Latin Amerika'da süregiden sol hükûmetler furyası Lula da Silva ile devam ediyor

Brezilya’da 30 Ekim’de yapılan 2022 genel seçimler, ilk turda olduğundan daha az bir farkla İşçi Partisi’nden Luiz Inácio Lula da Silva’nın lehine sonuçlandı. Latin Amerika’da sol kanat adayların seçim kazanma furyası böylelikle devam etmiş oldu.

2010 yılında sona eren başkanlık döneminin ardından fazlasıyla polarize olmuş bir Brezilya’da tekrar başkan seçilen Lula, “Sadece bana oy verenlerin değil, bütün Brezilya’nın başkanıyım. İki Brezilya yok; biz tek ülke, tek bir halk, ve büyük bir milletiz” açıklamalarında bulundu.

2018 yılında hakkında yolsuzluk ve kara para aklama suçlarından dava açılan ve bu sebepten siyasetten men edildiği için seçimlere katılamayan Lula için resmen bir “yeniden doğum” gerçekleşti.

The Guardian’ın aktardığına göre, kendisine açılan dava sonucunda mahkum edilen ve parmaklıklar ardında 580 gün geçiren Lula, 2019 yılında Brezilya Federal Yüksek Mahkemesi’nin suçlamaları düşürmesi ve kimsenin üst mahkeme mercilerine başvuru hakkını tüketmeden hapsedilemeyeceğine hükmetmesiyle özgürlüğüne kavuştu.

2018’deki seçimlerde de favori aday olan Lula, hakkındaki suçlamalar nedeniyle hapse girmesinden ötürü bu seçimlere katılamamıştı. Bu durum, Bolsonaro’nun seçimi kazanması için çok önemli bir sahne oluşmasına yol açmıştı. 

LULA: AYAKKABI BOYACILIĞINDAN DEVLET BAŞKANLIĞINA

Lula da Silva, Brezilya’nın küçük bir kenti olan Caetés’te doğdu. Yoksul bir aileye doğan Lula, çocukluğunda çok fazla eğitim alamadı ve okulu yarıda bırakıp çalışmaya başladı. Çalışma hayatına 12 yaşında ayakkabı boyacılığı ile başlayan Lula, ailesine destek olmak için çeşitli işlerde çalıştı.

Çalışma hayatında politik kişiliğinin şekil aldığı dönem ise São Paulo’da bir metal fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladığı dönemdi. Britannica Ansiklopedisi’ne göre, bu dönemde Metal İşçileri Sendikası ile içli dışlı olan Lula, bir zaman sonra fabrikadaki işinden ayrılıp sendikada çalışmaya başladı. Bu süreçte sendika liderliğine kadar yükselen Lula, birkaç greve de önderlik etti.

İşçi Partisi’nin kurucularından olan Lula, burada da yer yer toplu gösteriler organize etti. İlk defa 1986 yılında Federal Meclis’in alt kamarasına seçildi. Başkan adayı olarak katıldığı 1989, 1994 ve 1998 seçimlerinde kazanamayan Lula, 2002 seçimlerinde oyların %61.5’ini alarak ilk defa başkanlık seçimlerini kazanmış oldu.

2003 yılında göreve başlayan Lula, görevde bulunduğu iki dönem süresince ülkede yoksulluğun düşürülmesi, vatandaşların genel refah seviyesinin yükselmesi, Amazon ormanları tahribatının rekor derecelere düşürülmesi gibi öne çıkan aksiyonlarıyla halk arasında büyük popülerlik kazandı. Bloomberg’in 19 Aralık 2010 tarihli haberine göre, görevden ayrılırken %80’in üzerinde onay oranı olduğu biliniyor.

“ÖLENE KADAR YOKSULLUKLA SAVAŞACAĞIM”

Oyların %50.9’unu alarak zaferi kucaklayan Lula, zafer konuşmasında "Bu yalnızca benim, partimin ya da kampanya sürecinde beni destekleyenlerin zaferi değil. Bu, partiler, kişisel çıkarlar ve ideolojilerin üstünde konumlanmış bir demokratik hareketin zaferi” sözlerine yer verdi.

İlk iş olarak ülkedeki gıda güvensizliğine son vermek istediğini belirten Lula, altyapı sorunları, sağlık hizmetine erişimde karşılaşılan güçlükler, Amazon’un tahribatı sorunu gibi sorunları da bitireceğini söyledi.

Verdiği sözleri nasıl tutacağı henüz kesin olarak bilinmese de; 2003-2010 arasındaki döneminden hareketle vatandaşların güvenine sahip olan yeni başkanın, paketinde yoksul ailelere nakit yardımı, ucuz konutların inşası, vergi reformu gibi maddeler de yer alıyor.

LATİN AMERİKA'DA KIZIL DALGA

Meksika’da 2018’deki seçimleri MORENA’dan Andrés Manuel López Obrador’un kazanmasıyla başlayan sol kanat akımına, Lula’nın seçilmesiyle Brezilya’da katılmış oldu. CNN Español’un haberine göre, şu anda Latin Amerika’da 13 sol (1 Ocak 2023’te göreve gelecek Lula ve tartışmalı El Salvador dahil), yedi de sağ kanat hükûmet bulunmakta.

Bu hükûmetler, kronolojik sıraya göre, Meksika (2018), Arjantin (2019), Venezuela (2019), Dominik Cumhuriyeti (2020), Bolivya (2020), Peru (2021), Şili (2022), Kolombiya (2022), Nikaragua (2022), Honduras (2022) ve Brezilya (2022/3).

Bu ülkelerin yanında Küba (1959) ve El Salvador (2019) da yer almakta, ancak Küba’da rejimin eski olması, El Salvador’da da Nayib Bukele’nin ideolojisinin tartışmalı olması sebebiyle bu iki ülkeyi yeni dalgaya dahil etmek mümkün değil.