Moskova saldırılarının yankısı sürüyor: DAEŞ'in yeni etki alanı Orta Asya olabilir
Uluslararası kamuoyu günlerdir Moskova'daki terör saldırısını konuşuyor. Saldırının DAEŞ tarafından üstlenilmesinin ardından terör örgütünün Orta Asya'daki etkisi ve faaliyet alanı yeniden gündeme geldi. Rusya'dan Ukrayna'yı suçlayan açıklamalar gelmeye devam ederken, DAEŞ'in bölgede nüfuzunu artırıp artırmayacağı merak konusu. Peki, Rusya DAEŞ'e nasıl bir karşılık verebilir? Terör örgütü önümüzdeki dönemde Orta Asya'da faaliyetlerini artırabilir mi?
Hüseyin Can TOPKAYA
huseyincantopkaya@intell4.com
Moskova'daki terör saldırısının ardından tüm dünya Rusya'nın vereceği yanıta kilitlendi. Bu saldırının önümüzdeki dönemde Ukrayna savaşına ve Orta Doğu'daki sürece yansımalarının olacağı değerlendiriliyor.
150'ye yakın sivilin yaşamını yitirdiği saldırı, terör örgütü DAEŞ tarafından üstlenildi. DAEŞ özellikle Orta Doğu'da Suriye ve Irak gibi ülkelerde gerçekleştirdiği eylemler ve faaliyetleriyle biliniyor. Ancak Suriye'de Rusya'nın desteğini arkasına alan Esad güçleri; DAEŞ'i Deyrezor, Rakka ve Palmira gibi bölgelerden çıkartmayı başarmıştı.
Irak'ta ise DAEŞ'e karşı kurulan ve gönüllülerden oluşan Haşdi Şabi ordusu, terör örgütünün Musul başta olmak üzere ülkenin birçok noktasındaki varlığına son vermişti.
Irak ve Suriye'de çöllere çekilen, yeraltına inen ve nüfuzunu kaybeden DAEŞ; son dönemde Afganistan ve Pakistan gibi Orta Asya ülkelerinde varlık göstermeye başladı.
ABD'nin geri çekildiği ve Taliban'ın Afganistan'da iktidara geri geldiği dönemde kaostan faydalanan DAEŞ, bu ülkede gücünü her geçen gün artırıyor. Terör örgütünün, bazı devletlerin istihbarat örgütleri tarafından desteklendiği ve kullanıldığı belirtiliyor.
Rusya lideri Putin, saldırının sadece DAEŞ tarafından gerçekleştirilmediğini, Ukrayna'nın bu saldırının arkasında olabileceğini öne sürüyor. Putin, saldırganların Ukrayna'ya kaçmak üzereyken yakalandıklarını sık sık vurguluyor. Ancak Kiev hükümeti saldırıda herhangi bir rolünün olmadığını belirtiyor.
Putin'in Ukrayna açıklamaları, Moskova'nın bu saldırıyı hala savaşta olduğu Ukrayna'ya karşı bir propaganda aracına dönüştüreceği yorumlarını beraberinde getiriyor.
Putin'in seçilmesinin ardından Rusya'da Ukrayna için ikinci seferberlik emrinin beklendiğini belirten Gazeteci Zeynep Gürcanlı, Ekonomim'deki yazısında, bu saldırının Rus halkını seçimlerden zaferle çıkmış Putin'in etrafında birleştireceğine ve seferberlik meselesinin daha "kabul edilebilir" duruma geleceğine dikkat çekiyor.
Rusya'nın bu saldırıya karşılık olarak Suriye'nin İdlib şehrine askeri bir operasyon başlatabileceği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Suriye'nin kuzeybatısında bulunan İdlib, uzun yıllardır on binlerce terör örgütü mensubunu içinde barındırıyor. Başta Heyet Tahriru'ş Şam ve DAEŞ olmak üzere birçok terör örgütü burada faaliyet gösteriyor.
Beşar Esad'ı destekleyen Moskova yönetimi, bu bölgeye zaman zaman hava saldırıları gerçekleştiriyor ve askeri bir operasyon için hazırlıklarda bulunuyordu.
DAEŞ'in saldırısı, Rusya'nın yıllardır beklettiği İdlib operasyonlarına yol açabilir. Ancak Rusya'nın İdlib'e yönelik askeri operasyonu, Ukrayna'daki savaşta elini zayıflatabilir ve daha büyük kayıpları beraberinde getirebilir.
Rusya'nın 3 milyonu aşkın nüfusu bulunan İdlib'e yönelik askeri operasyonu, Suriye'deki savaşın yeniden alevlenmesine ve özellikle Türkiye'nin göç akınına karşı yeni tedbirler almasına yol açabilir.
DAEŞ'İN SALDIRILARINDA BAZI ŞÜPHELER
Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD'ye destek veren ABD, bu desteğe gerekçe olarak DAEŞ ile mücadeleyi öne sürüyor. Ancak DAEŞ'in Suriye'de etkisini yitirdiği ve neredeyse kontrol ettiği bir alanın kalmadığı biliniyor.
Irak'ta merkezi hükümet ise DAEŞ'in artık faaliyet göstermediğini ve ABD askerlerinin terör örgütüyle mücadele için ülkede bulunmasına gerek kalmadığını belirtiyor.
Ancak DAEŞ'in son dönemde Irak, Suriye, Türkiye ve Rusya'da eylemlerini artırdığı görülüyor. DAEŞ, 3 Ocak'ta İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin ölüm yıl dönümünde bir saldırı gerçekleştirmiş ve onlarca insanın ölümüne yol açmıştı. DAEŞ militanları daha sonrasında da İstanbul'daki Santa Maria Kilisesi'ni hedef almıştı.
Gazeteci Mehmet Ali Güller, Cumhuriyet'teki yazısında; 'ABD'nin Suriye ve Irak'tan çıkarılmasının konuşulduğu, Iraklı yetkililerin "DAEŞ bitti, topraklarımızda ABD'ye gerek yok" dediği ve "DAEŞ karşıtı koalisyonun" varlığının müzakerelere açılacağı süreçte DAEŞ'in yeniden ortaya çıktığına ve üç aydır saldırılar düzenlediğine dikkat çekiyor.
DAEŞ'in ABD için "kullanışlı düşman" olduğunu belirten Güller, terör örgütünün bu süreçte Washington'un bölgedeki varlığını sürdürmesine gerekçe üretecek şekilde yeniden aktif olduğunu vurguluyor.
ORTA ASYA'DA TERÖR TEHDİDİ BÜYÜYOR
Irak ve Suriye'de etkisini kaybeden DAEŞ; özellikle Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi Orta Asya ülkelerinde faaliyetlerini yoğunlaştırıyor. 2011 yılında patlak veren iç savaş sonrası bu bölgeden on binlerce aşırı radikal militan Suriye'ye gitmişti.
Rusya destekli Esad güçlerinin Suriye'nin birçok noktasında kontrolü yeniden ele geçirmesinin ardından aşırı radikal unsurların birçoğu ülkelerine geri dönmüştü.
Moskova saldırısını gerçekleştiren DAEŞ militanlarının da Tacikistan vatandaşı olduğu açıklandı. Bu durum, bölgede artan DAEŞ tehdidini gözler önüne seriyor.
Gazeteci Mustafa Kemal Erdemol, Halk Tv'deki yazısında, özellikle Özbekistan'ın doğusunda ve Tacikistan'ın bazı bölgelerinde DAEŞ ve benzeri örgütlerin faaliyet gösterdiğine dikkat çekiyor.
Bölge halklarının büyük bir çoğunluğu aşırı radikal unsurlardan rahatsız olsa da; DAEŞ bu bölgede varlığını artırarak Rusya'nın güneyinde kendisine yeni bir devlet oluşturmak istiyor.
Orta Doğu'daki varlığı sonlanma noktasına gelen DAEŞ'in, önümüzdeki dönemde Orta Asya ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde faaliyetlerini yoğunlaştırması bekleniyor.