İsrail'in Filistinlilere yönelik müdahalesi sürüyor: Netanyahu kendine çıkış yolu arıyor

İşgalci İsrail, Filistin halkı üzerindeki saldırılarına devam ediyor. İsrail polisi, ramazan ayında arka arkaya iki akşam Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenleyerek içeride ibadet edenleri gözaltına aldı. Plastik mermiler ve göz yaşartıcı gazların kullanıldığı bu baskınların, İsrail’in kendi halkı üzerinde uyguladığı antidemokratik ve aşırıcı yöntemleri gündemden düşürmek için yapıldığı belirtiliyor.

2022’nin sonunda Başbakan olarak tekrar göreve başlayan Benjamin Netanyahu, kabinesinde görevlendirdiği Itamar Ben Gvir ve Bezalel Smotrich gibi aşırı sağcı isimlerle gündeme gelmiş ve eleştirilmişti.

Göreve geldiğinden beri yürütme organının yetkilerini artırmaya ve Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yargının yetkilerini azaltmaya çalışan Netanyahu, teklif ettiği yargı reformları nedeniyle hem ulusal hem uluslararası düzeyde ciddi tepkilerle karşılaşmıştı.

Netanyahu’nun Başbakan olarak göreve gelmesinden bir hafta sonra İsrail’de başlayan protestolarda tansiyonlar çoğu zaman yükseldi.

İsrail güvenlik güçlerinin kendi halkına karşı şiddet kullanmasıyla beraber, İsrail’de önemli siyasî ve toplumsal figürler, durumun bir “iç savaşa” evrilebileceğine dair açıklamalarda bulunmuştu.

Bazı uzmanlar, protestoların şiddet kazanarak devam etmesi nedeniyle çeşitli iç sorunlarla mücadele eden Tel Aviv’in, bu baskınları “dikkat dağıtmak” veya “gündem değiştirmek” amaçlı yaptığını öne sürüyor.

MESCİD-İ AKSA’YA BASKIN, LÜBNAN’DAN ROKETLER

İşgalci İsrail güvenlik güçleri, 5 ve 6 Nisan’da Mescid-i Aksa’da namaz kılan Filistinlilere ses bombası ve plastik mermilerin kullanıldığı baskınlar düzenledi.

Filistin Kızılayı, toplamda 400’den fazla kişiyi tutuklayan İsrail polisinin, yaralılara müdahale edilmesini engellediğini aktardı.

Gözaltına alınan 24 yaşındaki öğrenci Bakr Uveys, Al Jazeera’ya konuştu. Uveys, ifadesinde, "Ramazan ayı olduğu için Mescid-i Aksa'da itikâf yapıyorduk. Ordu caminin üst camlarını kırdı ve etrafa ses bombası atmaya başladı. Bizi yere yatırdılar ve tek tek kelepçeleyip hepimizi dışarı çıkardılar. Bu sırada bize sürekli küfür ettiler. Çok barbarcaydı" ifadelerini kullandı.

İsrail’in hukuksuz baskınlarının ardından, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi’nde acil durum toplantısı çağrıları yapıldı.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Endonezyalı mevkidaşı Joko Widodo ile yaptığı görüşmede, İİT’nin acil toplanması gerektiğini ve İsrail’in saldırılarına karşı “Ümmet’in birlik içerisinde olması gerektiğini” dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Reisi ile yaptığı görüşmede, İslam dünyasının İsrail’in artan insanlık dışı saldırılarına karşı birlik olması çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca katıldığı “Emeklilerle İftar” programında yaptığı açıklamada, Mescid-i Aksa’nın “kırmızı çizgi” kabul edildiğini, Tel Aviv’in eylemlerinin öfke uyandırdığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “İsrail yönetiminin tüm ikazlara rağmen estirdiği şiddet dalgasının arkasında içeride yaşadığı sıkışmışlığın yattığı anlaşılıyor. Bunun adı zulüm siyasetidir, provokasyon siyasetidir” ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Filistin, Mescid-i Aksa ve Kudüs konusu bizim kırmızı çizgimizdir, bu konularda bu davalardan hiçbir zaman taviz vermeyiz. Bu saldırıyı lanetliyorum. İsrail polisinin muamelesi kabul edilemez. İsrail’de güvenlik işleri en faşist siyasetçiye verilmiştir” açıklamalarında bulundu.

Çavuşoğlu, açıklamalarına, “İsrail ile normalleşme, Filistin davası pahasına olamaz. Bizim kırmızı çizgimizdir. Bu konularda bu davadan taviz vermeyiz. İsrail'e çağrımız, gerek Mescidi Aksa'ya yönelik bu saldırılarını, gerek hava saldırılarını kalıcı olarak durdurması” sözleriyle devam etti.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar da İsrail’in saldırı eylemini kınayan isimler arasında yer aldı. Savunma Bakanı, “İsrail, dün gece Gazze Şeridi’ne orantısız güç kullanarak hedef gözetmeksizin saldırılar düzenlemiştir. İsrail’in bu saldırılarını şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz” sözleriyle saldırıyı kınadı.

Akar, “İnsan haklarını ve evrensel değerleri hiçe sayan bu saldırgan tutum, bölgedeki gerilimi daha da artırmaktadır. Suni bahanelerle başlatılan bu saldırıların bölgesel barışa zarar vereceği açıktır. İsrail yönetimi, bölgedeki kaosu daha da artırmaktan başka bir işe yaramayacak bu saldırıları derhal durdurmalıdır” dedi.

Ürdünlü vatandaşlar, Umman sokaklarına dökülerek İsrail’in Mescid-i Aksa baskınlarını protesto etti.

Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirilen baskınların ardından, Lübnan’dan İsrail’in kuzeyine 34 roket fırlatıldığı öğrenildi.

Roketlerin 25’i İsrail’in savunma sistemleri tarafından durduruldu. İsrail, Lübnan’dan gelen roketlere karşılık vererek Lübnan’daki askerî tesisleri vurdu.

Benjamin Netanyahu, füzelerden sonra düzenlenen İsrail güvenlik kabinesi toplantısında, “Hiçbir iç tartışma, düşmanlarımıza karşılık vermemizi engelleyemez. Onları gerektiği yerde vuracağız. İstisnasız hepimiz bu konuda birleşmiş durumdayız” açıklamasında bulundu.

İsrail ile Lübnanlı yetkililer tansiyonların yükselmesini istemedikleri yönünde açıklamalarda bulunurken, Lübnan Hizbullahı yardımcı lideri Şeyh Naim Kasım, paylaştığı bir Tweet’te kendilerinin “tetikte” olduğunu belirtti.

İsrail, 1948’den beri Filistin’i işgal ediyor. Filistin halkını rahat bırakmayan apartheid devleti İsrail, bölgenin yerli halkının tarihini ve kültürünü yok etmek istiyor.

Bu girişim, Ekonomi Bakanı Bezalel Smotrich gibi aşırı sağcı bakanların söylemlerinde de kendine yer bularak resmiyet kazanmış oluyor.