Çin'den Körfez için dev adım: Katar ile 27 yıllık LNG anlaşması imzalandı
Çin ve Katar arasında büyük bir doğal gaz ticaret anlaşması imzalandı. Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) ve QatarEnergy arasında imzalanan ve 27 yılı kapsayan anlaşmayla; Çin Katar'dan yılda yaklaşık 4 milyon metrik ton LNG ithal edecek. Ayrıca imzalanan anlaşmaya göre, Çin’in CNPC firması, Katar’ın üretim amaçlı kullandığı kuzey doğu havzasında yüzde 5 hissenin sahibi olacak.
Körfez ülkeleriyle diplomatik ilişkilerini günden güne daha da geliştiren Çin, bölge ülkelerinden petrol ve doğal gaz alımında birinci sıraya yükseldi.
Pekin hükümetinin Körfez ülkeleri ile geliştirdiği ilişkiler sonucunda, bölge ile enerji odaklı ticari faaliyetler çok kapsamlı boyutlara ulaşmayı başardı.
KATAR İLE LNG ANLAŞMASI İMZALANDI
Çin Ulusal Petrol Şirketi “China National Petroleum Corp” (CNPC), QatarEnergy firması ile senelik 4 milyon ton LNG satın alma garantili toplamda ise 27 yıl sürecek bir doğal gaz anlaşması imzaladı.
QatarEnergy firmasının başkanı ve CEO'su Saad al-Kaabi'nin ifadelerine göre; CNPC firması, Katar'ın North Field East (NFE) doğal gaz üretim alanını büyütme projesinde yüzde 5 gibi bir hisseye sahip olacak.
Katarlı firma geçtiğimiz senenin kasım ayında Çin'in Sinopec firmasıyla da yılda 4 milyon tonu bulacak bir anlaşma imzalamıştı. Sinopec firması da aynı şekilde yaklaşık 8 milyon ton kapasiteye ulaşacak tesisin yüzde 5'ine tekabül eden bir pay satın almıştı.
Çin’in enerji ihtiyacını önümüzdeki yıllarda da uygun bir fiyattan alabilmesi için Katar ile anlaşması gerekiyor. Katar’ın ise önce üretime başlanacak alanlarda sorunları çözmesi ve üretim sonucu elde ettiği doğal gazı dünyaya ihraç etmeye başlaması gerekiyor.
Enerji alanında bu zamana kadar yapılan en büyük anlaşmalardan biri olan LNG anlaşması, sektördeki uzmanlar tarafından iki devlet için de oldukça avantajlı bir anlaşma şeklinde yorumlanıyor.
ÇİN VE KÖRFEZ ARASINDA PETROL ODAKLI İLİŞKİLER
Körfez ülkeleri ile diplomatik ve ticari ilişkilerini geliştirmeye devam eden Çin, bölgenin petrol alanında birinci alıcısı konumunda bulunuyor.
Günümüzde Suudi Arabistan’ın dünyada en çok petrol ihraç ettiği ülkelerin başında Çin geliyor. Geçtiğimiz haftalarda ise Birleşik Arap Emirlikleri, Çin ile imzaladığı LNG anlaşmasının ödemesini ilk defa Yuan ile yapmıştı.
Bu anlaşmaların sonucunda Çin, bölge ülkelerinden Mısır, Cezayir, BAE ve Umman gibi ülkelerle stratejik ortaklık kararı aldı. Bu karar sonucunda Pekin hükümeti; Basra Körfezi, Akdeniz ve Kızıldeniz’de gücünü hissettirmeye başladı.
Çin devletinin Kuşak ve Yol projesinin yanı sıra bölge ile ilgili gelecek planlarına bölge ülkeleri de olumlu yaklaşınca; Pekin özellikle Körfez tarafında daha aktif bir rol almaya başladı.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği ziyaretin ardından gelişen olaylar, Çin'in bölgedeki güç dengelerini gözetleme başarısına örnek verilebilir.
Xi, Riyad ziyareti ve yetkililer ile gerçekleştirdiği temaslardan sonra Çin-Arap Ülkeleri ve Çin- Körfez İş birliği Konseyi Zirvesi toplantılarına katılım gerçekleştirmişti.
Zirvenin ardından iki devlet arasında; tarım, altyapı, nükleer enerjinin yardım ve destek amaçları ile kullanılması ve uzay araştırmalarına kadar uzanan geniş bir alanda birçok anlaşma imzalanmıştı.
ÇİN SİYASİ GÜCÜNÜ HİSSETTİRMEYE BAŞLIYOR
İran ve Suudi Arabistan’ın Çin'in ara buluculuğu sonucunda ilişkilerini düzeltmesi ve diplomasi yetkililerini yeniden görevlendirmesi birçok siyasi çevrede beklenmedik bir durum olarak karşılanmıştı.
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumunda bulunan Suudi Arabistan ile nükleer faaliyet planları sebebiyle Batılı devletler açısından sorun haline gelen İran arasındaki normalleşme, diplomasi çevreleri tarafından "bölgede ilişkileri yeniden şekillendirme potansiyeline sahip" şeklinde yorumlanıyor. Çin’in bu normalleşmeye katkısı ise göz ardı edilemeyecek kadar büyük.
Çin, bölgede izlediği politikalar ile ekonomik ve ticari varlığının yanı sıra diplomatik ve siyasi olarak da bölgede varlığını hissettireceğinin ve bu yolu kendi dış politika ideolojisi etrafında yapacağının sinyallerini vermeye başladı.
ABD’NİN BÖLGEDEKİ AĞIRLIĞI ZAYIFLIYOR MU?
Orta Doğu’da yaşanan İran-Suudi Arabistan geriliminde Çin’in ara bulucu rolünde olması, ABD’nin bölgede yıllardır devam eden hegemonyasını sarsmış görünüyor.
Çin’in ABD ve Batılı devletlerin uzun yıllardır gücünü hissettirdiği alana ekonomik gücünün yanında diplomatik gücünü de ekleyerek girmesi, diplomasi çevreleri tarafından adeta bir gövde gösterisi olarak yorumlanıyor.
Ukrayna’da savaş sonrası başlayan süreçte başta Suudi Arabistan olmak üzere birçok Körfez ülkesi, Rusya’ya uygulanan ambargolara dahil olmuyor ve Rusya ile olan ilişkilerini daha da güçlendiriyor.
Ayrıca bu devletlerin OPEC+ da ABD’ye karşı politikalar izlemeleri, Çin’in doğru bir strateji izlediğinin göstergesi olarak öne çıkıyor.
Çin, bölge devletleriyle ticari ilişkilerini Kuşak ve Yol projesi ile daha da üst seviyelere çıkarmayı planlıyor. Bölgede izlediği politikalar da bunu destekleyen bir argüman olarak kendini gösteriyor.
Basra Körfezi’nde her alanda gelişim, istikrar ve iş birliğinin güçlenmesi ve en önemlisi barışın sağlanması adına Çin; İran, BAE, ve Suudi Arabistan’ın ortak deniz gücü oluşturmasına büyük bir destek sunuyor.
Bu politikalar, Körfez ve Orta Doğu ülkelerinin Çin ile birlikte hareket etmesine olanak sağladı.
ABD'nin bölge ülkelerine uyguladığı ve dayatmaya çalıştığı yanlış politikaları devam ettirmesi, bu coğrafyada yer alan ülkelerin Çin tarafına geçmesinin önünü önlenemez şekilde açacaktır.