Dibeybe sonrası Avrupa-Libya ilişkileri nasıl olacak?
Libya’daki geçiş hükümetinde Abdulhamid Dibeybe’nin Başbakanlık koltuğuna oturması ile birlikte ülkede yeni sayfa açıldı. Peki, Dibeybe ile birlikte Avrupa’nın Libya’ya bakış açısı nasıl değişti? Libya’da Dibeybe kalıcı mı gidici mi? Önümüzdeki süreçte Libya’yı neler bekliyor?
2011 yılında gerçekleştirilen NATO darbesi sonrasında 42 yıl ülkeyi yöneten Muammer Kaddafi devrilmişti. NATO müttefikleri, Kaddafi’nin ülkeyi kaosa sürüklediğini ve halkı tüm özgürlüklerinden mahrum ettiğini savundu. Ülkede başlayan Kaddafi karşıtı gösterileri fırsat bilen NATO kuvvetleri, askeri müdahalede bulunarak Libya’da Kaddafi döneminin sonlanmasına neden oldu.
NATO müttefikleri, askeri müdahalede bulunmadan önce Libya’ya huzur ve barışı getireceklerini iddia etti. Kaddafi’nin insan hakları ihlalleri işlediğini savunan NATO, ülkede yeni bir dönemin başlayacağını ve halkın haklı taleplerinin yerine getireleceğini savundu.
NATO müdahalesi sonrası Kaddafi devrilirken, Libya kendisini kanlı bir iç savaşın içerisinde buldu. Ülkede bir türlü siyasi istikrar ve barış ortamı sağlanamadı. Bu süreç içerisinde Libya birkaç parçaya bölündü ve çok kanlı çatışmalara tanıklık etti. NATO müdahalesi, ülkede yeni savaş ve mücadele alanlarının önünü açtı.
Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi ile birlikte yönetim savaşları yaşanmaya başladı. Ülkenin bir kısmını Ulusal Birlik Hükümeti, bir kısmını General Hafter, bir kısmını ise yerel aşiretler yönetmeye başladı. Ülkenin başkenti Trablus ve çevresindeki bazı bölgeler Ulusal Birlik Hükümeti tarafından yönetilirken, Tobruk merkezli olmak üzere ülke topraklarının büyük bir kısmı General Hafter’ın kontrolü altına geçti. Libya’nın bazı bölgelerini ise yerel aşiretler yönetmeye başladı.
Libya’nın üçe bölünmesi ile birlikte ülkede özellikle Ulusal Birlik hükümeti ve General Hafter arasında kanlı çatışmalar yaşanmaya başladı. General Hafter başkent Trablus’u da ele geçirip tüm ülkede hakimiyetini sağlamak isterken; Ulusal Birlik Hükümeti ise Birleşmiş Milletler (BM) tarafından meşru olarak tanındığını ve tüm ülkeyi kendisinin kontrol etmesi gerektiğini savundu.
Libya’da değişen dengeler ve ülkenin parçalara bölünmesi, dış ülkelerin de Libya’da farklı birtakım stratejiler izlemesine neden oldu. Özellikle ABD, Rusya, Fransa gibi süper güçler, Libya’daki petrol kaynaklarının fazlalığını da göz önünde bulundurarak, bölgede etkili olmaya başladı. ABD, Libya’da tüm taraflar ile ilişkilerini sürdürürken; Fransa ve Rusya gibi ülkeler ise daha çok General Hafter’a destek verdi.
Rusya ve Fransa’nın yanı sıra BAE, Suudi Arabistan, İtalya ve Mısır gibi ülkeler de Libya’da General Hafter’a siyasi ve askeri olarak destek verdi. Türkiye ve Katar gibi ülkeler ise Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti’nin yanında yer aldı. Türkiye bu süreç içerisinde özellikle Ulusal Birlik Hükümeti’nin, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından meşru olarak tanındığına dikkat çekti. Tüm bunlarla birlikte; Libya’da içinden çıkılması oldukça güç denklemler oluştu. Rusya paralı askerleri Libya’ya gönderirken, BAE ve Suudi Arabistan ise General Hafter’a destek vermek üzere askeri araçlarını Libya’da bulundurmaya başladı.
Libya’da yıllardır devam eden iç savaşta binlerce insan hayatını kaybederken, milyonlarca kişi ise evlerini terk ederek farklı ülkelere göç etmek zorunda kaldı. İnsan hakları ihlallerinin yaşandığı ülkede, huzur ve barış ortamı bir türlü sağlanamadı.
DİBEYBE İLE YENİ DÖNEM
Libya’da Ulusal Birlik Hükümeti’nde Başbakanlık koltuğunda oturan Fayez El Sarrac, görevini geçtiğimiz yıl sonlarında Abdulhamid Dibeybe’ye bıraktı. Libya’daki geçiş hükümetinin Başbakanı olarak göreve gelen Dibeybe, bölgede yeni bir sayfa açılmasına neden oldu.
Dibeybe’nin Başbakanlık koltuğuna oturması ile birlikte bölgede denklemler ve dengeler değişti. Sarrac yönetimindeki Ulusal Birlik Hükümeti’ne karşı çıkan Avrupa ve Körfez ülkeleri, Dibeybe’nin başa gelmesi ile birlikte tutum ve tavırlarını değiştirdi.
Dibeybe’nin Başbakanlık koltuğuna oturması ile birlikte Yunanistan, İtaya, Fransa ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra BAE, Suudi Arabistan ve Mısır gibi Arap ülkelerinden de Libya’daki geçiş hükümetine destek geldi. Bu süreç içerisinde Yunanistan-Libya, İtalya-Libya ve Mısır-Libya arasında karşılıklı resmi ziyaret ve temaslar yaşandı.
Avrupa’nın bu tutum değişikliğinde özellikle ideoloji faktörü etkili oldu. Sarrac daha çok İhvan ideolojisine ve hareketine yakınlığı ile bilinirken, Dibeybe ise daha farklı bir yapıya sahip. Arap ve Avrupa ülkelerinin birçoğu İhvan’ı terör örgütü listesine eklemişti. Dibeybe ile birlikte söz konusu ülkelerin Ulusal Birlik Hükümeti’ne yaklaşımı oldukça değişti.
Dibeybe’nin başa gelmesinin ardından General Hafter ile Avrupa arasındaki ilişkilerin zayıfladığı görüldü. Özellikle son dönemlerde Sirte ve Cufra’yı Ulusal Birlik Hükümeti’nin elinden almak isteyen Hafter’in, Dibeybe’nin başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından askeri faaliyetlerde bulunmaktan kaçındığı gözlemlendi. Ülkedeki ateşkes süreci devam ederken, iki taraftan da ateşkesi bozmaya yönelik kışkırtıcı bir adım gelmedi.
Başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından, İtalya ve Yunanistan Başbakanları Libya’ya giderek Dibeybe ile görüşmeler gerçekleştirdi. Söz konusu ülkelerin, Libya’da yeniden büyükelçilik açılması için faaliyetlere başladıkları bildirildi. Tüm Avrupa ülkelerinin Libya’ya gittiği bir dönemde Türkiye’ye gelen Dibeybe, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve iş birliği konularını ele aldı.
24 ARALIK’TA SEÇİMLER YAPILACAK
Libya’da Dibeybe’nin Başbakanlık koltuğuna oturması ile birlikte yeni bir sayfa açıldı. Ancak Dibeybe geçiş hükümetinin Başbakanı olarak görevde bulunuyor. Libya’da seçimlerin 24 Aralık 2021 tarihinde yapılması planlanıyor.
Libya’da seçim sürecinde neler yaşanacağı ve hangi isimlerin aday olacağı henüz bilinmezken; Dibeybe’nin görevinde devam etmesi de söz konusu olabilir. Başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından Avrupa ve Körfez ülkeleri ile yakın ilişkiler içerisine giren Dibeybe, bölgedeki gerginliği biraz da olsa düşürmüş bulunuyor. Avrupa ve Körfez’in Dibeybe’ye yakın ilgisi, Libya’da yeniden büyükelçilikleri açmaya başlamaları, ikili temaslarını son dönemde oldukça artırmaları ve çeşitli alanlarda iş birliği anlaşmaları imzalamaları Dibeybe’yi Libya’daki seçimlerde bir adım öne çıkartıyor.
Dibeybe’nin aday olup olmayacağı henüz bilinmezken; olası bir Dibeybe sonrası dönem için ülkede neler yaşanacağı bilinmiyor. Ülkede General Hafter birçok bölgeyi kontrolü altında tutmaya devam ederken, Avrupa ve Körfez’in Tobruk’a yardımları azalmış bulunuyor.
21 Aralık’taki seçimlere kadar ülkedeki ateşkes ve barış ortamının devam etmesi, Avrupa’nın Libya ile ilişkilerini normalleştirmeyi sürdürmesi bekleniyor. Dibeybe’nin görevinde kalıcı olması halinde Libya’daki uzun yıllardır devam eden savaş, kısa bir süre içerisinde sonlanabilir. Ancak Dibeybe’nin aday olmaması halinde Libya için birçok senaryo gündeme gelebilir.