NATO'nun son yıllardaki faaliyetleri tartışılmaya devam ediyor: İttifak, savaşa mı hizmet ediyor?

NATO Başkan Yardımcısı Theo Francken, İsrail’in Beyrut’ta Salih El Aruri’ye düzenlediği suikastı destekler nitelikte bir açıklamada bulundu. Avrupa Parlamento üyelerinden Mick Wallace ise gelen açıklamanın ardından “NATO’nun feshedilmesi gerektiğini” söyledi. İki isim arasındaki dolaylı diyalog akıllara “NATO savaştan yana mı? ” sorularını getirdi.

Kübra Sonkaya
kubrasonkaya@intell4.com

Belçika NATO Temsilciler Meclisi Üyesi Theo Francken, İsrail'in Beyrut'ta Salih El Aruri'ye düzenlediği suikastı destekleyen bir tweet attı.

Francken, İran ve Hizbullah'a gerilimi artırmamaları konusunda da uyarıda bulundu. Belçikalı temsilcinin paylaşımının ardından ilk tepki Avrupa Parlamento üyesi Mick Wallace’dan geldi. 

İrlandalı siyasetçi, NATO'nun bir savaş makinesi olduğu ve feshedilmesi gerektiği konusunda parlamento üyelerine seslendi. Vekil ayrıca, Yeşiller Partisi'nin de sözde barış yanlısı olduğunu ve savaş çığırtkanlığı yaptığını ileri sürdü.

Wallace, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"NATO adlı 'savaşı makinesi' feshedilirse Avrupa daha iyi bir yer olacak. Ne Avrupa Birliği'ne ne de Avrupa Birliği vatandaşlarına karşı bu örgütün hiçbir olumlu yanı yok. Bu kadar milletvekili, barış neden barış yerine savaşı destekliyor? Dahası, neden bu kadar Yeşil Partili milletvekili, barış yerine savaşa destek vermeye devam ediyor?"

NATO, YAYILMACI ANLAYIŞ İLE BARIŞI BALTALIYOR MU?

NATO’nun resmi sitesinde de yer alan metne göre, topluluğun amacı; demokratik değerleri destekleyerek üyelerin sorunlarını çözmek, güven oluşturmak ve uzun vadede çatışmayı önlemekti. Ancak NATO’nun yayılmacı politikası ve Ukrayna müzakereleri, Rusya-Ukrayna geriliminin artmasında önemli rol oynadı.

İlk önce Romanya ve Bulgaristan'ın ittifaka dahil olması, daha sonrasında ise Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerin üyeliğinin gündeme gelmesi; NATO'nun Karadeniz'de Rusya'nın nüfuzunu sonlandırmak istediğini gözler önüne serdi. 

NATO, Karadeniz'e kıyısı bulunan Rusya dışındaki tüm ülkeleri ittifaka dahil ederek bölgedeki gücünü artırmak ve Moskova'nın Doğu Avrupa'ya doğru ilerleyişinin önüne geçmek istiyor. Rusya ise Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO üyeliğini 'kırmızı çizgi' olarak gördüğünü sürekli dile getiriyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna'nın üyeliği durumunda NATO füzelerinin Moskova'ya birkaç dakika uzaklıkta olacağını düşünüyor. NATO'nun Karadeniz'deki faaliyetleri ve yayılmacı politikası, bölgedeki gerilimin uzun yıllardır yüksek seyretmesine neden oluyor.

Öte yandan Finlandiya ve Polonya’nın üyeliği ile doğu bloğuna ulaşan sınırlar, Ukrayna ve İsveç’in üyeliğinin tamamlanması halinde NATO-Rusya komşuluğunu da genişletecek.

Tüm bu süreç işlerken Doğu Akdeniz ve Yunanistan’da gerçekleşen askeri tatbikatlar ve Yunan adalarının silahlandırılması bölgede tansiyonu yükseltmeye devam ediyor. ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin Yunanistan ile askeri anlaşmalar imzalaması Türkiye tarafından tepkiyle karşılanıyor.

Türkiye, Yunanistan'ın Girit, Dedeağaç ve Rodos gibi adalarda askeri tatbikatlar gerçekleştirmesini ve bölgenin sürekli silahlandırılmasını bir tehdit olarak görüyor. Ancak NATO ülkeleri, Türkiye'nin itirazlarına rağmen Yunanistan'ı silahlandırmayı sürdürüyor.

Diğer yandan İsrail-Hamas arasında süren savaşta, NATO’nun en büyük askeri gücü ve kurucu üyesi olan ABD’nin İsrail’e aleni desteği, Avrupa ülkelerinde de fikir ayrılıklarına sebebiyet veriyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, göreve geldiği günden bu yana sık sık ABD'ye yönelik eleştirileriyle ve 'Avrupa Ordusu' konusunda yaptığı açıklamalarla dikkat çekiyor.

Macron'un 2018 yılında yaptığı, "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" açıklaması uluslararası kamuoyunda tartışmaya yol açmıştı. Almanya ve Fransa’nın tekrar öne sürdüğü  “Avrupa Ordusu” önerisi  “NATO’da çatlak seslerin olduğu” yönündeki iddiaları doğrular nitelikte değerlendiriliyor.