İsrail ile Rusya, Suriye’de karşı karşıya gelebilir mi?

Son dönemde BAE, Bahreyn, Fas, Sudan ve Türkiye gibi ülkelerle ilişkilerini normalleştiren İsrail, Suriye’ye yönelik hava saldırılarını sürdürüyor. Tel Aviv hükümeti, Lübnan ve Suriye’ye yönelik politikalarını her geçen gün sertleştiriyor. Peki, İsrail ile Rusya arasındaki Suriye sorunu aşılabilir mi? İsrail’in Naftali Bennett ile birlikte dış politikası nasıl şekilleniyor?

Kurulduğu tarihten itibaren Arap ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde sorun yaşayan İsrail; Mısır, Suriye, Suudi Arabistan ve Lübnan gibi ülkelerle defalarca kez savaştı. Bölgedeki Arap ülkelerini kendi güvenliği için tehdit olarak gören Tel Aviv, başta ABD olmak üzere birçok Batı ülkesi tarafından desteklendi.

İsrail, 26 Mart 1979 tarihinde Mısır ile Barış Antlaşması imzaladı ve Kahire hükümetini tanıdı. Böylelikle Mısır, İsrail tarafından tanınan ilk Arap ülkesi oldu. 1994 yılında ise İsrail ile Ürdün arasında Barış Antlaşması imzalandı. Bölgedeki iki önemli Arap ülkesiyle ilişkilerini normalleştiren İsrail, Suriye ve Lübnan gibi ülkelerle ise yaşadığı sorunları bir türlü çözemedi.

2017 yılında ABD Başkanı olan Donald Trump, İsrail yanlısı politikalarıyla ön plana çıktı. İsrail’in bölgedeki konumunu güçlendirmeye çalışan, İran ve Suriye gibi ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulayan, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak ayrılan ve Körfez ülkeleriyle askeri ilişkilerini geliştiren Trump yönetimi; Tel Aviv’in Körfez ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesinde önemli bir rol oynadı.

Hem İsrail hem de Körfez ülkeleriyle güçlü ilişkiler kuran Trump, iki taraf arasında ara buluculuk rolünü üstlendi. 13 Ağustos 2020 tarihinde imzalanan Abraham Anlaşması sonrası İsrail-BAE ve İsrail-Bahreyn ilişkileri normalleşti. İsrail, Körfez ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açarak Filistin meselesini de unutturmayı hedefledi. Ayrıca Tel Aviv hükümeti, BAE, Bahreyn, Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle normalleşerek İran karşısındaki pozisyonunu güçlendirmeye çalıştı.

Abraham Anlaşması’nın imzalanmasının ardından İsrail ile BAE arasında karşılıklı birçok adım atıldı. İsrail’de geçtiğimiz sene göreve gelen Naftali Bennett liderliğindeki yeni yönetim, Abu Dabi hükümeti ile yakın ilişki kurdu. Aralık 2021’de Bennett, BAE’nin başkenti Abu Dabi’ye giderek BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid el Nahyan ile görüştü. Bu ziyaret, iki ülke arasında atılan tarihi adımlardan biri oldu.

İsrail ayrıca BAE ile yeni ekonomik ve teknolojik anlaşmalar imzaladı. Siyasi ve diplomatik ilişkilerin yanı sıra iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin de zaman içerisinde geliştiği görüldü. Özellikle iki ülke de; Doğu Akdeniz konulu konferans ve toplantılarda birçok kez bir araya geldi. BAE, Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunmamasına rağmen İsrail, Yunanistan ve GKRY gibi ülkelerle iş birliğini güçlendirdi. İsrail bu süreç içerisinde ayrıca Fas ve Sudan gibi ülkelerle de ilişkilerini normalleştirdi.

Geçtiğimiz günlerde ise İsrail hükümeti tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Naftali Bennett’ın kısa süre içerisinde Bahreyn’e resmi bir ziyaret gerçekleştireceği açıklandı. Açıklamada, bu ziyaretin ‘tarihi’ olacağı vurgulanırken, Bennett’ın, Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife’nin davetine icabet ettiği belirtildi.

Körfez ve Arap ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir sayfa açan ve bölgedeki pozisyonunu güçlendiren İsrail, Türkiye ile de diplomatik temaslarını sürdürüyor. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un 9 Mart’ta Türkiye’ye gelmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi bekleniyor. Bu görüşmenin ardından Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönemin başlaması ve iki ülke arasında ekonomik anlaşmaların imzalanması öngörülüyor.

SURİYE ve LÜBNAN İLE GERİLEN İLİŞKİLER

İsrail, Körfez ve Türkiye ile ilişkilerini normalleştirirken; Suriye, İran ve Lübnan gibi ülkeler karşısında sertliğini her geçen gün artırıyor. İran’ı kendi güvenliği için en büyük tehdit olarak gören İsrail, Tahran’ın bölgedeki en güçlü müttefikleri Suriye ve Lübnan Hizbullah’ı üzerindeki baskısını artırıyor.

11 Ocak’ta parlamentoda konuşan Başbakan Bennett, ilerleyen dönemde Gazze ya da Lübnan ile çatışabileceklerini açıklamıştı. İsrail, İran tarafından yoğun bir şekilde desteklenen Lübnan Hizbullah’ı ve Hamas’ı ‘terör örgütü’ olarak tanıyor. Bu grupların elinde bulunan binlerce füze, Tel Aviv hükümetini fazlasıyla endişelendiriyor.

İsrail, ABD ve İran’ın nükleer anlaşmaya geri dönmesine şiddetle karşı çıkıyor. Tel Aviv’e göre Tahran hükümeti, nükleer anlaşmayı kendi menfaatleri doğrultusunda kullanıyor. İran’ın verdiği sözleri yerine getirmediğini öne süren İsrail, Tahran’ın gizli bir şekilde uranyum zenginleştirmeye devam ettiğini savunuyor.

Tel Aviv hükümeti, İran’ın bölgedeki en önemli müttefiklerinden Beşar Esad’ı meşru olarak görmüyor. Son yıllarda Suriye’ye yönelik onlarca defa saldırıda bulunan Tel Aviv, Esad’ın devrilmesini ve Suriye’de yeni bir hükümetin kurulmasını istiyor. Ancak İsrail, Suriye’de Esad’ın en önemli destekçilerinden Rusya ile karşı karşıya kalmaktan endişe ediyor.

Rusya, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarına tepki gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde açıklamalarda bulunan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, İsrail’in hava saldırılarının Suriye egemenliğinin açık ihlali olduğunu söyledi.

Zaharova, “İsrail’in Suriye topraklarındaki hedeflere devam eden saldırıları derin endişeleri beraberinde getiriyor. Bu saldırılar, Suriye egemenliğinin açık ihlali ve gerilim tırmanmasını kışkırtabilir. Bu tür eylemler uluslararası sivil havacılık için ciddi riskler oluşturuyor. Ayrıca Suriye’nin askeri tesislerine yönelik devam eden saldırılar nedeniyle Suriye ordusunun askeri potansiyelinin azalmasına yol açıyor, Suriyelilerin ve müttefiklerinin bu ülkedeki terörist varlığını ortadan kaldırmaya yönelik çabalarına olumsuz yansıyor” ifadelerini kullandı.

İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırılarına devam etmesi, Rusya’nın duruma müdahale etmesine ve Tel Aviv hükümetine karşılık vermesine neden olabilir. İlerleyen dönemde iki ülkenin Suriye’de karşı karşıya gelmesi gündeme gelebilir.