Doğu ile Batı arasında Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak mı?
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonları devam ederken; Doğu ülkeleri Moskova hükümetine, Batı ülkeleri ise Kiev hükümetine destek veriyor. Peki, Doğu ve Batı bloku, Rusya-Ukrayna savaşına nasıl yaklaşıyor? Rusya-Ukrayna savaşı, Doğu ile Batı arasında Üçüncü Dünya Savaşı çıkmasına neden olur mu?
1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla birlikte dünyada yeni bir düzen oluşmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından başlayan Soğuk Savaş dönemi biterken; ABD, yeni kurulan tek kutuplu dünyada yerini aldı. ABD, SSCB’nin dağılmasının ardından birçok kesim tarafından dünyanın bir numaralı süper gücü olarak gösterildi. Hegemonyasını ayakta tutabilmek için bir düşmana ihtiyaç duyan Washington yönetimi, tüm ilgisini Orta Doğu coğrafyasına yöneltti.
Ancak 2000’li yılların başlamasıyla birlikte ABD’nin eski gücünü koruyamadığı, Afganistan ve Irak işgallerinde amaçlarına ulaşamadığı ve başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasında başarısız politikalar yürüttüğü görüldü.
2001 yılında Taliban ve El Kaide’nin varlığına son vermek amacıyla Afganistan’a giren ABD, 20 yıl boyunca kaldığı ülkede amaçlarına ulaşamadı ve tamamen çekilmek zorunda kaldı. ABD, geçtiğimiz sene Afganistan’ı yeniden Taliban’a terk ederken, ekonomik olarak da milyarlarca dolar zarar etti.
2003 yılında Irak’a giren Washington, ülkede kitle imha silahlarının bulunduğunu işgale gerekçe olarak gösterdi. Ancak işgalin sonunda Irak’ta ABD’nin iddia ettiği kitle imha silahları bulunamadı. Bölgeye barış, huzur ve siyasi istikrar getirmeyi vadeden ABD’nin, bu konuda başarılı olamadığı görüldü.
ABD, son yıllarda Batı ülkelerini bir arada tutma ve güçlü bir ittifak kurma konusunda da istediğine ulaşamadı. Fransa ve Almanya gibi ülkeler, ABD’den askeri olarak bağımsızlıklarını kazanmak amacıyla ‘Avrupa Ordusu’ kavramını sık sık gündeme getirdi.
Almanya ile Rusya arasında Kuzey Akım 2 gibi projeler gündeme geldi. Fransa; ABD’nin, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerle imzaladığı AUKUS anlaşması nedeniyle Washington Büyükelçisi’ni geri çağırdı. ABD’nin Afganistan’dan tamamen çekilme kararı ve organizasyonu iyi bir şekilde yönetememesi, Batı ülkeleri tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Ayrıca Batı ülkeleri, ABD’nin tek başına hareket etmesinden ve kendilerine danışmadan kararlar almasından rahatsız olduklarını açıkladı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, 2019 yılındaki, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” cümlesi, Batı blokunun kendi içinde yaşadığı krizleri net bir şekilde gözler önüne serdi. ABD-AB arasındaki anlaşmazlıklar, Birlik içinde ortaya çıkan Brexit ve Polexit gibi krizler, Macron’un NATO hakkındaki sözleri ve ABD’nin Asya’da ittifak arayışı; Batı blokunun etkisini yitirdiğini gösterdi.
RUSYA ve ÇİN, ÇOK KUTUPLU DÜNYADA YERİNİ ALDI
ABD ve Batı, 2000’li yılların başından itibaren eski gücünü yitirirken; Rusya ve Çin ise askeri, ekonomik, siyasi ve teknolojik olarak önemli atılımlarda bulundu. Vladimir Putin’in gelmesiyle birlikte yeniden toparlanma sürecine giren Rusya, kısa süre içerisinde ekonomik olarak önemli bir gelişme kaydetti.
Daha sonrasında ise Putin liderliğindeki Rusya; Doğu Avrupa’da Gürcistan ve Ukrayna, Orta Asya’da Kazakistan ve Tacikistan, Orta Doğu’da Suriye ve İran, Kafkaslar’da Azerbaycan ve Ermenistan, Afrika’da ise Libya ve Sudan’da önemli adımlar atarak dünyanın birçok noktasında nüfuzunu genişletti.
Askeri savunma alanında önemli faaliyetlerde bulunan Moskova hükümeti, bu süre içerisinde NATO’ya, Doğu Avrupa’ya doğru genişlememesi yönünde çağrılarda bulundu. Romanya, Bulgaristan, Letonya, Litvanya ve Slovakya gibi ülkelerin NATO’ya dahil edilmesi; Rusya tarafından sert tepki çekti. Söz konusu ülkelerin ittifaka dahil olmasının önüne geçemeyen Rusya, 2008 yılında Ukrayna ve Gürcistan’a üyelik sözü verilmesini ise ‘kırmızı çizgi’ ilan etti.
ABD ve NATO, 2008 yılından bu yana Doğu Avrupa’daki ülkelere askeri destekte bulunurken, siyasi müdahalelerle bölgenin kaderini değiştirmeye çalıştı.
Rusya askeri olarak dünyanın birçok noktasında önemli adımlar atarken, Çin ise ekonomi ve teknoloji alanlarında gösterdiği gelişim ile birlikte çok kutuplu dünyada yerini aldı. Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarına yeni ticaret yolları inşa eden Pekin; ekonomik anlamda ABD ve Batı ülkelerini ciddi bir şekilde tehdit eder hale geldi.
Rusya ve Çin’in yanı sıra İran, Hindistan ve Pakistan gibi Doğu ülkeleri de askeri ve ekonomik olarak attıkları adımlarla birlikte, Asya blokunun önemli ülkeleri arasında yer aldı. Pakistan ve İran, Çin ve Rusya ile yakın ilişkiler kurarken; Hindistan ise daha çok ABD ve Batı ülkeleriyle iş birliği geliştirdi.
DOĞU-BATI MÜCADELESİNDE UKRAYNA VİRAJI
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri operasyonların ardından Doğu ile Batı arasındaki rekabet bir kez daha ortaya çıktı. ABD ve Batı ülkeleri, Rusya’nın saldırılarına karşı çok sert tepki gösterdi ve hızlı bir şekilde ekonomik yaptırımları yürürlüğe koydu. Bu süre içerisinde Almanya ve Rusya arasındaki Kuzey Akım 2 Anlaşması sonlandırılırken, AB yedi Rus bankasını SWİFT sisteminden çıkardığını duyurdu.
İngiltere, Polonya ve Almanya gibi ülkeler, Rusya’ya yönelik yeni yaptırım kararları aldı. ABD Başkanı Joe Biden ise tüm hava sahalarını Rus uçaklarına kapatacaklarını duyurdu. ABD ve Batı ülkelerinin yanı sıra Kanada, Yeni Zelenda, Avustralya, Güney Kore ve Japonya gibi ülkeler de Rusya’ya yönelik yaptırım kararı aldı.
Ancak Doğu ülkelerinden ise Rusya’ya destek mesajları geldi. İran, Ukrayna’daki savaşın bitmesini istediklerini belirtirken, savaşın asıl sebebinin ABD’nin bölgedeki politikaları ve NATO’nun yayılma amacı olduğunu savundu. Çin ise NATO’nun bölgede genişlemesine karşı Rusya’nın yanında olduklarını ve Moskova hükümetini desteklediklerini duyurdu. Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rusya’ya yönelik yaptırımların etkisiz kalacağını ifade etti.
Pakistan Başbakanı İmran Han ise Rusya-Ukrayna savaşında ülkesinin tarafsız bir politika izlediğini söyledi. ABD ve Batı ülkeleri Hindistan’a Rusya’yı kınama konusunda baskıda bulunurken, Yeni Delhi yönetiminden henüz bu mesaj gelmedi.
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, Doğu ile Batı bloku arasındaki mücadeleyi bir kez daha ortaya çıktı. Her iki tarafın da politikaları ve söylemleri gün geçtikçe sertleşirken; Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkabileceği yönünde açıklamalar gelmeye başladı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, olası bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın yaşanması halinde bunda nükleer silahların da kullanılacağını ve bu savaşın yıkıcı sonuçları olacağını dile getirdi. Ayrıca Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, askeri komutanlarına “Üçüncü Dünya Savaşı’na hazır olun” talimatı verdi. Rusya-Ukrayna savaşının Doğu ve Batı arasındaki mücadeleye yansımaları, bir Üçüncü Dünya Savaşı riskini her geçen gün artırıyor.