Rusya-NATO ilişkileri zirveden sonra yeniden şekillenecek

Özellikle son aylarda Ukrayna’da yaşanan olaylar nedeniyle gerilen Rusya-NATO ilişkilerinde, 14 Haziran’da düzenlenecek NATO Zirvesi sonrasında neler yaşanacağı merak ediliyor. Peki, önümüzdeki dönemde Rusya-NATO gerilimi daha da tırmanacak mı? Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği gerçekleşecek mi? Taraflardan hangi açıklamalar geliyor?

1949 yılında 12 ülkenin imzası ile kurulan NATO, SSCB tehdidine karşı ittifak ülkelerinin korunmasını amaçlıyordu. Siyasi bir ittifak olarak kurulan NATO, zaman içerisinde askeri bir yapı haline geldi. NATO her geçen yıl yeni bir ittifak üyesi kazanırken, SSCB karşıtı faaliyetlerine dünyanın çeşitli bölgelerinde ağırlık verdi.

NATO ittifakı 1991 yılına kadar SSCB’yi en büyük tehdit ve tehlike olarak gördü. SSCB’nin güçlü yapısı, dünyanın birçok yerinde siyasi ve askeri olarak etkinlik göstermesi ve Doğu Avrupa’daki yayılmacı faaliyetleri Avrupa ülkeleri ve ABD açısından bir güvenlik tehdidi olarak görüldü. NATO dünyanın birçok ülkesinde komünizm ile mücadele adı altında SSCB etkisini azaltmaya çalışırken, aynı zamanda yeni müttefikler kazanarak elini güçlendirmeyi amaçladı.

1991 yılına gelindiğinde SSCB’nin dağılması ile birlikte NATO’nun en büyük rakibi çökmüş oldu. Bu durum, NATO’nun farklı bir strateji ve farklı bir siyasi politika belirlemesine yol açtı. SSCB’nin dağılması ile birlikte birçok bağımsız devlet meydana gelirken, yeni kurulan Rusya Federasyonu ise ağır bir ekonomik bedel ile karşı karşıya kaldı. Rusya’nın ekonomik olarak yaralarını sarması ve toparlanması kısa sürede gerçekleşmedi. NATO, Rusya’nın ekonomik ve siyasi olarak toparlanmaya çalıştığı bir dönemde, Orta Doğu ve Batı Asya’daki faaliyetlerine ağırlık verdi.

2000’li yılların başında Vladimir Putin’in Devlet Başkanı olması ile birlikte Rusya ekonomik ve siyasi olarak ayağa kalktı. Ekonomik olarak yeniden yükselişe geçen ve SSCB’den farklı olarak kapitalist bir anlayışla hareket eden Rusya, kısa bir zaman içerisinde yeniden ABD’nin en büyük rakibi haline geldi. Özellikle Rusya’nın askeri harcamaları, teknolojik olarak her geçen gün gelişmesi, yeni hava savunma sistemleri ve silahlar üretmesi, dünyanın birçok bölgesinde ekonomik ve siyasi anlaşmalar imzalaması NATO tarafından endişe ile karşılandı.

Suriye’deki askeri varlığı sayesinde Doğu Akdeniz sahillerine inen Rusya, Lazkiye ve Tartus şehirlerinde askeri üsler inşa ederek bölgede güç kazandı. Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır gibi ülkelerle ilişkilerini geliştiren Putin’in ülkesi, yeni ekonomik anlaşmalar imzalayarak Orta Doğu’da etkin bir ülke haline geldi. Sudan, Libya ve Tunus gibi ülkelerde de temaslarını artıran Rusya, Orta ve Kuzey Afrika’daki ekonomik faaliyetlerini artırmaya başladı.

Diğer yandan İran ve Çin gibi NATO karşıtı ülkeler ile iş birliğini her geçen gün geliştiren Rusya, bölgedeki birçok konuda NATO karşısında önemli bir ittifak oluşturdu. Azerbaycan-Ermenistan arasında imzalanan anlaşma sonrası Karabağ’a asker gücü gönderen Rusya, uzun bir zaman sonra yeniden Kafkaslarda askeri güç bulundurmaya başladı.

Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi ise NATO’yu en çok kızdıran ve tepki göstermesine yol açan olay oldu. Rusya’nın Doğu Avrupa’ya doğru sınırlarını genişletmesinden rahatsız olan ve bunu en büyük güvenlik tehdidi olarak gören NATO, Rusya karşısındaki yaptırım kartlarını sahaya sürdü. Ancak NATO tarafından uygulanan yaptırımlar Rusya’nın bölgedeki faaliyetlerini azaltmak için yeterli olmadı. Rusya’nın Kırım ve Sivastopol’ü işgali ile birlikte Doğu Avrupa’daki gerginlik oldukça tırmanış gösterirken, Ukrayna’nın NATO üyeliği sık sık gündeme gelmeye başladı.

Geçtiğimiz aylarda Ukrayna’nın doğusunda bulunan Donbass’ta yaşanan gerginlik ise Ukrayna ve Rusya’yı savaşın eşiğine getirdi. Rusya Donbass’ta yaşayan halkın Rus yanlısı olduklarını ve kendilerine katılmak istediklerini dile getirirken, Ukrayna ise Rusya’yı egemenlik haklarını ihlal etmekle suçladı. İki ülke arasında haftalarca süren askeri gerginlikte, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların yanı sıra dünyanın birçok ülkesinden açıklamalar geldi. NATO, AB ve ABD Donbass’ta yaşanan olaylarda Ukrayna’nın yanında yer aldı. Rusya’yı işgalcilik ile suçlayan ABD ve Avrupa ülkeleri, Ukrayna’ya gerekli olan yardımların yapılacağını duyurdu.

Bu süreç içerisinde Ukrayna’nın NATO üyeliği bir kez daha gündeme geldi. NATO ittifakından herhangi bir ülkeye yapılan askeri bir saldırı ittifakın tüm üyelerine yapılmış gibi sayıldığından dolayı Ukrayna’dan, NATO’ya üye olmak için hazır oldukları yönünde açıklamalar geldi. Ukrayna NATO üyeliği sayesinde kendini Rusya’nın askeri saldırılarından korumayı amaçladı. Bazı Ukraynalı yetkililerden, ‘NATO’ya üye yapılmamamız halinde kendimizi korumak için yeniden nükleer faaliyetlere başlayabiliriz’ yönünde açıklamalar yapıldı.

Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliğinin gündemde olduğu bir dönemde, Rusya’dan sık sık bu durumun gerçekleşmemesi yönünde açıklamalar geliyor. Ukrayna üzerindeki baskını artıran ve Donbass gibi ayrılıkçıların çok olduğu bölgeleri kendi topraklarına katmak isteyen Rusya, Ukrayna'nın NATO üyesi olması halinde amaçlarına ulaşmakta oldukça zorlanacağını düşünüyor. Özellikle NATO ittifakından bir üyeye yapılan askeri saldırının tüm üyelere yapılmış gibi kabul edilmesi Rusya’nın, Ukrayna üzerindeki faaliyetlerinde elini kolunu bağlayabilir. Rusya’nın mevcut tutumu ve yapmış olduğu açıklamalar, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin kısa süre içerisinde gerçekleşmesinin zor olduğunu gözler önüne seriyor.

PUTİN: “UKRAYNA’NIN NATO ÜYELİĞİNİ İSTEMESİ BOŞ BİR MESELE”

14 Haziran’daki NATO Zirvesi’ne kısa bir süre kala ve Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunun gündemde olduğu bir dönemde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den önemli açıklamalar geldi. NATO’nun Rus vatandaşlarının güvenliğini etkilediğini söyleyen Putin, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunun ise boş bir mesele olduğunu savundu.

Putin, NATO’nun doğuya doğru genişlediğini ve Rusya’nın menfaatlerini umursamadığını vurguladı. Putin ayrıca, “NATO’nun doğuya doğru genişlemesi iki dalgada gerçekleşti. Bu, Rusya ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkilerin ortaklık seviyede olduğu bir zamanda gerçekleşti ancak kaygılarımızın tümü görmezlikten gelindi. Sert konuşmak istemiyorum ancak bizim çıkarlarımı çiğnediler ve bu ilişkilerimizin iyi olduğu bir dönemde gerçekleşti. Batı, kendi jeopolitik çıkarlarını insanların ve diğer halkların çıkarlarından üstün tutar” ifadelerini kullandı.

Ukraynalıların NATO üyeliğini istemediğini vurgulayan Putin, “Polonya ve Romanya’daki Amerikan füzeleri, Rusya’nın merkez bölgesine 15 dakikada ulaşabilir. Ukrayna’nın NATO üyesi olduğunu farz ettiğimizde, Amerikan füzelerinin Harkiv ya da Dnipro kentlerinden Moskova’ya gelişi 7-10 dakikaya düşmüş olacak. Ayrıca Ukrayna vatandaşlarının birçoğu NATO üyeliğini istemiyor” şeklinde konuştu.

RUSYA UKRAYNA’NIN NATO ÜYESİ OLMASINI İSTEMİYOR

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in son açıklamalarına baktığımızda, Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemek için her türlü yola başvurabileceğini söylemek mümkün. Romanya, Polonya ve Bulgaristan gibi ülkeleri NATO’ya kaptıran Rusya’nın, Ukrayna’yı da NATO’nun eline bırakması oldukça zor gibi görünüyor.

Ayrıca Ukrayna içerisinde Rus yanlısı vatandaşların sayısının fazla olması da NATO ve Ukrayna hükümetinin elini bağlamış durumda. Ukrayna’nın NATO üyesi olması halinde bölgede askeri çatışmaların artması ve savaş yaşanması ihtimali de bulunuyor. Her ne kadar Ukrayna’nın NATO üyeliği kısa vadede zor gibi gözükse de; NATO ve ABD’nin, Rusya karşısında Ukrayna’ya askeri ve ekonomik olarak desteğini sürdüreceğini söylemek mümkün. Ukrayna, Romanya ve Gürcistan gibi ülkeler üzerinden Rusya’yı sıkıştırmak isteyen NATO, Rusya’yı Karadeniz’e hapsetmenin hesaplarını yapıyor. Ancak Rusya’nın ilerleyen dönemlerde özellikle Ukrayna’da ayrılıkçıların fazla olduğu yerlerde faaliyetlerini artırması bekleniyor.

14 HAZİRAN’DAKİ ZİRVEDE RUSYA KONUSU MASADA OLACAK

14 Haziran günü NATO Zirvesi’nde müttefik ülkelerin liderleri bir araya gelecek. Bu zirvede masada olacak konuların en başında Rusya meselesi olması bekleniyor. Rusya’nın her geçen gün gelişen askeri ve ekonomik yapısı, özellikle Doğu Avrupa’daki yayılmacı faaliyetleri, siber saldırıları, teknolojik olarak gösterdiği gelişim gibi konuların NATO müttefiki ülkelerin liderleri tarafından ele alınması bekleniyor.

Söz konusu zirvenin ardından Rusya’nın faaliyetleri hakkında kınama mesajı yayınlanması beklenirken, radikal kararların alınması ve uygulanmaya konması henüz gündeme gelmedi. Toplantıda, Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde son aylarda yaşanan olayların geniş kapsamlı bir şekilde ele alınması öngörülüyor.