İran’ın Orta Doğu politikasında Hizbullah faktörü
Orta Doğu’da bulunan birçok ülkede faaliyet gösteren İran için Lübnan’ın ayrı bir önemi bulunuyor. Peki, Lübnan, İran’ın Orta Doğu politikaları için neden önemli? İran, Lübnan’da hangi faaliyetlerde bulunuyor? İran-Lübnan ilişkilerinde Hizbullah’ın rolü ne?
1979’da gerçekleşen İslam Devrimi’nin ardından İran’ın tüm dış politikası yeniden şekillendi. 1979 yılına dek ABD ile iyi ilişkiler kuran ve İsrail ile temas halinde olan İran; devrimin ardından bu ülkelere karşı bir politika izlemeye başladı. Şah’ı deviren ve İran’da İslam Cumhuriyeti’ni ilan eden Ayetullah Humeyni, devrimden sonra ABD karşıtı politikalar sergilemeye başladı.
Ayetullah Humeyni Amerika’yı “Büyük şeytan” şeklinde tanımlayarak, İran’daki yeni rejimin tüm politikasını bu çizgide yeniden şekillendirdi. Devrimin ardından yaşanan bir diğer durum ise İran’ın artık İsrail’i devlet olarak tanımaması oldu. İran için İsrail bir terör devleti şeklinde tanımlanırken, Filistin’deki tüm direniş gruplarına yoğun destek verildi.
İran; Şii mezhebine bağlı insanların bulunduğu Irak, Afganistan, Pakistan, Bahreyn, Yemen ve Lübnan gibi ülkelerde yoğun faaliyetlerde bulunmaya başladı. Bu ülkelerdeki Şii nüfus üzerinde etkili olan İran, Orta Doğu’nun birçok bölgesinde askeri ve siyasi nüfuzunu artırdı.
1982 yılında Lübnan’da kurulan ve çoğunluğu Şiilerden oluşan Hizbullah, İran’ın Orta Doğu politikalarında kilit bir rol oynadı. İsrail ile yaşadığı rekabette İran’ın elindeki en büyük kozlardan biri Hizbulllah oldu. Kurulduğu tarihten itibaren askeri ve ekonomik olarak İran’dan yoğun destek bulan Hizbullah, 2006 yılındaki 33 günlük savaşta İsrail’e ağır darbe vurdu.
İran’ın Orta Doğu politikasında Hizbullah kilit bir rol oynuyor. 40 yılı aşkın bir süredir İsrail ile düşman olan İran, Lübnan Hizbullah’ı üzerinden İsrail’i sıkıştırmak istiyor. Ayrıca Hizbullah’ın yüz binlerce füzeye sahip olması da İsrail’in bölgedeki endişelerinin artmasına neden oluyor. İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney ile Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah arasındaki yakın ilişki, iki ülke arasındaki bağları daha da kuvvetlendiriyor.
Hizbullah sadece askeri olarak değil, siyasi olarak da Lübnan’da faaliyetlerde bulunuyor. Geçtiğimiz seçimlerde Hizbullah’ın desteklediği siyasi partinin iktidara gelmesi İsrail tarafından endişeyle karşılanırken, İran ise sonuçlardan memnun kalmıştı.
Tüm bunlarla birlikte, İran’ın Lübnan’da Hizbullah dışındaki gruplarla ve siyasilerle iyi ilişkiler kurduğu söylenemez. Geçtiğimiz dönemlerde Lübnan’da başbakanlık yapan Saad Hariri, daha çok BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkeleri ile yakın ilişkiler kurmuştu. Hariri, İran’ın Lübnan ve Orta Doğu’daki politikalarına ise genel olarak karşı duran bir pozisyon içerisinde olmuştu. Bunun yanı sıra İran’ın, Lübnan’da yaşayan Sünni, Hristiyan ve Dürzi gruplarla da yakın temasları bulunmuyor. Ancak İran, Hizbullah üzerinden ülkedeki Şii gruplarla oldukça iyi ilişkilere sahip bulunuyor.
İRAN İÇİN LÜBNAN’A GİDEN KORİDORUN ÖNEMİ
İran; Orta Doğu’daki Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerde her geçen gün nüfuzunu artırıyor. Ancak bu bölgede ABD ve Körfez ülkelerinin etkili olmasını istemiyor. Özellikle Suriye’de yaşanan iç savaş, bu bölgenin İran için ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.
Suriye’de başlayan iç savaşta ABD ve Avrupa’nın yanı sıra tüm Körfez ülkeleri Esad karşısındaki muhalifleri destekledi. Ancak İran, savaşın başından itibaren siyasi, ekonomik ve askeri olarak Esad’ın arkasında durdu. Suriye’ye yaklaşık 25 milyar dolar harcayan İran, bu ülkeye gönderdiği Devrim Muhafızları gruplarıyla Esad’ın ayakta kalmasını sağladı. Pakistan ve Afganistan’dan Suriye’ye gelen ve Esad’ın yanında savaşan gruplar da İran tarafından yoğun bir şekilde desteklendi.
İran için Beşar Esad’ın koltuğunda kalması oldukça kritikti. Orta Doğu’daki en büyük müttefiklerinden biri olarak Beşar Esad’ı gören İran; Suriye’deki savaşta muhaliflerin kazanması halinde bölgede ağır bir yara alacağını biliyordu. Beşar Esad’ın koltuğundan yıkılması ve ABD destekli bir yönetimin başa gelmesi, İran için Irak’tan başlayan ve Lübnan’a giden Orta Doğu koridorunun tıkanması demekti.
Irak’ta başta Haşdi Şabi olmak üzere birçok Şii grupla yakın ilişkiler kuran İran, bu ülkenin siyasetinde de önemli rol oynuyor. İran, Saddam’ın devrildiği 2003 yılından bu yana Irak’ta nüfuzunu artırıyor. ABD’nin de bu sene sonuna doğru ülkeden tamamen çekileceği göz önünde bulundurulduğunda; İran’ın Irak’ta önümüzdeki dönemde daha çok etkili olması ve nüfuzunu artırması bekleniyor.
Suriye’de Esad’ın koltuğunda kalmasında önemli rol oynayan İran, tüm ülkenin Suriye ordusunun kontrolü altına girmesini istiyor. Rusya ile birlikte hareket eden İran, uzun yıllar boyunca Esad’ın Suriye’de kalmasını hedefliyor.
İran’ın Irak ve Suriye’de etkin bir şekilde rol oynamasının en büyük sebeplerinden biri de Lübnan’a kolay bir şekilde ulaşım sağlamak. İsrail karşısında en büyük kozu Hizbullah olan İran; Lübnan’ı ABD’nin eline terk etmek istemiyor.