İklim krizi ve aşırı sıcaklar dünyanın dengesini değiştiriyor

Günümüzün en büyük sorunu hiç şüphesiz iklim krizi. Buzullar eriyor, okyanus sularının sıcaklık seviyeleri artıyor, ekonomi etkileniyor ve aşırı sıcaklar insanların başka ülkelere göç etmesine sebep oluyor. Uluslararası bilim dergilerinin paylaştığına göre iklim krizinin sebep olacağı felaketler detaylı bir şekilde incelenmiyor ve insanlık için oluşabilecek büyük afetler görmezden geliniyor.

İklim araştırmacıları, dünyada yaşanan iklim değişikliklerine müdahale edilmemesi durumunda meydana gelebilecek aşırı hava olaylarına ve bunun sonucunda oluşabilecek toplumsal sorunlara hazırlık yapılmamasının büyük sonuçlar doğuracağını söylüyor.

Uluslararası uzmanlar, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) “İklimde oyun sonu” şeklinde tanımladıkları senaryolara ilişkin hazırlık yapılmasını ve özel bir rapor oluşturulmasını istiyor.

OKYANUS SICAKLIKLARI REKOR SEVİYEDE

İklim araştırmacıları, yaşanan küresel ısınma sebebiyle okyanus suları sıcaklıklarının rekor seviyeye ulaştığını açıkladı.

Copernicus İklim Değişikliği (C3S) verilerine göre, okyanus sularının yüzey sıcaklığı geçtiğimiz günlerde 20.96 C’ye kadar yükseldi. Bu sıcaklık seviyesi bugüne kadar ölçülen en büyük seviye olarak kayıtlara geçti.

Aşırı sıcaklar hakkında açıklama yapan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada, Kuzey Atlantik bölgesinin bugüne kadarki en sıcak bölge olabileceğini belirtmişti.

Ayrıca kurum tarafından yapılan açıklamada, önümüzdeki eylül ayının sıcaklık seviyesinde yeni bir rekor kırılabileceği vurgulandı. Uzmanlar, bu durumun geri dönülemez sonuçlar doğurabileceğini söylüyor.

Konu ile ilgili BBC’ye açıklamalarda bulunan C3S’den DR. Samantha Burgess, “Fosil yakıtları ne kadar çok yakarsak, okyanuslar tarafından o kadar fazla fazla ısı çekilecek, bu da onları stabilize etmek ve bulundukları yere geri getirmek için o kadar uzun süreceği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Okyanus sularının aşırı ısınması, buzulların eriyerek okyanusa karışmasına ve bunun sonucunda deniz seviyesinin yükselmesine sebep oluyor.

Suların aşırı ısınması ayrıca, farklı çeşit balıkların ve balinaların soğuk sulara göç etmesine neden oluyor ve bu da beslenme zincirinin bozulmasına yol açıyor.

BUZULLAR ERİMEYE DEVAM EDİYOR

Uzmanlar, yaşanan iklim krizi ve küresel ısınma sebebiyle Hindikuş ve Himalayalar’da bulunan buzulların yaklaşık yüzde 75’inin bu yüzyılın sonuna doğru eriyebileceğini açıkladı.

Bölgede bulunan buzullar, 2010’lu yıllarda önceki yıllara göre çok daha hızlı eridi.

İklim krizi ve aşırı hava olayları ile ilgili uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip, Everest ve Karakurum Dağları üzerinde bulunan K2 gibi en yüksek zirvelere sahip bölgelerdeki buzulların hızla erimeye başladığını söyledi.

Bilim insanları, son yıllarda uydu teknolojisinde yaşanan gelişmeler ve saha çalışmalarına verilen desteğin, yaşanan iklim krizini ve aşırı hava olaylarını daha iyi analiz etmelerini sağladığı açıkladı.

Avusturya’da bulunan Graz Teknoloji Üniversitesi’nden buzbilimci Tobias Bolch, “Himalaya buzulları hakkındaki bilgiler hala Alpler kadar iyi olmasa da, artık And Dağları gibi diğer bölgelerle karşılaştırılabilir durumda" şeklinde konuştu.

İKLİM KRİZİ VE AŞIRI SICAKLAR GÖÇÜ TETİKLİYOR

Son zamanlarda yaşanan küresel ısınma ve aşırı hava olayları, insanların ülkelerinden
ayrılıp başka ülkelere göç etmesine sebep oluyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) İklim İzleme Başkanı Omar Baddour, son yıllarda
dünyada yaşanan iklim krizi ve aşırı hava olaylarının göçü artırdığını söyledi.

Baddour, "Uzak bir gelecek tehditinden daha çok bugün günlük hava durumunda etkileri hissedilen iklim değişikliği insanları göç etmeye zorluyor" ifadelerini kullandı.

Temmuz ayının şimdiye kadar kayıtlara geçen en sıcak temmuz ayı olduğunu söyleyen
Baddour, karada yaşanan sıcakların yanında Akdeniz, Kuzey Atlantik ve Meksika
Körfezi’nde bulunan bölgelerde aşırı deniz sıcaklıklarına ve ısı dalgalarına rastlandığını
söyledi.

Baddour, “Yakın dönemde şiddetli yağış ve sellere de tanık olduk. Örneğin, Pekin, kısa
süre önce rekor derecede yağış aldı. İklim değişikliğiyle artan, El Nino gibi artık
gelişmiş hava olayları tarafından tetiklenen daha aşırı ve büyük etkisi olan hava
trendleri görüyoruz” şeklinde konuştu.

Uzmanlar, Akdeniz’in su seviyesinin önümüzdeki yıllarda hatta gelecek yüzyıllarda daha da
yükseleceğini tahmin ettiklerini söyledi. Ayrıca Akdeniz’in kıyı şeritlerinde bulunan alçak
alanlarda taşkın yaşanabilme riskinin olduğunu belirtti.

Güney ve Doğu Akdeniz bölgesinde su seviyesinin yükselmesinden etkilenen insanların
2050 yılına kadar oldukça artacağını söyleyen Baddour, artışın 2100 yılında yüzde 130
kadar artabileceğini belirtti.

Baddour, “İklim değişikliği su mevcudiyetini tehdit ederek nehirlerdeki düşük akışları
ve yıllık akışı yüzde 5-70 azaltarak hidroelektrik kapasitesini daraltıyor. Yağmurla
beslenen mahsullerin verimi bazı yerlerde yüzde 64 oranında azalabilir” ifadelerini
kullandı.

İKLİM KRİZİ TARIMI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Dünyada yaşanan iklim krizi ve aşırı hava olayları, çiftçilerin verimli çalışmasını engelliyor ve
tarımsal faaliyetleri olumsuz yönde etkiliyor.

Aşırı sıcaklar tüm iş alanlarını olumsuz yönde etkilerken tarım sektöründen geçimini
sağlayan 870 milyondan fazla insan sıcaklık stresi ile karşı karşıya kalmış bulunuyor.

Uluslararası İş Örgütü (ILO) tarafından açıklanan verilere göre aşırı sıcaklar nedeniyle
dünyada iş verimliliği kaybının 2030 yılında yaklaşık olarak yüzde 2,2’ye çıkabileceği
öngörülüyor.

Uluslararası İş Örgütü Araştırma Bölümü Başkanı Catherine Saget, aşırı sıcakların
insanların çalışma verimliliğini azalttığını ve daha yavaş çalışmasına sebep olduğunu
söyledi.

Tarım, inşaat, spor ve turizm gibi sektörlerin aşırı sıcaklardan olumsuz etkilendiğini söyleyen Saget, "Tarım ve inşaat sektörü çalışanları aşırı sıcaklardan özellikle etkileniyor. 2021 itibariyle dünyadaki toplam istihdam 3,2 milyar. Tarım sektörü bu istihdamın 870 milyonunu oluşturuyor” şeklinde konuştu.

Özellikle tarım sektöründe çalışan çiftçilerin verimliliğinin azaldığını belirten Saget, “Sıcaklık stresinin insan sağlığında birçok etkisi olabilir. Sıcaklık stresi, yorgunluk, bitkinlik, konsantrasyonun azalması, kronik böbrek rahatsızlıkları, sıcak çarpması ve bazen ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Ayrıca, sıcaklık stresi bazı çalışan gruplarında diğer riskleri de doğurabiliyor. Örneğin, tarım sektöründe çalışanlar daha fazla sıcaklık stresi riski yaşarken, aynı zamanda sağlıkları için zararlı olabilecek pestisitlere yüksek oranda maruz kalma riskiyle de karşılaşabiliyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iklim değişikliği ile gelen aşırı sıcakların toprakların ve çalışanların verimliliğini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Bayraktar, “Aşırı sıcaklar bitkileri strese sokuyor ve verimde düşüş yaşanmasına sebep oluyor. Yağış miktarı ve güneşlenme süresini değiştiren aşırı sıcaklıklar, sulama suyu ihtiyacını artırıyor ve en önemlisi de insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Aşırı sıcaklıklar yabancı ot artışı sağlarken bitki hastalık ve zararlıların ortaya çıkmasına neden olduğu için zirai mücadele masraflarını artırıyor. Aşırı sıcaklığın yarattığı stres hayvanları da etkiliyor. Hayvanlarda hastalıklara yatkınlık artarken verim düşüyor ve süt üretimi azalıyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’de yaşanan aşırı sıcaklar başta ayçiçeği ve zeytin olmak üzere birçok tarım ürününü olumsuz yönde etkiliyor. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamalarda aşırı sıcakların devam etmesi durumunda bu ürünlerde büyük kayıplar yaşanacağı belirtiliyor.

Trakya bölgesinin ayçiçeği üretiminin yüzde 40 ile 45 arasında bir bölümü oluşturduğunu söyleyen Bayraktar, “Bölgede, üretim sezonunda yağışın az olması sebebiyle aşırı sıcaklıkların ayçiçeği bitkisini strese sokmasına bağlı olarak verimde düşüş bekleniyor. Akdeniz Bölgesi'nde de zeytin ağaçları sıcaklıktan etkilendiği için verimde düşüş bekleniyor” ifadelerini kullandı.

İKLİM KRİZİNİN ÖNÜMÜZDEKİ SENELERE ETKİSİ

İklim uzmanları, dünyanın 3 derece daha ısınma ihtimali olduğunu ve bu konunun üzerinde yeterince durulmadığını söylüyor.

Bu durum gerçekleştiğinde, iklim açısından hassas bölgelerde yaşayan insanların 2070 yılında ortalama 29 derece sıcaklıklarda yaşamak zorunda kalacak.

Çin’de bulunan Nanjing Üniversitesi’nden iklim araştırmacısı Chi Xu, konu ile ilgili olarak “Ortalama olarak 29 derece sıcaklıkta şu anda yaşayan 30 milyon kişi var. Bu tür sıcaklıkların 2070 yılına kadar sonuçları çok korkunç olabilir. İki nükleer santral ve dünyanın en tehlikeli patojenlerini bulunduran yedi muhafaza laboratuvarı doğrudan etkilenebilir” ifadelerini kullandı.

Araştırmacılar, iklim krizinin ve aşırı hava olaylarının sadece hava sıcaklığının artmasına değil zamanda gıda sorununa, ekonomik krizlere, yağmalara ve yeni salgın hastalıklara neden olabileceğini bildiriyor.

Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Luke Kemp, “Olası ama can sıkıcı senaryoları anlamak hem siyasette hem de toplumda farkındalığı arttırmak ve bu alandaki çalışmaları canlandırmak için çok faydalı olabilir. 1970 ve 80’lerde olası bir nükleer tehlikenin farkına varıldığında buna benzer bir olay yaşamıştık. Kamuoyu çalışmaları sayesinde silahsızlanma hareketi olmuştu” şeklinde konuştu.

İklim araştırmacıları, iklim krizi ve aşırı hava olayları ile ilgili önlemlerin alınmadığı takdirde, önümüzdeki senelerde bu durumun birçok olumsuzluğa sebep olacağını ve hemen harekete geçmenin gerekli olduğunu vurguluyor.