Batı blokuna karşı Doğu’da Rusya-Çin ilişkileri gelişiyor…
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Xinhua ajansı için bir makale kaleme aldı ve Çin ile ilişkilere değindi. Peki, Putin, söz konusu makalede hangi konulara değindi? Çok kutuplu dünyada Rusya ve Çin’in rolü ne? Batı blokuna karşı Doğu’da ittifaklar güçleniyor mu?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2022 Kış Olimpiyatları dolayısıyla Çin’in başkenti Pekin’e bir ziyaret gerçekleştirecek. Putin, ziyareti öncesi Xinhua ajansı için bir makale kaleme alırken, söz konusu makalede Çin ile ilişkilere değindi.
Putin, ziyaretinin acil uluslararası meselelerin tartışılması için önemli olduğuna dikkat çekerken, “Rusya ve Çin, BM tüzüğüne dayalı uluslararası hukuk sistemindeki erozyonu önlemeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı, Çin’de üretimi devam eden Rus aşıları hakkında, bu iş birliğinin büyümesini ve güçlenmesini beklediklerini söyledi. Pekin ve Moskova’nın, uluslararası ticaret konularında birbiriyle uyumlu konumlarda olduğunu söyleyen Putin, “Rusya ve Çin, yerel para birimiyle ödemeleri artırarak yaptırımların olumsuz etkilerini en aza indirecek mekanizmalar oluşturuyor” dedi.
Ayrıca Rusya Devlet Başkanı, “Rusya ve Çin, mevcut uluslararası koşullarda istikrar sağlayıcı önemli bir rol oynuyor ve ilişkiler sistemin demokratikleştirilmesine katkıda bulunuyor” ifadelerini kullandı.
İki ülke arasında uzay alanındaki iş birliğine değinen Rusya Devlet Başkanı, “Rusya, Uluslararası Ay İstasyonu projesini hayata geçirerek Çin ile uzay alanında iş birliğini geliştirmeyi umut ediyor” şeklinde konuştu.
Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yakın ve sıkı iletişim halinde olduklarına vurgu yaparken, “Küresel sorunların çözümü konusunda fazlaca ortak görüşe sahibiz” dedi. Ziyareti sırasında ikili ilişkilerin geliştirilmesine ihtimam gösterileceğini söyleyen Rusya Devlet Başkanı, “Bunun için tüm olanaklara sahibiz. Uzun vadeli gelişimle ilgili sorunların başarılı bir şekilde çözüme kavuşturulması için ülkelerimizin ciddi finansal, üretim, teknolojik ve insani kaynağı bulunuyor. Ortak çalışmalarda bulunarak, istikrarlı ekonomik gelişimin yanı sıra, vatandaşların refah seviyesinin artırılmasını, rekabet edebilirliğin güçlendirilmesini sağlayabilir; çağdaş dünyadaki riski ve güçlüklere karşı kendimizi koruyabiliriz” ifadelerini kullandı.
Sputnik’in haberine göre Putin, söz konusu makalede, “Ülkelerimiz, asırlık dostluk ve güven gelenekleriyle birbirine bağlı yakın komşulardır. Yeni bir döneme giren Rusya-Çin kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığının benzeri görüşmemiş bir düzeye ulaştığını ve bir verimlilik, sorumluluk ve gelecek için bir umut modeli haline gelmesini çok takdir ediyoruz. Geçen yıl, İyi Komşuluk ve Dostluk İşbirliği Antlaşması’nın 20. yıl dönümünü kutladık” ifadelerine yer verdi.
Putin ayrıca, “Ortak çalışma için temel ilke ve esaslar iki ülke tarafından her şeyden evvel eşitlik, karşılıklı çıkarların gözetilmesi, siyasi ve ideolojik koşullardan ve mazinin kalıntılarından azade olmayı içeren anlaşmada tanımlanmıştır” dedi.
2021 yılında Moskova ile Pekin arasındaki ticaret hacminin ön verilere göre 140 milyar dolar rekoruna ulaştığını söyleyen Rusya Devlet Başkanı, iki ülke arasında bir tür enerji ittifakı kurulduğu söyledi. Putin, hidrokarbon sevkiyatları ile birlikte birçok ortak büyük projeyi uygulamayı planladıklarını kaydetti.
ÇOK KUTUPLU BİR DÜNYA KURULUYOR
SSCB’nin 1991 yılında dağılmasının ardından tek kutuplu bir dünya kurulmuştu. Dünyanın en büyük küresel gücü olarak gösterilen ABD, 2000’li yılların başına kadar birçok bölgede nüfuzunu genişletti. Ancak 2000’li yılların başından itibaren ABD’nin askeri ve siyasi olarak gerilemeye başladığı ve farklı güçlerin ön plana çıktığı görüldü. 2001 yılında Afganistan’ı ve 2003 yılında Irak’ı işgal eden ABD; bu ülkelerde hedeflerine ulaşamadı. Binlerce askerini Orta Doğu coğrafyasında kaybeden ABD, aynı zamanda trilyonlarca dolar zarar etti.
Vladimir Putin’in 2000’li yılların başında Devlet Başkanı olması ile birlikte Rusya’da yeni bir dönem başladı. İlk olarak ülkeyi ekonomik olarak toparlamaya çalışan Putin; daha sonrasında ise Rusya’nın, başta Orta Asya ve Doğu Avrupa olmak üzere birçok bölgede nüfuzunu tekrar artırdı. Bugün gelinen noktada Rusya’nın; Doğu Avrupa’da Ukrayna ve Belarus, Orta Doğu’da Suriye, Kuzey Afrika’da Libya ve Mısır, Orta Asya’da Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Afganistan, Kaskaslar’da da Azerbaycan ve Ermenistan üzerinden nüfuzunu artırdığı ve etki alanını genişlettiği görülüyor.
Uzun yıllardır belirli bir program ve sistem çerçevesinde büyümeyi sürdüren Çin ise birçok kesim tarafından dünyanın bir numaralı ekonomisi olarak gösteriliyor. Son yıllarda başta Afrika ve Avrupa olmak üzere birçok noktaya ticaret yolları inşa eden, Kuşak Yol projesini hayata geçirmeye çalışan, teknolojik olarak dev yatırımlarda bulunan Çin; Rusya ile birlikte Doğu blokunun en önemli ülkelerinden biri olarak gösteriliyor.
Doğu blokunda Rusya ve Çin’in yanı sıra İran, Pakistan, Hindistan ve Japonya gibi ülkeler de askeri ve ekonomik güçleri ile dikkat çekiyor. Özellikle İran, başta Suriye olmak üzere Afganistan, Ukrayna ve Kafkasklar’da Rusya ve Çin ile birlikte hareket ediyor. Çin ile Pakistan arasındaki ilişkiler ise her geçen gün gelişiyor. Hindistan’ın ise ABD ile kurduğu ittifaklar Pekin ve Moskova hükümetlerini rahatsız ediyor. Afganistan, Malezya, Endonezya, Myanmar ve Bangladeş gibi diğer Asya ülkeleri ise ekonomik ve siyasi açıdan gelişme kaydetmeye çalışan ülkeler arasında bulunuyor.
ABD hegemonyasının her geçen gün zayıfladığı, AB’nin kendi içindeki sorunlarla mücadele ettiği bu dönemde; Rusya ve Çin gibi ülkelerin de içerisinde yer aldığı çok kutuplu bir dünya kuruluyor. Doğu blokunun attığı siyasi, askeri, ekonomik ve teknolojik adımlar; ABD ve Batı dünyası tarafından birtakım endişelere yol açıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açıklamaları ise; önümüzdeki dönemde Doğu’daki ittifakların daha da güçleneceğini ve Asya’nın Avrupa karşısında yeni hamlelerde bulunacağını gözler önüne seriyor.