Pakistan'da köklü soruna geçici çözüm: IMF yardımları
Pakistan’da Imran Khan’ın Başbakanlığı döneminde başlayan ödemeler degesi krizi, ülkenin yakasını bırakmıyor. 2023 yılı itibarıyla Pakistan ekonomisi iflasın eşiğine geldi. Temel tüketim maddeleri de dâhil olmak üzere her ürün ve hizmette fiyatların sıklıkla değiştiği ülkenin rezervleri tükenmiş durumda.
Pakistan’da dur durak bilmeyen bir enflasyon, sürekli değer kaybeden bir para birimi, ödenemeyen borçlar ve tükenmiş dolar rezervleri; ekonomik krizin temel yapıtaşlarını oluşturuyor.
Pakistan’da enflasyon, son 48 yılın en yüksek seviyesine çıkmış durumda ve rupi günden güne düşmeye devam ediyor. Dolar rezervleri 3.1 milyar ile yaklaşık son 10 yılın en düşük seviyelerine düşen Pakistan’a bu miktarın yaklaşık üç haftalık ithalatlar için yeteceği tahmin ediliyor. Borcu 274 milyar dolara çıkan Pakistan’da bu miktar gayrisafi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 80’ine tekabül ediyor.
Pakistan’ın içinde bulunduğu ödemeler dengesi krizi, ithalata bağımlı olan ülkede dolar rezervinin tüketildiği ve rezervin yerine koyulması için rupi kullanılarak rupinin de değerinin çökertildiği anlamlarını taşıyor. CNBC TV18, borçların faizlerinin ödenebilmesi için hükûmet gelirlerinin yüzde 40 ila 50’sinin ayrıldığını aktarıyor.
Pakistan’da son iki yıl yavaş bir büyüme ve sıkıntılı politik süreçler ile geçti. Koronavirüs krizi ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi uluslararası piyasalarda kritik etkiler bırakan olayların yaşandığı 2022 yılında, Pakistan’da son 20 yılda biriken ekonomik sorunlar taşan bir bardak misali etkilerini hissettirmeye başladı.
Pakistan’da 2022’nin sonuna doğru gerçekleşen sel felaketi ve yakın geçmişte ülkeyi uzun süreli karanlığa boğan elektrik kesintisi gibi ulusal ölçekli felaketlerle de yere düşmüş olan ekonomi, darbeler yemeye devam etti.
Bu süreçte, kısa dönemde rahatlama için önlemler alan eski Başbakan Imran Khan, ülkede devam etmekte olan krizi kötüleştirmekle suçlanarak görevden alınmıştı.
Pakistan ekonomisi, tükenen rezervleriyle borçlarını ödeyememe ve vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayamama tehlikesiyle, dolayısıyla da çökme (iflas) riskiyle karşı karşıya.
IMF YARDIM EDEBİLİR Mİ?
Pakistan hükûmeti ile IMF (Uluslararası Para Fonu) arasında, Pakistan’a sağlanması planlanan nakit para akışı için koşulların tartışıldığı görüşmeler gerçekleşiyor.
Başbakan Şahbaz Şerif, IMF’in koyduğu koşulları “en uçuk hayallerimizin bile ötesinde” sözleriyle ifade ederek uluslararası örgütün Pakistan’a “zorluk çıkardığını” söyledi.
Şerif, “Ekonomik durumumuz hayal bile edilemez [...] Yerine getirmemiz beklenen koşullar hayal gücüne sığmıyor, ancak bunları kabul etmekten başka bir seçeneğimiz yok” açıklamalarında bulundu.
IMF, büyüme tahminleri yüzde iki, enflasyon hesapları yüzde 29 olan ülkeden 300 birim altında elektrik tüketen vatandaşlar için oluşturulmuş sosyal güvenlik ağının kaldırılmasını istiyor. Enerji piyasasının üzerindeki baskıyı kaldırması beklenen bu isteğin halkın yüzde 88 kadarını kapsamasından dolayı bir gerilime sebep olabileceği kaydedildi.
Benzer olarak şekerli içeceklerdeki tüketim vergisinin yüzde 13’ten yüzde 17’ye çıkarılması talebinin de hükûmeti tatlandırıcı üreticileriyle karşı karşıya getireceğine dikkat çekildi.
Örgütün şartlarına uygun olarak geçen hafta yapay döviz kuru sınırının kaldırılmasıyla rupi, geçtiğimiz haftadan bu yana yüzde 16’yı aşan bir değer kaybı yaşadı.
IMF’in Pakistan’a yedi milyar dolar değerinde bir kredi paketi önerdiği biliniyor.
ÇÖZÜME GİDEN YOL
Yılların birikmiş sorunlarını kısa sürede çözmenin zor olduğu hem politika yapıcılar hem de vatandaşlar tarafından biliniyor.
Kısa dönemde çözüme giden en yakın yol IMF’in kurtarma paketi olmak üzere dış yardımlar olarak görülüyor. Michigan Üniversitesi’nden John Ciorciari, Çin ve Suudi Arabistan’ın karşılıklı çıkar bağlamında Pakistan’a destek sunmaya hazır iki ülke olarak öne çıktığını aktarıyor.
Geçici çözümler olarak değerlendirilen dış yardımlar sorunu kökten çözmedikleri için, karar vericiler soorunlara köklü çözümler arıyor.
Bununla birlikte, ekonomik sorunların temelden çözümü için politik sorunların çözülmesi gerektiği biliniyor. Pakistan’da 1988’den beri hiçbir Başbakanın görev süresini tamamlayamamasında da görülen istikrarsızlık, yatırımcıları ülkeden uzak durmaya itiyor.
Pakistan’ın bu krizden kurtulmak için öncelikle sıcak paraya, sonra siyasî kurumlarda bir dizi reforma ihtiyacı var. Bu reformlar yolsuzluğu, güçler ayrılığını ve hukukun üstünlüğü ilkelerini düzenleyerek ülkede yatırımcılar için serbest ve güvenli bir ortam olduğunu hissettirebilir ve bu şekilde dış yatırım çekebilir. Ülkeye dış yatırım ve döviz aktarımı düzenli bir zemine otruduktan sonra ülke içinde yerli kurumlarla istihdam ve büyüme sağlam temeller üzerine oturtularak refaha erişilebilir.