İsrail'i iç ve dış politikada zorlu bir süreç bekliyor: İç savaş yaşanabilir mi?
İsrail’de Netanyahu’nun yasal sisteme getirmeye çalıştığı reformlar, halkın ciddi direnişiyle karşılaşıyor. Başbakan olarak hükûmete geri geldiğinden beri aşırı sağcılarla birlikte çalışan ve tanıttığı yargı reformlarıyla İsrail’de demokrasiye zarar veren Netanyahu’ya karşı protestolar aylardır devam ediyor.
1 Mart’ta İsrailli vatandaşlar, Benjamin Netanyahu’nun önerdiği ve Knesset’te birinci oylamadan başarıyla geçen yasal reformlara karşı “Engelleme Günü” düzenledi.
Engelleme Günü, başkent Tel Aviv başta olmak üzere ülke çapında halkın otoyollar, tren istasyonları gibi ana ulaşım rotalarına barikatlar kurmaları ve okullar ile üniversiteler gibi bazı kurumlarda grevler düzenlemeleriyle gerçekleşti.
Söz konusu yargı reformu, Anayasa Mahkemesi üyelerinin hükûmet tarafından belirlenmesini ve Anayasa Mahkemesi’nin bazı yasaları kaldırmasını engellemesi gibi maddeler içermesi nedeniyle hem uluslararası toplum hem de İsrail vatandaşları tarafından “anti-demokratik” olarak niteleniyor.
Polis; protestoculara göz yaşartıcı gaz, ses bombaları ve tazyikli su kullanarak müdahale ediyor. BBC’den Yolande Knell, Tel Aviv’de polisin bir protestocunun boğazına dizleriyle bastırırken görüntülendiğini aktardı.
Hükûmet, protestocuları “anarşistler” olarak niteledi. Başbakan Benjamin Netanyahu, Twitter’dan paylaştığı bir paylaşımda, “Gösteri yapma hakkı anarşi hakkı değildir” dedi.
Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, polisin “fazlasıyla sabırlı” olduğunu ve protestocuların polislere taşlar fırlattığını söyledi.
Gvir, “Kolluk kuvvetleri, İsrail vatandaşlarının gündelik yaşamını ve kamusal düzeni korumak için elindeki bütün imkânları kullanmalıdır” diyerek polis müdahalesinin meşru olduğunu söyledi.
Benjamin Netanyahu, Gvir’in ve İsrail kolluk kuvvetlerinin “sonuna kadar arkasında” olduğunu söyledi.
İÇ SAVAŞ KAPIDA MI?
İsrail’de muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi’nin lideri Benny Gantz, Başbakan Netanyahu’ya ülkenin “iç savaşa” doğru ilerlediğine yönelik uyarılarda bulundu. Gantz, Netanyahu'yu acilen kendisiyle buluşmaya çağırdı.
Knesset’te bir basın toplantısı düzenleyen Gantz, “Ne zaman duracağız? Kan dökülünce mi? İç savaş kapıda, koalisyon da gözleri kapalı bir şekilde bunun üzerine koşuyor” açıklamalarında bulundu.
Koalisyon hükûmetini “demokrasiyi yok etmek” ile suçlayan Gantz, durumun acil olduğunu söyledi.
Likud Partisi, Başbakan Netanyahu'nun Gantz ile görüşmeye açık olduğunu aktarsa da; iki taraf görüşme için uygun koşulları oluşturamadı.
Netanyahu ve Knesset Başkanı Amir Ohana ile konuştuğunu doğrulayan Gantz, görüşme için ikisine de “Knesset’in kapatılması” gerektiğini söyledi.
UBP lideri, “Müzakerelerin başarı şansının yüksek olmadığını biliyorum, ancak tarih iç savaşı engellemeye çalışmayanları affetmeyecektir” dedi.
Başkan Yitzhak Herzog, ülkenin “Korkunç bir dipsiz kuyuya düşebileceğini” söyledi. Herzog, ülkenin “tarihi felaket” olarak nitelediği “dönüşü olmayan noktaya” ulaşmaması için her şeyi yapacağını aktardı.
Bu çerçevede Herzog, bağımsız bir görüşme alanı olacağı gerekçesiyle Beit HaNassi’yi hükûmet ve muhalefete önerdi.
EKONOMİSTLER UYARIYOR
Yasal reformun ülkedeki demokrasi ve stabilite üzerindeki potansiyel etkileri, ekonomistleri alarma geçirmiş durumda. Yüzlerce ekonomist, İsrail’i reformun olası etkilerine karşı uyarıyor.
İsrail’deki durumdan endişe duyan ekonomistler arasında eski İsrail Merkez Bankası Başkanı Jacob Frenkel ve Benjamin Netanyahu’nun eski ekonomi Danışmanı Eugene Kandel gibi isimler de bulunuyor.
Ortak bir bildiriye imza atarak uyarıda bulunan bilim insanları, reformdan kaynaklı oluşacak etkilerin ani olacağını, beklenenden daha sert ve hızlı gerçekleşeceğini belirtiyor.
Dökümanda, yabancı yatırımların İsrail’den kaçışmaya başladığı, Merkez Bankası’nın bununla mücadele edebilmek için politika faizini yüksek oranlarda artırmaya devam edeceği yazıldı.
Bildiride, yol yakınken reformdan vazgeçilmesi gerektiği, aksi takdirde reformun İsrail’in uzun dönem ekonomik büyümesine zarar vereceği ifadelerine de yer verildi.
İRAN İLE ARTAN GERİLİMLER
İran’ın uranyum zenginleştirme çalışmalarının seviyesi ile Tel Aviv-Tahran geriliminin savaşa dönüşme potansiyeli doğru orantılı olarak seyrediyor.
Yahhoo News’ten Alexander Nazaryan; bir Pentagon çalışanının, İran’ın uranyum zenginleştirme seviyesinin önümüzdeki iki hafta içinde nükleer silah üretmek için yeterli seviyeye ulaşacağını söylediğini yazdı.
İsrail’in bu gelişmeyi durdurmak için askerî operasyon girişiminde bulunmaya hazırlandığı aktarıldı.
Fars News, İsrail’in İran’a saldıracak kapasitesi olduğunu düşünmediğini yazdı. The Jerusalem Post, bu iddianın kaynağının Tel Aviv’in füze kapasitesinin Filistin ile girilen çatışmalarda azalmasından kaynaklı olduğunu aktardı.
Ancak İsrail, askerî harcamalar için neredeyse İran ile aynı bütçeyi ayırıyor. GSYİH’ye oranlandığında ise İsrail, orduya İran’ın harcadığının iki katı kadar bütçe ayırıyor.
Nükleer kapasitesi NTI’ın tahminlerine göre, hazırda 90 başlık ve en fazla 278 başlık yapmaya yetecek kadar hazır plütonyumu içeren İsrail, bu açıdan da İran’a karşı avantajlı bir konumda yer alıyor.
Fakat bu durum, İsrail’in İran’a saldıracağı anlamına gelmiyor. Nazaryan, İran’ın nükleer tesislerinin bir kale gibi korunduğunu ve savunmalarının delinmesi için küresel ölçüde dikkat çekecek kadar ateş gücü kullanılması gerektiğini yazıyor. İran, nükleer silahlarını henüz üretememiş olsa da; Global Firepower Index’in 2023 sıralamasında İsrail’in hemen üzerinde yer alıyor.
Her şeye rağmen, İsrail’deki aşırı sağcı iktidarın hangi yönde bir karar alacağını kestirmenin olanaksız olduğunu hatırlamakta fayda var.