Aşırı sağın yükselişte olduğu İspanya'da anketler hükümet değişikliğine işaret ediyor
Yerel seçimlerden yenilgiyle ayrılan Başbakan Pedro Sanchez, İspanya'da erken seçim için kolları sıvadı. Milyonlarca vatandaş 23 Temmuz'da sandık başına gidecek. Anketler ana muhalefet olan ispanya Halk Partisi'nin önde olduğunu gösterirken, aşırı sağcı Vox Partisi'nin yerel seçimler itibarıyla yükselişi de oldukça dikkat çekiyor.
İspanya’da 10 yıl önce kurulan aşırı sağ parti Vox, salgın ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrası yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle popülaritesini artırdı.
Vox, 28 Mayıs yerel seçimlerinde ülke genelinde oy oranını ikiye katlayarak yüzde 7 bandına çıkardı. Yerel yönetimlere gönderdiği temsilci sayısını 500’den 1700’e yükselten aşırı sağ parti, ülkede 3. büyük parti unvanını kazandı.
Anketlerde birinci parti olarak görünen ana muhalefet Halk Partisi (PP), 2022'de ilk kez Kastilya ve Leon özerk yönetim hükümetinde Vox ile koalisyon hükümeti için iş birliği yapmıştı. İki muhalefet partisi, son yerel seçimlerin ardından Valensiya özerk yönetiminde de iş birliği yapmak durumunda kaldı.
Yerel seçimlerde önemli bir başarı elde etmesine rağmen yeterli çoğunluğu elde edemeyen PP; Balear Adaları, Murcia, Extremadura gibi diğer özerk yönetimlerde ve birçok belediyede Vox ile anlaşmak için adımlar attı.
Halk Partisi lideri Alberto Nunez Feijoo, partisinin tek başına iktidarı hedeflediğini belirtse de genel seçimlerde Vox ile koalisyon kurulma ihtimalinin çok yüksek olduğu düşünülüyor.
Feijoo, aşırı sağ konusunda en sert tutumu gösteren mevcut koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyalist İşçi Partisi'ne (PSOE) "Eğer Vox'un iktidar ortağı olmasını istemiyorsanız, PP'nin seçimlerden en çok oyu alan parti olması durumunda çekimser kalıp bizim tek başımıza iktidar olmamızı sağlayın” şeklinde bir mesaj vermişti.
35,1 milyon seçmenin kayıtlı olduğu İspanya’da, 12 özerk yönetim parlamentosunun ve 8 bin 131 belediye meclisinin üyelerinin belirlendiği yerel seçimlerde muhalefet konumundaki sağ partilerin güç kazanması dikkat çekmişti.
YEREL SEÇİMLERDE ANA MUHALEFET BİRİNCİ ÇIKTI
28 Mayıs’ta sandığa giden İspanya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ülke genelinde yüzde 28,11; ana muhalefetteki sağ görüşlü Halk Partisi (PP) yüzde 31,5; muhalefetteki aşırı sağcı Vox Partisi yüzde 7,18 oy aldı.
2019’daki son yerel seçimlerde ise PSOE yüzde 29,26, PP yüzde 22,23, Vox ise yüzde 2,9 oranında oy almıştı. PSOE, bu seçimlerde elinde olan 10 özerk yönetimden 6’sını PP’ye kaybetti.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, yerel seçimlerden galip çıkamayınca normal şartlarda aralıkta yapılması gereken yerel seçimleri 23 Temmuz’a çekerek erken seçim kararı aldı.
Yerel seçimlerin sonuçlarını kabul eden Sanchez, erken seçime gitmenin gerekli olduğuna inandığını belirtti. Sanchez, "Sonuçları kabul ediyorum ve buna bir cevap vermenin gerekli olduğuna inanıyorum. En iyisi ülkenin siyasi gidişatını belirlemek için İspanyolların sözü almasıdır" açıklamasını yaptı.
PP lideri Alberto Nunez Feijoo ise partisinin yerel seçimlerden açık bir zaferle çıktığını ifade etti. Feijoo, "Önümüzdeki dönemde İspanya’da başlatacağımız yeni bir siyasi döngünün ilk adımı atılmıştır" ifadelerini kullandı.
Kişisel siyasi kimliğini "ikna olmuş bir anayasacı" olarak tanımlayan Feijoo, "Ben, İspanya'yı Vox'suz yönetmek istiyorum ama PSOE bloke ederse bir çözüm aramak zorundayım" diyerek aşırı sağcı partiye açık kapı bıraktı.
Seçimin en sürpriz sonuçlarından biri ise oy oranını ciddi anlamda artıran ve siyasi olarak etki alanını genişleten aşırı sağ görüşlü Vox Partisi oldu.
Yüzde 7’nin üzerinde oy alan Vox Partisi lideri Santiago Abascal, "sosyalizm, komünizm ve onların ayrılıkçı ve terörist ortaklarına alternatif inşa etmek için Vox’un kesinlikle gerekli bir alternatif olduğunu artık pekiştirdiğini" ifade etti.
Abascal liderliğindeki Vox; göçmen karşıtı, ırkçı, ultra-liberal ve popülist söylemleriyle son yıllarda dikkat çekmişti. Valensiya Bölge Meclisinde vekil sayısını 9'dan 13’e yükselten Vox, İspanya genelinde belediye meclislerindeki toplam meclis üye sayısını 530’dan 1687’ye, yani üç katına çıkarmış oldu. Toplamda ise 10 kasabada belediye seçimlerinde kazanan parti oldu.
SOL GÖRÜŞLÜ PSOE NEDEN DÜŞÜŞTE?
Cornell Üniversitesi’nden Antropolog Sena Aydın Bergfalk, İspanya’da solun düşüşünü değerlendirdi. Bergfalk; solun düşüşünü, söylemlerin aksine neoliberal popülist politikalara bağladı.
Sol hükümetin “güler yüzlü kapitalizm” politikalarının sağın yükselişine yol açtığını vurgulayan Bergfalk, “Bunlara koronavirüs politikalarını örnek verebiliriz. İspanya devleti de ülkemizdeki açıklamalara benzer bir şekilde salgının başlangıç aşamasında ‘Sağlık sistemimiz yeterli donanıma ve kapasiteye sahip’ söylemiyle yeterli düzeyde koruyucu tedbir almayarak salgının geniş çapta ülkeye yayılmasına neden oldu. Ayrıca İspanya genelinde yerel yönetimlerde, özellikle belediye hizmetleri düzeyinde bir özelleştirme furyası var” değerlendirmesini yaptı.
Bergfalk, İspanya’da yerleşik tabanı olan iki parti olan PSOE ve PP’nin seçmenleri dışındaki kararsız ve partizan olmayan kitlenin; PSOE-Podemos hükümetinin yürüttüğü politikalardan hoşnutsuzluğu sebebiyle sandıkta sağcı PP ve Vox’a yöneldiğini savundu.
Çoğunluğu kimsenin alamadığı yerel yönetimlerde koalisyon hükümeti kurulması gerekeceğinin altını çizen Bergfalk, “Sanchez’in erken seçim kararı bu koalisyon hükümetlerinin nasıl oluşacağını etkileyecek. Yerel seçim sonuçlarına bakarak ve sol popülizmin çöküşte olduğunu görerek bu durumdan fırsat yaratmayı düşünüyorlar. ‘Seçimi ne kadar erken yaparsak popülist çöküşten o kadar çabuk yararlanıp oylarımızı o kadar artırabiliriz’ düşüncesi hâkim” dedi.
Polonya, Macaristan ve İtalya'nın ardından İspanya'da da 23 Temmuz’un ardından sağ ve aşırı sağ iş birliğinde bir hükümet kurulması bekleniyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde bunun Avrupa Birliği (AB) içinde de önemli yansımalarının olacağı düşünülüyor.
Dış politika uzmanları, Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili mevcut durumda daha çok Polonya ve Macaristan taraflı olan AB içindeki karşıt görüşlerin, İspanya'da aşırı sağ destekli bir hükümetin göreve gelmesi durumunda daha da artabileceğini ve bir bölünmeye neden olabileceğini söylüyor.
Göç dalgası ve ekonomik krizler Avrupa’da siyasi söylemlere fazlasıyla yansımakla birlikte halkta da karşılık bulmuş görünüyor. İspanya’da 23 Temmuz sonrası oluşacak tabloya bağlı olarak Avrupa’da büyüyen sağ dalganın etkileri önümüzdeki yıllarda gözler önüne serilecek.