İtalya'da aşırı sağcı Giorgia Meloni'nin denge siyaseti

Giorgia Meloni, kökenleri İkinci Dünya Savaşı sonrası neo-faşizme kadar uzanan ''İtalya'nın Kardeşleri'' anlamına gelen Fratelli d'Italia isimli partiye başkanlık ederken popülizmle aşılanmış sağcı bir ittifaka hükmediyor. İtalya'da aşırı sağcı Giorgia Meloni'nin iktidara gelmesinin ardından neler değişti?

İtalya Başbakanı olduktan sonra geçmişteki bazı konuşmalarında açıkça sağ dili benimseyen Meloni'nin, ateşli bir faşist mi olacağı yoksa spesifik bir örnek olarak Ukrayna konusunda İtalya'nın NATO ortaklarıyla aynı çizgide, kamu maliyesinin itidalli yönetimini savunan pragmatist bir lidere mi dönüşeceği soruları siyaset gündemini uzunca bir süredir meşgul ediyor.

Aslında analistlerin tam da tahmin ettiği gibi gelişmeler yaşandı. Korkulduğu gibi 'gemi azıya alan' bir profilden ziyade gerektiği yerde uyumlu bir lider profili çizerek dış ilişkilerde İtalya'nın on yıllardır devam eden politikalarını göz ardı etmeyen bir anlayışla dengeleri koruma yoluna gitti.

SİSTEM KARŞITLIĞI MI UYUM SAĞLAMAK MI?

Meloni, yemin edip başbakanlık görevini devralmasının ardından Brüksel'de bazı şeyleri değiştirerek İtalya'nın çıkarlarını yüksek yoğunlukta savunacağı vaatleriyle koltuğa oturmuştu.

Aşırı sağcı lider, devam etmekte olan başbakanlık görevini yürüttüğü süreçte ise kavgasız gürültüsüz çalışma yönteminin daha çok fayda sağladığı anlayışıyla bir siyaset izliyor.

Koalisyonundaki Rusya yanlısı sempatiye rağmen İtalya'nın NATO içindeki yerini bilerek keskin Ukrayna yanlısı açıklamalar yapmaktan geri durmayan Meloni, Hamas'ın sürpriz saldırısının ardından da İsrail'i destekleme konusunda Batılı liderlerle aynı çizgide hareket ediyor.

Meloni, başbakanlığı döneminde şu ana kadar Avrupa bağlamında da nahif bir politika izliyor.

İtalya Başbakanı, Avrupa Komisyonu ile büyük anlaşmazlıklardan kaçınarak Avrupa forumlarında yapıcı bir katılımı sürdürüyor ve Avrupa entegrasyonuna olan bağlılığını her fırsatta dile getirmekten kaçınmıyor.

Bu durum için ise 'tamamen duygusal' demek aslında çok abartılı bir yorum değil. Çünkü Meloni, görevindeki ilk yılında yüksek enerji maliyetleri, artan enflasyon ve artan faiz oranlarını karşısında bulduğu bir ekonomik manzarayla karşı karşıya kaldı.

Dolayısıyla salgın sonrası toparlanmayla birlikte ciddi derecede yıpranan İtalya ekonomisi, Meloni'yi Avrupa'yla iyi geçinmeye zorluyor.

Meloni'nin partisi İtalya'nın Kardeşleri; İspanya'da Vox Partisi, Polonya'da Hukuk ve Adalet (PiS) Partisi ve Macaristan'ın Fidesz Partisi gibi AB karşıtı siyasi partilerle yakın ilişkilerini sürdürüyor.

Öte yandan Roma yönetimi, Kuzey Afrika'da enerji işbirliğine dayanan bir angajman politikası izlemenin yanı sıra Orta Doğu ve Hint-Pasifik'te ekonomik ve yatırım anlaşmalarıyla stratejik ortaklıklar kurarak Akdeniz'de bölgesel bir güç olarak rolünü yeniden canlandırmaya çalışıyor.

İÇ POLİTİKA: ROMA'DA AZ RASTLANAN HÜKÜMET İSTİKRARI

İç politikada Meloni yönetimi, İtalya'nın kırılgan ve istikrarsız hükümet geleneğinin aksine şu ana kadar dikkate değer bir istikrarı sürdürdü.

Meloni'nin koalisyonu şu ana dek seçmenler arasındaki güçlü destekle ayakta kaldı ve önemli iç çalkantılardan kaçındı.

Meloni'nin İtalya'nın Kardeşleri partisi, İtalyan siyasi sahnesinde Merkez Sol Demokrat Parti (PD) ve sol popülist 5 Yıldız Hareketi gibi iki ana muhalefet gücünden önemli ölçüde daha fazla destek alarak yüzde 30'u aştı.

İtalya'nın Kardeşleri partisi, toplamda yüzde 20'den az destek alan iki küçük koalisyon ortağı olan Matteo Salvini'nin sağcı Lega partisi ve Antonio Tajani'nin merkez sağ Forza Italia partisinden de önemli ölçüde daha popüler hale geldi.

2013 yılında Forza Italia'yı kuran eski Başbakan Silvio Berlusconi'nin Haziran 2023'te vefat etmesi, merkez sağ partisini güçlü bir liderlikten yoksun bıraktı. Bu durum, Meloni'nin partisi İtalya'nın Kardeşleri'ni sağ cenahta bir adım daha öne çıkardı.

MELONI'Yİ VE İTALYA'YI GELECEKTE BEKLEYEN RİSKLER

Genel olarak bakıldığında, İtalya'nın Meloni liderliğindeki seyri, Roma'nın müttefikleriyle olumlu ilişkiler sürdüren, piyasalara güven veren ve İtalyan seçmenleri arasında popüler olan bir rotada devam etti.

Ancak gelecekte ülkenin borç yükünün artması sonrası ekonominin zayıflaması ve iktidar koalisyonu içinde olası anlaşmazlıklar, İtalya'nın siyasi ve ekonomik risklerini artırabilir.

Meloni, yüzde 144'lük bir borç ve Gayri Safi Yurt İçi Hasıla oranı ile karşı karşıya.

Belirsiz küresel ekonomik ortam bu kadar yüksek borç yüküne sahip bir ülke için ciddi riskler oluşturuyor.

Roma'nın yüksek mali açığı ve borcunun GSYİH'ye oranı, özellikle AB İstikrar ve Büyüme Paktı'nın reformu konusundaki zorlu müzakereler sırasında 2024'te AB mali kuralları etrafındaki belirsizlikler göz önüne alındığında, yatırımcılar için endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Sonuç olarak İtalya'nın ekonomik düzlüğe çıkabilmek için mali konsolidasyon çabalarını sürdürmesi ve önümüzdeki dönemde AB kurallarına uyması gerekiyor.

İtalya'nın son yılllarda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalan ekonomisi, Meloni hükümetini zayıflatabilir. Roma ile Brüksel arasında devam eden sorunlar, Meloni ve Salvini arasında önümüzdeki dönemde yeni tartışmaları ve krizleri beraberinde getirebilir. Salvini, Meloni iktidarının her konuda Brüksel ile aynı doğrultuda hareket ettiğini düşünüyor. 

Salvini ayrıca, Meloni'nin başbakanlık koltuğuna oturmasından önceki ve sonraki söylemlerinin birbiriyle örtüşmediğini vurguluyor. Meloni'nin söylemde AB karşıtı, eylemde ise Brüksel yanlısı siyasi politikaları, ilerleyen zamanlarda İtalya muhalefetinden daha büyük eleştirileri beraberinde getirebilir. 

Öte yandan aşırı sağcı Meloni'nin, uzun yıllardır NATO karşıtı bir çizgide olduğu biliniyor. Ancak Meloni, iktidara geldikten sonra ittifak ile ilişkilerini de bir denge içerisinde yürütme yoluna gitti. 

Meloni'nin esneklik arayışı, koalisyon içi anlaşmazlıkları ortaya çıkarabilir. Partilerin ayrı kampanyalar yürütme kararı; iç farklılıkları daha da kötüleştirebilir ve bu da İtalya'yı gelenek haline gelmiş kötü şöhretli kırılgan ve istikrarsız hükümetler dönemlerine geri döndürebilir.

Giorgia Meloni, tüm bu potansiyel risklere rağmen ekonomide, enerjide, AB ile ilişkilerde ve iç politikada doğru adımlar atmayı başarırsa, 2024'ün ikinci yarısında kendisini kürsülerde tutkulu bir reformcu olarak yeniden gösterebilir.