Batı-Doğu mücadelesinde hangi taraf daha önde?

Son yıllarda çok kutuplu bir döneme girilen dünyada, Doğu bloku ile Batı bloku arasındaki rekabet her geçen gün kızışıyor? Peki, Doğu bloku ve Batı bloku hangi ülkelerden oluşuyor? İki blokun rekabetinde hangi blok öne geçmiş durumda? İki taraf hangi ülkeleri ittifaklarının içerisine almaya çalışıyor?

II. Dünya Savaşı’nın sonlanmasının ardından dünyada yalnızca iki süper güç ön plana çıktı. Uzun yıllar boyunca dünyadaki en önemli süper güç olan İngiltere, savaşın sonlanması ile yerini ABD’ye kaptırdı. ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan güçlenerek çıkması, askeri ve ekonomik olarak gelişimi, dünyanın birçok yerinde varlığını artırması kendisini en önemli iki süper güçten biri haline getirdi. ABD ile birlikte ön plana çıkan bir diğer ülke ise SSCB oldu.

II. Dünya Savaşı’nın ardından oluşan iki kutuplu dünyada, ABD-SSCB rekabeti uzun yıllar devam etti. İki ülke arasında silahtan ekonomiye, uzaydan nükleer faaliyetlere, siyasetten jeopolitiğe her alanda kıyasıya bir rekabet yaşandı. Yaklaşık yarım asra yakın süren rekabet, tüm dünya tarafından “Soğuk Savaş” olarak adlandırıldı. Bu dönemde iki ülke doğrudan karşı karşıya gelmezken, dolaylı yollardan sürekli bir mücadele içerisinde oldu.

1991 yılında SSCB’nin dağılması ile birlikte iki kutuplu dünya sona erdi. SSCB’nin dağılması ABD’yi tek başına dünyanın en güçlü devleti haline getirdi. ABD dünyanın birçok noktasına askeri olarak yerleşirken, SSCB’nin dağılmasından sonra uzun süre kendisine rakip bulamadı. SSCB’nin ardından yeni kurulan Rusya Federasyonu ise 2000’li yıllara kadar toparlanma sürecinin içerisine girdi.

1990’lı yılların başından 2000’li yılların başına kadar dünyanın en büyük emperyalist gücü olan ABD, bu dönem içerisinde SSCB’nin etkisini yitirdiği ülkelerde varlığını artırmaya çalıştı. 2000’li yılların başında Vladimir Putin’in Rusya’da başa gelmesi ile birlikte, dünya yeniden iki kutuplu döneme girme yönünde sinyaller verdi.

Göreve geldikten kısa bir süre sonra Rusya ekonomisini eski gücüne getiren Putin, askeri olarak ülkesini farklı bir seviyeye getirdi. Geliştirdiği ve ürettiği silahlar ile dünyada birçok ülkeye silah satan Rusya, bu alanda ABD ile yeniden rekabet eder hale geldi. Putin’in Rusya’sı aynı zamanda siyasi olarak da farklı bir sayfa açtı. Orta Doğu’da İran, Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkelerle iyi ilişkiler kuran Rusya; Güney Asya’da ise Çin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerle iş birliğini artırdı. Rusya’nın Afrika’daki etkisi her geçen gün büyürken, Avrupa ülkeleri ile de doğalgaz ve enerji alanlarında anlaşmaları bulunuyor.

Putin’in göreve gelmesinin ardından eski gücüne kavuşan Rusya, tek kutuplu dünyaya son verdi. ABD ve Rusya arasında her alanda rekabet kızışırken, ilerleyen dönemlerde yeni ittifaklar ortaya çıktı.

ÇİN’İN YÜKSELİŞİ

Dünyanın yeniden iki kutuplu bir döneme girdiği 2000’li yıllarda yeni bir süper güç ortaya çıktı. Ekonomi alanında olağanüstü adımlar atan Çin, üretim gücü ile dünyanın tüm bölgelerine her alanda ihracat gerçekleştiren bir ülke oldu. Ekonomik olarak her geçen gün gelişen Çin, kısa bir süre içerisinde ABD ve Rusya ile birlikte dünyanın en büyük ekonomileri arasına girdi.

Çin’in attığı adımlar genellikle askeri değil, ekonomik alanlarda oldu. Dünyanın birçok bölgesine ticaret yolları inşa eden Çin, başta Afrika ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye verdiği krediler ile etkisini oldukça artırdı. Verilen kredilerin geri ödenememesi, Çin’in kredi verdiği ülkelerdeki faaliyetlerinin oldukça artmasına neden oldu. Özellikle altyapı ve ulaşım alanlarında önemli yatırım yapan Çin, inşa ettiği yeni limanlar ile dünyanın birçok noktasına ürünlerini ihraç etti.

Çin’in kısa süre içerisinde dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri haline gelmesi, ABD tarafından oldukça endişe ile karşılandı. Günümüzde bazı uzmanlar Çin’in ekonomik olarak ABD’yi geçtiğini savunurken, bazı uzmanlar ise bu durumun 10 yıl içerisinde gerçekleşeceğini dile getiriyor. Çin’in ekonomik olarak yükselişi, artık çok kutuplu bir dünya oluştuğunun sinyallerini verdi.

PAKİSTAN, HİNDİSTAN VE AB FAKTÖRÜ

ABD, Rusya ve Çin’in ekonomik, askeri, siyasi, jeopolitik olarak dünyanın en önemli güçleri olarak ön plana çıktığı bir dönemde; Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler de attıkları adımlar ile dünyanın en güçlü ülkeleri haline geldi. Özellikle ekonomi alanında büyük bir atılım yapan bu iki ülke, dünyanın en büyük ekonomiye sahip ülkeleri arasında bulunuyor. Hindistan ve Pakistan’ın bu gelişimi, süper güçlerin bu ülkeleri kendi yanlarına çekmeye çalışmasını beraberinde getiriyor.

Öte yandan dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri sahip AB ülkelerinde ise İngiltere’nin ayrılığından sonra yeni bir dönem başladı. Fransa ile Almanya ekonomik olarak güçlenmeye devam ediyor. Rusya ve Çin ile de güçlü ticari bağlar kuran bu iki ülke; ABD’nin etkisinden kurtulmaya çalışıyor.

ABD’nin yükselişinin yavaşladığı, Çin ve Rusya gibi ülkelerin hızlı bir şekilde yükseldiği günümüzde, çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiliyor. Bir tarafta ABD-AB ortaklığından oluşan Batı bloku yer alırken, diğer tarafta ise Çin-Rusya-İran’dan oluşan Doğu bloku ön plana çıkıyor.

ÇOK KUTUPLU DÜNYA

Orta Doğu’daki başarısızlıkları, birtakım üçüncü ülkelerdeki gereksiz harcamaları, Çin ve Rusya’nın yükselişinde gerekli karşılığı verememesi  nedeniyle ABD, eskisi gibi dünyanın tek süper gücü durumunda değil. Rusya askeri olarak gelişimini sürdürürken, Çin ise ekonomik olarak ABD’yi geçmek üzere. Rusya Doğu Akdeniz’den Kuzey Afrika’ya, Orta Doğu’dan Kafkaslar’a, Orta Asya’dan Doğu Avrupa’ya birçok noktada askeri varlığını artırırken; Çin ise Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının çeşitli bölgelerine inşa etmiş olduğu ticaret yolları ile bir ekonomi devi haline geldi.

ABD ise Biden’ın göreve gelmesinin ardından NATO ve AB ile ilişkilerini yeniden geliştirerek, Trump döneminde oluşan yaraları sarmak ve Doğu bloku karşısındaki gücünü artırmak istiyor. Göreve geldiği tarihten bu yana sık sık Rusya ve Çin konularına değinen Biden, yeni dönemde ABD’nin geri döneceğini vurguluyor. ABD artık dünyada tek süper güç olmaması nedeniyle AB ve NATO ülkelerini yanına çekerek güçlü bir ittifak oluşturmayı amaçlıyor. Rusya ve Çin’e karşı tek başına mücadele edemeyeceğini bilen ABD; Fransa ve Almanya gibi ülkeleri Doğu’nun etkisinden tamamen kurtararak, aynı zamanda Hindistan’ı da ittifak içerisine dahil etmeye çalışıyor.

Çok kutuplu dünya, süper güçleri kendi aralarında ittifak kurmaya zorlarken, ABD-AB-Hindistan ittifakının karşısında Çin-Rusya-İran ittifakı da her geçen gün gelişiyor. Orta Doğu’daki tüm meselelerde bu üç ülke ortak hareket ederken, aynı zamanda oldukça büyük rakamlarda ekonomik anlaşmalar imzalanıyor. Çin-Rusya-İran üçlüsünden oluşan Doğu blokunun, özellikle Suriye’de ABD-AB ortaklığına karşı zafer kazandığını söylemek mümkün. Batı tüm gücüyle Suriye’deki Esad yönetiminin devrilmesini isterken, Doğu’nun desteği ve yardımları Esad’ı ayakta tuttu. Bu üç ülke aynı zamanda Pakistan’ı da ittifaka dahil ederek Batı karşısındaki gücünü artırmak istiyor. Çin ve Rusya ile iyi ilişkilere sahip olan Pakistan; Hindistan ve ABD ile ilişkilerinde oldukça büyük sorunlar yaşıyor.

Çok kutuplu yeni dünyada, ilerleyen dönemlerde ittifakların içerisine yeni ülkelerin gireceğini ve rekabetin kızışacağını söylemek mümkün. Ekonomik olarak Çin’in kendisini geçmesine izin vermek istemeyen ABD, her türlü adımı atarak bu yükselişi durdurmaya çalışacaktır. Biden’ın yeni politikası tamamen Çin ve Rusya ile mücadele üzerine şekillenirken, ilerleyen dönemde ABD-AB ittifakının daha da gelişeceğini söyleyebiliriz.