Kissinger’ın söylemleri Biden yönetiminin kararlarını etkiliyor...

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Rusya-Ukrayna savaşına dair yaptığı açıklamalarla  Kiev yönetimi tarafından eleştiriliyor.

Henry Kissinger Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda, Ukrayna'nın Rusya’nın şartlarını kabul etmek zorunda olduğunu, Kiev'in Moskova'ya toprak vermesi ve barış yapması gerektiğini söyledi.

Dünya liderlerinin, bakanlarının, Avrupa Birliği yöneticilerinin, iş adamlarının ve güvenlik yetkililerinin katıldığı Davos’taki oturumda telekonferans yöntemiyle konuşan Henry Kissinger, Ukrayna’ya teslim olma çağrısında bulunarak “Ukrayna, Rusya’nın şartlarını kabul etmek zorunda. Toprak verip barış yapmaları lazım. Savaşın uzaması, hele ki Batı’nın daha çok dahil olması, Avrupa’nın istikrarını felakete sürükler" ifadelerini kullandı.

Kissinger, "Savaş, daha korkunç bir hal almadan, Ukrayna’nın durumu kabul etmesi ve barış yapması lazım. Barış yapmak için de Rusya’ya toprak vermeli” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ise eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’e tepki gösterdi.

Zelenski, Henry Kissinger’ın açıklamaları karşısında "dünyanın Ukraynalıların cesaretine hazır olmadığının ortaya çıktığını" söyledi.

Kissinger’ın görüşlerini 1938’de Nazi Almanyasının yatıştırılmasına benzeten Zelenski, 1938’de İngiltere Fransa, İtalya ve Almanya tarafından imzalanan, Nazi Almanya’sının Çekoslovakya’nın batısındaki toprakları ilhak etmesinin yolunu açan Münih Anlaşması’na atıfta bulunarak, “Kissinger’ın takvimi 2022 değil, 1938 gibi görünüyor ve Davos’ta değil, o zamanın Münih’inde bir dinleyici kitlesiyle konuştuğunu sanıyordu. Bu arada 1938 yılında Kissinger, ailesi Nazi Almanya’sından kaçarken 15 yaşındaydı ve her şeyi mükemmel bir şekilde anladı. Kissinger, o zaman kimseden, kaçmak veya savaşmak yerine Nazilere uyum sağlamanın gerekli olduğunu duymadı” dedi.

Temmuz ayında ise eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Mayıs ayındaki duruşunu değiştirerek Ukrayna'nın Rusya'ya toprak vermemesi gerektiğini söyledi. 

Alman kamu yayıncısı ZDF'ye değerlendirmelerde bulunan Kissinger, Ukrayna'nın Rusya'ya toprak vermesinin gündemde olmaması gerektiğini söyledi. Kissinger, Batı'nın hangi konuların tartışmaya açık ve hangilerinin kesinlikle açık olmadığını kesin bir şekilde belirtmesi gerektiğini; ve bunu Ukrayna halkı ile iş birliği içinde yapmasının doğru olacağını ifade etti.

Henry Kissinger, The Spectator dergisine verdiği röportajda ise "Bu savaşın üç olası neticesi var ve üçünün de yaşanması mümkün" değerlendirmesini yaptı. 

Kissinger ilk senaryosunda, Rusyanın olduğu yerde kaldığı takdirde Ukrayna’nın yüzde 20’sini Donbas’ın çoğunu, başat sanayi ve tarım bölgelerini, Karadeniz boyunca uzanan toprak şeridini ele geçireceğini söyledi.

Bunun gerçekleşmesinin Moskova açısından zafer anlamına geleceğini belirten Kissinger, bu durumun aynı zamanda NATO'nun rolünün daha önce düşünüldüğü kadar belirleyici olmadığını da göstereceğine işaret etti.

Henry Kissinger, ikinci muhtemel neticenin Rusya'yı Kırım da dahil olmak üzere savaştan önce de sahip olduğu topraklardan çıkarmaya dönük bir girişimde bulunulması ve Batı ile Rusya arasında savaşın başlaması olduğunu aktardı.

Kissinger, "Üçüncü sonuç, eğer halk Rusya'yı fetihten alıkoyabilirse ve savaş hattı, savaşın başladığı konuma geri dönerse Moskova, gözle görülür ölçüde yenilgiye uğratılmış olacak" diye konuştu.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, The Spectator’da kaleme aldığı makalede ise “Halihazırda gerçekleştirilmiş olan stratejik değişimlerin üzerine inşa etme ve müzakere yoluyla barışı sağlamaya yönelik yeni bir yapıya entegre olma zamanı yaklaşıyor. Bir barış süreci, nasıl ifade edilirse edilsin, Ukrayna'yı NATO'ya bağlamalıdır. Tarafsızlık alternatifi artık anlamlı değil” değerlendirmesinde bulundu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin danışmanı Mihaylo Podolyak; Kissinger’ın söylemlerine sert bir şekilde yanıt verdi. Mihaylo Podolyak, “Ukrayna toprakları pahasına şeytanla yapılacak anlaşma kötü bir barıştır” dedi.

Kissinger’ın savaşın doğasını anlamadığını belirten Mihaylo Podolyak, “Bay Kissinger 10 aydır süren savaşın doğasını ve dünya düzenine etkisini hala anlayamadı. Eski Dışişleri Bakanı'nın talep ettiği, ancak yüksek sesle söylemekten korktuğu reçete basit. Doğu Avrupa'nın diğer devletlerine karşı saldırmazlık garantileri vererek Ukrayna'nın bazı kısımlarını feda ederek saldırganı yatıştırmak” ifadelerini kullandı.

KİSSİNGER’IN SÖYLEMLERİ BİDEN YÖNETİMİNİN KARARLARINI ETKİLİYOR

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın söylemleri ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya-Ukrayna savaşındaki kararlarını etkiliyor.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “Batı, Rusya’yı ezici bir yenilgiye uğratma çalışması peşinde koşmamalı. Rusya’nın 400 yıldır Avrupa’nın ana parçalarından biri olduğu hatırlanmalı” ifadelerini kullanmış, Ukrayna’nın savaşın sona ermesi için Rusya’ya toprak vermesi gerektiğini söylemişti. 

Kissinger’ın bu söylemlerin ardından Joe Biden geçmişte sarf ettiği, “Putin bir savaş ilan etti. Ukrayna'daki tarihi kentlere füzeler düşmeye başladı. Tankların ilerlediğini gördük. Biz şeffaf şekilde Rusya'nın planlarını paylaştık. Putin saldırgan kişidir burada. Savaşı tercih etmiştir. Şimdi kendisi ve ülkesi sonuçlarına katlanacak” sözleri göz ardı ederek, “Ukrayna, barış için toprak vermeli mi?” şeklindeki soruya, “Onların toprağı, ben söz sahibi değilim. Ancak bir taviz verilmesi gerekiyor. Barış için Ukrayna’nın toprak konusunda taviz verip masaya oturması gerekebilir” ifadeleriyle yanıt vermişti.

Washington Post gazetesindeki habere göre de ABD başkanı Joe Biden, Volodimir Zelnski’yi Rusya ile müzakerelere kapıyı kapatmamaya ve “Putin başkanken müzakere yapmama tutumundan bir an önce vazgeçmeye” çağırmıştı.

ABD Başkanı Joe Biden geçtiğimiz günlerde de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Ukrayna savaşını bitirme yoluna girmesi durumunda kendisiyle konuşmaya hazır olduğunu söylemişti.

Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger söylemleriyle Biden yönetiminin dış politikadaki kararlarını etkiliyor ancak Kiev yönetimi Kissinger’ın tüm bu söylemlerini sert bir dille eleştirerek onu savaşın doğasını ve dünya düzenine olan etkisini anlamamakla suçluyor.