Gazze’deki savaş Orta Doğu’ya yayılıyor: Lübnan hükümeti Hizbullah'ı ikna etme peşinde

İsrail ile Hamas arasındaki savaş 7 Ekim’den bu yana devam ederken, Orta Doğu’da son dönemde yaşanan gelişmelerin ardından tansiyon her geçen gün yükseliyor. Hamas’ın önde gelen isimlerinden Salih el-Aruri’ye yönelik suikast, İran’da meydana gelen patlamalar ve Husilerin Kızıldeniz’deki saldırıları; Gazze’deki savaşın önümüzdeki günlerde tüm bölgeye yayılacağı yönündeki endişeleri artırıyor. 

Hüseyin Can TOPKAYA

huseyincantopkaya@intell4.com

İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim’den bu yana savaş devam ediyor. Hamaslı yetkililer, İsrail’in saldırılarında bugüne dek 22 bini aşkın Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. İsrail, uluslararası kamuoyundan gelen kendisine yönelik tüm tepkilere ve uyarılara rağmen saldırılarını sürdürüyor.

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze’den göçün teşvik edilmesi gerektiğini ve İsrailli yerleşimcilerin bölgeye geri döneceğini söylüyor. 

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ise savaşın 2024 boyunca sürmesini beklediğini belirtiyor. Halevi, “2024 yılı zorlu geçecek. Gazze’de savaşta olacağız. Tüm yıl Gazze’de savaşacağız orası kesin” ifadeleriyle İsrail’in tüm ateşkes çağrılarına kapıyı kapattığını ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler tahminlerine göre yaklaşık 1,9 milyon kişi 7 Ekim’den bu yana ülke içinde yerinden edilmiş durumda. Bu rakam, Gazze nüfusunun yüzde 85’ine tekabül ediyor. 

Öte yandan Batı Şeria’da da tansiyon her geçen gün yükseliyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Batı Şeria’da artan gerilimle ilgili uyarılarda bulunuyor.

HİZBULLAH-İSRAİL ÇATIŞMALARI ŞİDDETLENİYOR

7 Ekim’den bu yana Lübnan’ın güney kesiminde Hizbullah ile İsrail arasında da çatışmalar devam ediyor. İsrail’in üç ayı aşkın bir süredir devam eden sınır ötesi saldırılarında 129 Hizbullah mensubunun yanı sıra üç gazeteci ve 20’den fazla sivil öldürüldü.

Hamas Siyasi Büro şefi Salih el-Aruri, 2 Ocak’ta Beyrut’ta “Hizbullah’ın kalesi” olarak bilinen Dahiye’de İsrail’in insansız hava aracıyla saldırısı sonrası öldürüldü. Bu suikast sonrası iki taraf arasındaki gerilim daha da yükseldi. İsrail saldırıyı doğrudan üstlenmezken, Mark Regev, “Lübnan devletine bir saldırıda bulunmadıklarını” açıkladı. Ancak İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, geçtiğimiz ay Hamas liderlerine “nerede olurlarsa olsunlar” operasyon düzenleneceğini söylemişti. 

Aruri’nin ölümünden İsrail’i sorumlu tutan Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Tel Aviv’e “savaş alanında” hızlı bir şekilde karşılık verileceğini söyledi. Nasrallah, “Yanıt kaçınılmaz olarak geliyor. Bu büyüklükte bir ihlale sessiz kalamayız çünkü bu tüm Lübnan’ın ifşa olması anlamına gelir” ifadeleriyle Lübnan hükümetinin savaşa girmeme yönündeki çağrılarını geri çevirdi.

6 Ocak’ta ise İsrail’in Aruri suikastına Hizbullah’tan ilk yanıt geldi. Lübnan topraklarından İsrail’e çok sayıda roket atılırken, İsrail ordusu da saldırılara karşılık verdi.

İsrail ordusu, Lübnan’dan Meron bölgesine yaklaşık 40 roket atıldığını ve bu nedenle ülkenin kuzeyinde sirenlerin çaldığını açıkladı. Hizbullah’ın Meron Dağı’nda stratejik hava üssünü vurduğunu kabul eden İsrail ordusu, saldırıların tesise zarar verdiğini ve olayı araştırdığını duyurdu. 

İsrail’in en çok takip edilen gazetelerinden Haaretz ise “İsrail, Hizbullah Saldırısının Stratejik Hava Üssüne Büyük Hasar Verdiğini Kabul Etti” başlıklı haberinde, ‘İsrail’in, Hizbullah’ın kullandığı tanksavar füzelerini engelleyecek bir sistemi yok’ ifadelerine yer verdi. 

Aruri suikastı sonrası yaşanan gelişmeler, önümüzdeki günlerde Gazze’deki savaşın Lübnan’a yayılacağı yönünde önemli mesajlar veriyor. Avrupa ülkeleri vatandaşlarını Lübnan’ı terk etmeye çağırırken, Beyrut hükümeti ise İsrail ile doğrudan bir savaşa girmemek için Hizbullah’ı ikna etmeye çalışıyor.

Ancak Hizbullah birçok konuda Necip Mikati başbakanlığındaki hükümetle farklı düşünüyor. İran destekli Hizbullah’ın, Beyrut hükümetinin itirazlarına rağmen İsrail ile şiddetli bir savaşa girebileceği belirtiliyor. 2006 yılında da İsrail ile Hizbullah arasında 33 gün süren bir savaş yaşanmış, ateşkes sürecinde her iki taraf da zaferini ilan etmişti. 

New York Times gazetesi, ‘Lübnan’dan Kızıldeniz’e İran ile Daha Geniş Bir Çatışma Yaklaşıyor’ başlıklı analizinde, ’Kabus senaryosu’ olarak anılan bölgesel çatışmanın uzak olmadığına dikkat çekti. 

Analizde, “Vekil güçlerinin birçok noktadan saldırması ve nükleer programının birdenbire yeniden canlanmasıyla İran, bu kez Rusya ve Çin’in de yanında olduğu Batı’ya yeni bir meydan okuma sergiliyor” ifadelerine yer verildi.

Hizbullah ile İsrail’in doğrudan savaşa girmesi durumunda; ABD ve Batı ülkelerinin İsrail’den, İran’ın ise Hizbullah’tan yana savaşa dahil olmasından endişe ediliyor. 

HUSİLERİN KIZILDENİZ’DE ABD VE İSRAİL GEMİLERİNE SALDIRILARI DEVAM EDİYOR

İsrail güneyde Gazze’de Hamas, kuzeyde ise Hizbullah ile çatışmaya devam ederken; Yemen’deki İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki ABD ve İsrail ticaret gemilerine saldırılarını sürdürüyor.

Kızıldeniz’in dünya ticareti için stratejik konumu, ABD ve Batı devletlerinin odağını bu bölgeye çevirmesine yol açıyor. Washington hükümeti, Husilerin son zamanlarda ticari gemilere iki füze attığını açıklamıştı. 

Gazeteci Mustafa Kemal Erdemol, Halk Tv’de kaleme aldığı makalede, Husilerin saldırılarının devam etmesi halinde gemilerin Afrika’nın en güney ucuna yönelmek durumunda kalacağına ve bunun da olağanüstü maliyete neden olacağına dikkat çekiyor. 

Husiler, Kızıldeniz’de birçok limanın kontrolünü elinde bulunduruyor. Husilerin Yemen’den İsrail’e yönelik gönderdiği füzeler Suudi Arabistan’ın hava savunma sistemleri tarafından durduruluyor.

Husilerin saldırıları nedeniyle İsrail’in ticaret gemileri, Kızıldeniz’de rotayı değiştirmek zorunda kalıyor. Bu durum da nakliye ve sigorta süreleri açısından maliyetlerin oldukça artmasına yol açıyor. 

ABD’nin Orta Doğu Merkez Komutanlığı olarak bilinen CENTCOM, Husilerin Kızıldeniz’deki faaliyetlerine karşı acil önlemler almaya çalışıyor. 

ABD’nin, Husilerin faaliyetlerinin ardından çok uluslu bir misyon gücü olarak kurduğu Refah Muhafızı Operasyonu ise Kızıldeniz’de beklenen başarıyı sağlayamıyor. 

ABD ve İsrail, Yemen’e doğrudan herhangi bir saldırı girişiminden şimdilik kaçınıyor. Ancak Husilerin Kızıldeniz’de saldırılarına devam etmesi halinde savaş Yemen’in içine yayılabilir. Bu durum ise İran ve Rusya gibi ülkelerin devreye girmesine yol açabilir. 

İRAN İSRAİL’E YANIT VERMEYE HAZIRLANIYOR

İran; İsrail’e yönelik saldırılarda bulunan Hamas, Hizbullah ve Yemen’deki Husilere ekonomik ve askeri olarak destek veriyor. İsrail’i kendi varlığı açısından en büyük tehdit olarak gören İran, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarına uluslararası alanda destek veren tek ülke oldu.

İsrail ise İran’ın Suriye’deki stratejik noktalarına sürekli askeri operasyonlar düzenliyor. Geçtiğimiz hafta İsrail tarafından Şam yakınlarında önemli bir Devrim Muhafızları Komutanı Razi Musavi öldürüldü. Devrim Muhafızları, söz konusu saldırının ardından intikam alınacağını duyurdu. 

3 Ocak’ta Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin dördüncü yıl dönümü nedeniyle gerçekleştirilen tören esnasında iki patlama yaşandı.

Yaşanan patamaların ardından 84 kişi hayatını kaybederken, İranlı yetkililerden İsrail’i suçlayan açıklamalar geldi. Ancak saldırılar IŞİD tarafından üstlenildi. 

Devrim Muhafızları, önümüzdeki günlerde Razi Musavi'nin öldürülmesine yanıt verebilir. İran’ın İsrail’e misillemede bulunması, Orta Doğu’da Tahran ile Tel Aviv arasında doğrudan bir savaş yaşanmasına yol açabilir. 

Gazze'deki savaşın Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelere yayılma ihtimali her geçen gün artıyor. İran ve İsrail'in doğrudan savaşa girmesi durumunda; ABD, Rusya, Çin ve Körfez ülkelerinin de savaşa girmesinden endişe ediliyor. Orta Doğu'yu 2024 yılında zorlu bir süreç bekliyor.