İngiltere
İngiltere, Birleşik Krallık'ı meydana getiren dört ülkeden en büyük ve merkezî olanıdır. Avrupa'nın batısında, Büyük Britanya adasında bulunur. İngiltere halkına İngilizler denir. İngilizce’de England olan ülkenin adı 5. yüzyılda Saksonlarla birlikte adayı istila eden Cermen halkı Angluslardan (Angle) gelir. Angleland (Anglus diyarı) olarak kullanılan isim, zamanla günümüzdeki halini almıştır.
İngiltere adı günümüzde yaygın olarak uluslararası medyada ve zaman zaman da resmî düzeyde Birleşik Krallık veya Büyük Britanya anlamında kullanılır. İngiltere kavramının siyasi, ekonomik ve kültürel efsanesi yaşamakla birlikte; kendi yerel hükûmetleri olan İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'nın aksine günümüzde İngiltere isimli bir siyasi oluşum veya hükûmet yoktur.
BİRLEŞİK KRALLIĞIN COĞRAFYASI
İngiltere, Büyük Britanya adasının merkezi ve güney üçte ikisini kaplar. Kuzeyde İskoçya, Batıda Galler ile komşudur. Britanya takımadalarında Avrupa'ya en yakın olan ülkedir. Fransa arasında 52 km vardır ve iki ülke Manş Denizi ile ayrılmıştır. Manş Tüneli, iki birbirine bağlar ve ülke sınırları tam kanalın ortasından geçer.
İngiltere'nin büyük kısmı alçak tepelerle kaplıdır. Ancak kuzeye doğru biraz daha dağlık bir görünüm alır, Pennine Dağları ülkeyi kuzeyden güneye doğru ikiye ayırır. Buna karşın dağlar fazla yükselmez. En yüksek nokta, 978 metre irtifadaki Scafell Pike zirvesidir. Tepelik bölgeyle dağlık bölge arasındaki sınırı Tees-Exe hattının oluşturduğu kabul edilir. Doğuda düz bir bataklık bölge olan the Fens yer alır. Bataklığın büyük kısmı tarım amacıyla kurutulmuştur.
Londra İngiltere'nin en büyük kenti olduğu gibi dünyanın da önemli kentleri arasındadır. Özellikle merkezi ve kuzey İngiltere'deki bazı kentler nüfus ve faaliyetler açısından önem taşır: Manchester, Birmingham, Leeds, Liverpool, Newcastle, Sheffield, Bristol, Coventry, Leicester, Nottingham ve Hull gibi. İngiltere'nin en büyük doğal limanı merkezi güney kıyıda yer alan Poole'dür. Bu limanın, Avustralya'daki Sidney'den sonra, dünyanın en büyük ikinci doğal limanı olduğu iddia edilir.
BİRLEŞİK KRALLIĞIN TARİHÇESİ
İngiltere'nin bilinen ilk yerlileri Keltler olmasına rağmen MS. 1’inci yüzyılda bu durum tamamen değişti. Batı Avrupa’yı istila eden Romalılar bu tarihte İngiltere’yi de istila edip adaya “Britania” adını verdiler. Roma egemenliğinin 4 yüz yıl sürmesine rağmen bu durumdan etkilenmeye ada, 5’inci yüzyıldan sonra Anglus ve Sakson halklarının karışımından oluşan Anglosakson akınlarına maruz kaldı. Adayı istila eden Anglosaksonlar, Keltleri kuzeydeki (İskoçya) ve batıdaki (Galler) dağlık bölgelere göçe zorladılar. Bu göçler sonrasında İngiltere büyük ölçüde Anglosakson kültürü etkisine girdi.
6 ve 7. yüzyıllarda birbirine rakip küçük krallıklar kuran Anglosaksonlar, 8. yüzyılda Roma İmparatorluğu ve İrlanda’nın zorlamasıyla Hristiyanlığı kabul ettiler. Öte yandan İskandan istilalarına maruz kalan adaya istilalar 795’den 11’inci yüzyıla kadar tekrarlandı. Danimarkalı Büyük Knud, adayı tamamen fethederken, Anglosakson hanedanından Edward (1042-1066) İngiltere'nin bağımsızlığını sağladı. Fakat istikrar uzun sürmedi. Edward’ın ölümüyle tahta geçen Harold’u tanımayan Normandiya Dükü I. William, taht üzerinde hak iddia etti ve adayı beş yıl sürecek olan iç savaşın içine sürükledi. Savaşların ardından I. William egemenliği ele geçirdi. Normandiya krallarının Fransa’da geniş ve zengin topraklara sahip olması adanın uzun bir süre Batı Avrupa’nın uzantısı gibi yaşamasına neden oldu. Normanların işgalinin önemli bir sonucu, Anglosakson kültürü ile Fransız kültürünün birbirine karışması ve İngiliz dilinin bu karşımdan büyük ölçüde etkilenmesidir.
MAGNA CARTA İMZALANDI
Avrupa ile ilişkiler İngiltere Krallığı ile Fransa Krallığı'nı Yüzyıl Savaşları (1337-1453) gibi uzun savaşlara sürükledi. Galler ülkesine uç beyliklerinin gelmesini destekleyen III. Henry, 1170 yılında İrlanda’da ‘Pale’ sömürgelerinin kurulmasına neden oldu. Bu durumu kabul etmeyen I. Edward Galler ülkesini fethetti. Otoritesini İskoçya’ya kabul ettirmeye deneyen I. Edward’ın bu girişimi başarısız oldu. 1215'te İngiltere Kralı John'a karşı ayaklanan asiller bu krala zorla Magna Carta adlı bir belge imzalatıp ilk defa o zamana kadar ancak tanrıya karşı yetkileri olduğu kabul edilen kralın halka karşı yetkileri de olduğunu kabul ettirdiler. Bu belgenin insan haklarıyla ilgili ilk yazılı antlaşma olduğu kabul edilir.
HANEDANLIKLAR SAVAŞI
14 ve 15’ıncı yüzyıllarda birtakım sosyal, dini, siyasi karışıklıklara sahne olan İngiltere’ye 1349 yılında ‘Kara Ölüm’ adı verilen veba dadandı. Büyük Veba Salgını’nda İngiltere nüfusunun çok büyük bir oranı hayatını kaybederken, sosyal ve ekonomik hayata büyük bir değişim yaşandı. Yaralarını henüz saran ada halkı 1455-1487 yıllarında Hanedanlık savaşlarının içerisinde buldu kendini. Amblemi ‘beyaz gül’ olan York Hanedanı taraftarları ile amblemi ‘kırmızı gül’ olan Lancaster Hanedanı taraftarları arasında çıkan Güller Savaşı’nda İngiltere ciddi oranda etkilendi. Bu savaş sonunda Lancasterlılar galibiyet elde etti ve Tudor Hanedanı İngiltere Krallığı'nı eline geçirdi.
Tudor Hanedanı Döneminde İngiltere Krallığı güçlenerek İskoçya'yı geride bıraktı. Tudor Hanedanı'ndan VII. Henry ve VIII. Henry (1458-1541), parlamentoyu kullanarak ülkede düzen ve birliği sağlamlaştırdılar, krallık otoritesinin halkın kabullenmesini sağladılar. VIII. Henry Kilise'de de reform yaptı ve İngiliz deniz gücünü kurdu.
1558-1603 yılları arasında yaşayan I. Elizabeth İngiltere’ye altın dönemlerini yaşattı. Öncelikle Katolik direnişini kırmak için Anglikanizm’i resmi din olarak kabul eden I. Elizabeth, 1588 yılında Avrupa’nın en güçlü donanması olan yenilmez İspanyol Armada’sını bozguna uğrattı ve Britanya İmparatorluğu’nun temellerini attı. Bu dönemde İrlanda İngiltere topraklarına katılırken, Tudor Hanedanı ile İskoçya’daki Stuart Hanedanı arasındaki evlilikler düşmanlıklarının bitmesine iki halkın birbirine yaklaşmasına olanak sağladı.
İngiltere Krallığı genelinde istikrar sağlanırken, 17’inci yüzyılda güçlenen krallık Amerika’da ilk kolonileşme girişimlerine başladı. 1607'de kurulan Jamestown kolonisi ile başlayarak Kuzey Amerika'da koloniler kurdu. Birçok İngiliz ya yeni bir hayat yaşamak üzere ya da "Resmi Senetli Hizmetkar" olarak Kuzey Amerika'ya yerleştiler.
HANEDANLIK CUMHURİYET ARASINDA ZİKZAK
1603'te İskoçya Kralı VI. James, I. James adı ile İngiltere kralı oldu ve İngiltere Krallığı’nda Stuart Hanedanı dönemini başlattı. 1603'ten 1707'ye kadar hem İskoçya Kralı ve hem de İngiltere Kralı olan aynı kişi, uluslararası hukuka göre iki ayrı devleti idareye başladı. I. James'in oğlu olan I. Charles döneminde krallığın mali masraflarını karşılama yüzünden 1642-1651'de parlamento ile krallık taraftarları arasında İngiliz İç Savaşı adı verilen bir savaş ortaya çıktı. Parlamento güçleri bir seri savaştan sonra Krallık taraftarlarına hâkim geldi. Önce parlamento idaresinde (1649–1653) bir devlet kuruldu. Ocak 1649'da eski kral I. Charles Londra'da idam edildi ve İngiltere bir cumhuriyet haline geçti. Sonra da Oliver Cromwell iktidarında (1653–1659) kısa süren "Commonwealth" adı verilen bir cumhuriyet kuruldu.
Cromwell'in ölümünün ardından parlamento iç karışıklıkları önlemek için 1658'de sürgündeki kral II. Charles'i krallığı yeniden kurmak üzere İngiltere'ye davet etti. 1658-1685’e kadar "Restorasyon Dönemi" başladı. Stuart hanedanından II. Charles'in kardeşi olan ve onun yerine 1685'te İngiltere Kralı olan II. James'in Katoliklere karşı yakın tutumu dolayısıyla kızı II. Mary ve onun kocası Hollanda Cumhuriyeti Hükümdarı olan III. William "Muhteşem Devrim" adı verilen bir devrimle İngiltere Krallığı'nı ellerine geçirdiler.
III. William'ın krallık döneminden sonra 1702'de kızı Anne (Büyük Britanya) hem İngiltere Kraliçesi hem de İskoçya Kraliçesi olarak tahta geçti. Ayrıca İrlanda Kraliçesi unvanın da taşımaktaydı. 1707 yılında İngiltere Krallığı ve İskoçya Krallığı parlamentoları "1707 Birlik Kanunları" adlı kanunları kabul edip iki krallığı birleştirdiler. Bu yıla kadar ayrı ayrı İngiltere Kraliçesi ve İskoçaya kraliçesi olan Kraliçe Anne yeni kurulan Büyük Britanya devleti kraliçesi oldu. Hukuken Kraliçe Anne ayrı olarak "İrlanda Kraliçesi" unvanını taşımaktaydı. 1800'de çıkarılan "1800 Birlik Kanunu" ile "Büyük Britanya Krallığı" ile "İrlanda Krallığı" birleştirilip "Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı" yani tek bir Birleşik Krallık kurulmasıyla bu devlet hukuken ortaya çıkmış oldu.
BİRLEŞİK KRALLIK’TA SOSYAL HAYAT VE DİN
Nüfusu yaklaşık olarak 60 milyon olan Birleşik Krallık’ın nüfusunun yüzde 85’i şehirlerde yaşıyor. Kilometre kareye 235 kişi ile dünyanın en büyük nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerinden biridir. Geri kalan nüfusun yaklaşık 3 milyonu Galler’de, 5,5 milyonu İskoçya’da, 2 milyonu Kuzey İrlanda’da yaşıyor.
Halk, geleneklerine çok bağlı bir millet olarak tanınır. Atalarından kalan kraliyet, cumhuriyet olsa bile bugün hâlâ devam etmektedir. Halkın kanunlara ve polise gösterdikleri saygıdan dolayı, İngiliz polisi silah taşımaz, yalnızca tahta bir jop bulundurur. Önemli şehirleri arasında Cambridge, Birmingham, Derby, Ipswich, Liverpool, Nottingham, Northampton, Oxford, Cardiff, Newpord, Tozfaen, Belfast, Down ve Iyrone’dir. Manchester şehri ise kuzeyin başkenti olarak adlandırılmaktadır.
Halkın büyük bir kısmı üzerinde Anglikan Kilisesi hâkimdir. İskoçya Kilisesinin 1,3 milyon taraftarı vardır. 6 milyon civarında Katolik, Metodist ve Baptist mezhepleri de mevcuttur. Ayrıca Müslüman, Musevi ve Budist dinlerine mensup halk da vardır.