Biden ile birlikte Trump’ın Orta Doğu politikaları terk ediliyor!
Joe Biden’ın göreve başlaması ile birlikte ABD’nin özellikle Orta Doğu’da farklı politikalar izlediği görüldü. Peki, Biden ile Trump hangi konularda çelişti? Biden Trump’ın politikalarını neden terk ediyor? Biden ile birlikte Orta Doğu’da neler yaşandı? Biden’ın yeni dönemde hedefinde Türkiye mi var?
Amerika Birleşik Devletleri’nde 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturan Joe Biden, Donald Trump’ın Orta Doğu’daki politikalarını sonlandırmaya başladı. Birçok konuda Trump’tan farklı hareket eden Joe Biden, Orta Doğu’daki dengelerin değişmesine neden oldu.
Joe Biden’ın, göreve geldikten sonra ilk adımlarından biri Yemen savaşında koalisyon güçlerine verilen desteği kesmesi oldu. 2015 yılında Yemen’e giren Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn gibi ülkeler; Yemenli Husiler’e karşı silahlı mücadeleye girişti. Bu süreç içerisinde söz konusu ülkelere en büyük desteği veren eski ABD Başkanı Donald Trump oldu.
Trump tarafından desteklenen koalisyon güçleri, Yemen’de İran destekli Husiler ile yıllar sürecek savaşın içerisine girdi. Husiler ile koalisyon güçlerinin savaşının Yemen’e faturası ağır oldu. Yemen’de hastaneler, pazar alanları, okullar, havalimanları, yerleşim yerleri atılan bombaların hedefi haline geldi. Binlerce insan yaşamını yitirirken, ülkede difteri gibi salgın hastalıklar ortaya çıktı. Ayrıca ülkenin alt yapısı çökerken, insanlar eğitim, sağlık, ulaşım gibi hizmetlerden yararlanamaz hale geldi.
Joe Biden ise görevine başlar başlamaz Trump’tan farklı bir politika izlemeyi tercih etti. Yemen savaşında koalisyon güçlerine verilen tüm askeri yardımların kesileceğini duyuran Biden, en kısa zamanda savaşın sonlanması gerektiğini söyledi.
İRAN İLE NÜKLEER ANLAŞMA
2017 yılında göreve başlayan Donald Trump, kendisinden önceki Obama yönetimine birçok konuda ağır eleştiri ve suçlamalarda bulundu. Başkanlık süresi boyunca Obama’nın ülke içinde ve ülke dışında yürütmüş olduğu politikaları sürekli dile getiren Trump, özelikle İran ile imzalanan nükleer anlaşmaya şiddetle karşı çıktı.
İran’ın bölgedeki en büyük tehlike olduğunu ileri süren Trump, yapılan anlaşmanın tarihi bir hata olduğunu ve bu hatadan geri dönülmesi gerektiğini dile getirdi. İran’ın verdiği sözleri yerine getirmediğini savunan Trump, 2018 yılında bir kararname imzalayarak nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak ayrıldığını duyurdu. Donald Trump’ın bu hamlesi İran ve anlaşmaya imza atan diğer ülkeler tarafından tepki ile karşılandı. ABD’nin ayrılmasına rağmen Fransa, İngiltere ve Almanya gibi Avrupa ülkeleri, anlaşmada kalmaya devam ettiler. ABD’nin İran’a yönelik ağır yaptırımlar uygulaması ile ilişkiler oldukça gerilirken, 3 Ocak 2020’de İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesi sonrası iki ülke savaşın eşiğinden döndü.
Barack Obama döneminde Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Joe Biden, adaylık süreci boyunca, seçilmesi halinde anlaşmaya geri dönebileceği yönünde sinyaller verdi. Başkan Yardımcılığı döneminde bu anlaşmanın imzalanmış olması “Biden İran ile nükleer anlaşmaya geri dönecek” yorumlarına neden oldu.
Joe Biden’ın göreve gelmesi ile birlikte nükleer anlaşma konusu sık sık gündeme geldi. İki ülke arasında Irak’ta askeri gerginlikler yaşansa da; yetkililer nükleer anlaşma konusunda olumlu demeçler vermeye başladı. AB ile İran arasında Viyana’da nükleer anlaşma müzakereleri başladı. Müzakerelerin başlıca konusu ise ABD’nin anlaşmaya geri dönüp dönmeyeceği konusu oldu.
İran, anlaşmaya geri dönmek için ABD tarafından uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını talep ederken, ABD ise İran’ın verdiği sözlere güven duymaktan endişe ediyor. İki taraftan gelen açıklamalara bakıldığında, Viyana’daki müzakere sürecinin olumlu bir şekilde devam ediyor.
AFGANİSTAN’DAN ÇEKİLME SÜRECİ BAŞLADI
Eski ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği ilk günden itibaren ülkesinin Orta Doğu’daki faaliyetler için ayırdığı maliyetleri eleştirmeye başladı. Bir iş adamı olan ve tüccar mantığı ile hareket eden Trump, milyar dolarların Orta Doğu’daki savaşlar sebebiyle boşa gittiğini savundu.
ABD’nin Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülkelerden çekileceğini dile getiren Donald Trump, bu konuda somut adımlar atamadı. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde, Trump’ın söylemlerinin aksine ABD’nin askeri varlığının artış gösterdiği görüldü.
Joe Biden ise göreve geldikten sonra ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmeye başlayacağını duyurdu. 20 senedir Afganistan’da olan ABD, istediği hedeflerine bir türlü ulaşamadı. Trump’ın dile getirmesine rağmen bir türlü sahaya yansıtamadığı durum, Joe Biden döneminde somut bir biçim aldı. Mayıs ayında çekilme sürecinin başlayacağını söyleyen Biden, 11 Eylül 2021 tarihinde ise çekilmenin sonlanacağını duyurdu.
Biden’ın Afganistan’dan çekilme kararı ABD’de birtakım çevreler tarafından tepki ile karşılandı. Bazı Pentagon yetkilileri ve birtakım gazeteciler, ABD’nin çekilmesi halinde Rusya ve Çin gibi ülkelerin bölgede kontrolü sağlayacağını savundu. Ancak tüm eleştirilere rağmen Joe Biden kararından geri adım atmadı.
İSRAİL-FİLİSTİN GERGİNLİĞİ
İsrail’in Doğu Kudüs ve Gazze’deki Filistinlilere yönelik saldırıları dünyada birçok ülke tarafından şiddetli bir şekilde kınandı. Ancak daha önce tüm ABD Başkanlarında olduğu gibi Joe Biden da İsrail’e koşulsuz destek verdi. Biden, İsrail’in, Hamas gibi Filistinli grupların saldırıları karşısında kendisini savunma hakkı olduğunu söyledi.
Tüm bunlarla birlikte, ilk defa İsrail-Filistin savaşında, bir ABD Başkanı’nın bu kadar sık bir şekilde gerginliği azaltma çağrısı yaptığı görüldü. Joe Biden İsrail Başbakanı Netanyahu ile birçok kez telefon görüşmesi gerçekleştirirken, birkaç kez gerilimin azalması ve ateşkes imzalama çağrısında bulundu.
ABD’deki sol çevrelerin ve Demokratlar içindeki bazı milletvekillerinin baskıları, Joe Biden’ın farklı bir tutum sergilemesinde etkili oldu. Ülke siyasetindeki birçok isim İsrail’in saldırılarını kınarken, Biden’a İsrail’e verilen desteği kesme çağrısında bulundu. Özellikle ABD’li Senatör Bernie Sanders’ın, İsrail’in politikalarına karşı ABD’nin rotasını değiştirmesi ve tarafsız bir yaklaşım sergilemesi gerektiği yönündeki açıklamaları oldukça dikkat çekti. ABD’de yaşanan gelişmeler, Biden’ın önceki ABD Başkanlarından farklı bir yaklaşımda bulunmasına neden oldu.
TÜRKİYE’YE YÖNELİK OLUMSUZ HAMLELER
Biden’ın göreve gelmesi ile birlikte en çok merak edilen konulardan biri de 24 Nisan günü 1915 olayları için hangi kelimeyi kullanacağı konusu oldu. Daha önceki ABD Başkanları 1915 olayları için “Büyük felaket” anlamına gelen bir kelime kullanmıştı. Başkanlığa gelmeden önce sözde “soykırım” kelimesini kullanma sözü veren Biden, 24 Nisan’da yaptığı yazılı açıklamada sözde soykırımı tanıdı.
Biden’ın sözde soykırımı kabul etmesi Türkiye tarafından ciddi bir tepki ile karşılandı. Türkiye ABD’ye kendi tarihine bakma çağrısında bulunurken, Türkleri soykırım yapmak ile suçlayan ülkeleri, birlikte arşivleri açmaya davet etti.
Biden hükümeti, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri satın almasını onaylamadıklarını açıkladı. Bu durumu hiçbir şekilde kabullenmeyeceklerini söyleyen ABD’li yetkililer, S-400’lerin aktif hale getirilmesi halinde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını dile getirdi. Biden hükümeti tarafından gelen bu açıklamalar karşısında Türk yetkilileri bağımsızlık vurgusu yaptı.
Biden’ın Türkiye aleyhindeki politikaları birçok soru işaretini beraberinde getirdi. İran ile nükleer anlaşmaya geri dönmeye çalışan, Afganistan’dan çekilme sürecini başlatan, Yemen savaşını sonlandırmak isteyen Biden hükümetinin; Türkiye’ye yönelik söz soykırım ifadesini kullanması, S-400’ler konusunda yaptırım uygulamakla tehdit etmesi, uzun bir müddet boyunca Türk yetkililer ile görüşmekten kaçınması yeni dönemde Türkiye üzerindeki baskıların artacağı yönünde değerlendirmelere yol açtı.
Haziran ayında yapılması planlanan NATO Zirvesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın yüz yüze bir görüşme gerçekleştirmesi ve ikili ilişkileri ele alması bekleniyor. Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğinde, NATO Zirvesindeki görüşmenin önemli bir dönemeç olacağı öngörülüyor.