bir araya geldi.

16 Ocak ile 20 Ocak arasında Strazburg’da sürdürülecek görüşmelerde, temel konunun “Maroc Gate” adıyla bilinen rüşvet skandalı olacağı aktarıldı.

Toplantıya katılan AB delegeleri, özellikle Batı Sahra’yı da içeren bir balıkçılık antlaşması oylamasında Fas’ın bir parmağı olup olmadığını tartışıyor. 

Maroc Gate, Faslı lobi gruplarının AP’deki etkilerinin bir sonucu olarak AP vekillerinin Batı Sahra ile ilgili kararlarının değiştirildiğine ilişkin ortaya çıkan bir skandal.

Sahara Press Service, toplantıların bugüne kadar olan bölümünün bir eylem planı oluşturmakla sonuçlandığını da kaydetti.

Maroc Gate, Katar rüşvet skandalı (Qatargate) ile birlikte anılıyor. Eski Parlamento Başkan Yardımcısı Eva Kaili, eşi Francesco Giorgi, eski Parlamento üyesi Pier Antonio Panzeri, ve AB-Fas ortak parlamento komitesi Eşbaşkanı Abdurrahim Atmoun’un isimlerinin geçtiği bir “hediye” skandalı olan bu skandal, vekillerin maddi çıkarlar karşılığında Katar ve Faslı figürlere AP’de siyasal etki kapasitesi sağlandığının açığa çıkarılmasıyla gündeme geldi.

İtalyan eski vekil Panzeri, geçtiğimiz günlerde duyduğu pişmanlık nedeniyle Belçikalı otoritelere itiraflarda bulundu. Yaptığı itiraflar karşılığında, Panzeri’nin cezasının azaltılacağı öğrenildi.

Panzeri, hapiste dördü ertelenmek üzere toplam beş yıl ve “hediye” olarak aldığı bir milyon avroyu iade etmekle cezalandırılmıştı.