ABD, Rusya ve Çin karşısında çok kutuplu dünyanın lideri olabilecek mi?
Rusya-Ukrayna savaşının ardından dünya siyaseti yeniden şekillendi. ABD; Almanya, Fransa ve Hindistan gibi müttefiklerini Rusya karşısında konumlandıramadı. Peki, Rusya-Ukrayna savaşının ardından nasıl bir dünya düzeni oluşacak? ABD, müttefiklerini neden Rusya karşısında konumlandıramıyor?
Hüseyin Can Topkaya
huseyincantopkaya@intell4.com
Dünyanın en büyük süper gücü olarak görülen ABD, 21. yüzyılın başlamasıyla birlikte birçok alanda zayıflamaya başladı. Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin yükselişe geçtiği bu dönemde; ABD ise Afganistan, Irak, Suriye ve bazı Latin Amerika ülkelerinde yenilgiye uğradı. ABD, Orta Doğu’da 20 yılı aşkın bir süredir hedeflerine bir türlü ulaşamadı.
20 yıl boyunca Afganistan’da kalan ABD; burada milyarlarca dolar zarar etti ve askeri olarak büyük kayıplar verdi. Geçtiğimiz sene ise ülkeden çekilme kararı alan Washington hükümeti, Afganistan’ı yeniden Taliban’ın kontrolüne bıraktı. ABD; Irak ve Suriye gibi ülkelerde de başarısız oldu. ABD müdahalesi bu bölgelere hiçbir zaman huzur, barış ve siyasi istikrar getiremedi.
Washington hükümeti ayrıca, son dönemde müttefikleriyle olan ilişkilerinde de sorunlar yaşadı. AB ülkelerinin; ilk defa ‘Avrupa ordusu’ kavramını gündeme getirmesi, Washington hükümetine sürekli eleştirilerde bulunması, Rusya ve Çin ile ilişkilerini geliştirmesi ve uluslararası meselelerde daha çok tek başına hareket etmeye başlaması, Batı’nın ABD’den stratejik özerklik elde etmeye çalıştığını gözler önüne serdi.
Birçok siyasi uzmana göre, 21. yüzyılın başlamasıyla birlikte tek kutuplu dünya dönemi sona erdi. ABD hegemonyasının sonuna gelindiğini belirten siyasi uzmanlar; Rusya, Çin, Hindistan ve AB ülkelerinin yeni kurulan çok kutuplu dünyada yerini aldığını belirtiyor.
Pekin’in ekonomi alanında gösterdiği gelişim, Rusya’nın ise dünyanın birçok noktasında nüfuzunu artırması ve yeniden küresel güç haline gelmesi; siyasi uzmanlara göre yeni dünya düzeninin oluştuğunu gösteriyor.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ ARDINDAN DEĞİŞEN DÜNYA DÜZENİ
Rusya-Ukrayna savaşının çıkmasının ardından dünya siyaseti yeniden şekilleniyor. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları, NATO’nun Doğu Avrupa’ya yönelik genişleme stratejisine bir tepki olarak görülüyor. 2004’te Romanya ve Bulgaristan’ı ittifaka dahil eden NATO; 2008 yılında ise Ukrayna ve Gürcistan’a üyelik sözü vermişti.
Son dönemde ise Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği konusu daha sık gündeme gelmeye başlamış, ABD ve ittifakın Kiev’e yönelik askeri desteği artış göstermişti. Rusya, Ukrayna’ya yönelik saldırılarında ABD ve NATO’nun etkisine sık sık dikkat çekiyor. Moskova ile Kiev arasında devam eden savaşın, perde arkasında bir Rusya-NATO çatışması olduğu dile getiriliyor.
Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından ABD; Avrupa ile son yıllarda hasar gören ilişkilerini düzeltmek, müttefiklerini yeniden yanında konumlandırmak, AB-Rusya ve AB-Çin ilişkilerinin gelişimini durdurmak, bölgenin yeniden lider ülkesi konumuna gelmek ve Moskova’yı ekonomik olarak hareket edemez bir duruma getirmek istiyor.
Almanya ile Rusya arasındaki Kuzey Akım 2 projesinin durdurulması, Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik uyguladığı yaptırımlar ve askeri olarak Ukrayna’ya verilen destek göz önünde bulundurulduğunda; ABD’nin bazı hedeflerine ulaştığını söylemek mümkün.
Ancak Almanya ve Fransa’nın; Rusya’ya yönelik bazı ekonomik yaptırımlara sıcak bakmaması, Pekin ve Moskova ile ilişkilerini sürdürmeye devam etmek istemesi, ve birçok şirketinin Rusya’da faaliyetlerini sürdürmesi, Washington hükümetinin Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden tüm hedeflerine ulaşamadığını gösteriyor.
ABD’nin bu savaşta müttefiklerini tam anlamıyla yanına çekememesi, çok kutuplu bir dünya kurulduğunu ve Washington’un bunu kabullenmekte zorlandığını bir kez daha gözler önüne serdi. Almanya ve Fransa’nın yanı sıra Hindistan da; Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara tam olarak katılmadı.
ABD-ÇİN ARASINDA KRİTİK GÖRÜŞME
ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, geçtiğimiz günlerde bir görüşme gerçekleştirdi. İki lider arasındaki görüşmede, Ukrayna krizi ele alındı. Çin Devlet Başkanı, “Çin ile ABD uluslararası sorumlulukları üstlenmeli ve dünya barışı için çağrıda bulunmalı” ifadeleriyle Biden’a çağrıda bulundu.
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mehmet Ali Güller, Çin’in bu ifadelerle ABD’ye bir mesaj verdiğini belirtti. Güller’e göre, Pekin, Washington hükümetine “Artık dünyayı tek başına yönetemezsin” mesajı verdi.
Görüşmenin ardından konuşan ABD Başkanı Joe Biden ise yeni bir dünya düzeninin kurulacağına dikkat çekti. “Biz buna önderlik etmeliyiz” ifadelerini kullanan Biden’ın; ABD’nin artık tek kutuplu dünyanın lideri olmadığını ve çok kutuplu bir dünya kurulduğunu kabul ettiği yönünde değerlendirmeler yapıldı.
Öte yandan Biden, Rusya’ya karşı Hindistan’ı da tam anlamıyla yanına çekmeye çalışıyor. ABD Başkanı, Quad grubu içerisinde Rusya’nın Ukrayna işgaline karşı harekete geçmede Hindistan’ın ‘biraz ürkek’ davrandığını ifade etti.
ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan’ın katılımıyla kurulan Quad ittifakı, Pasifik bölgesinde Çin’i dengelemeyi amaçlıyor. Hindistan dışındaki tüm ülkeler, Ukrayna saldırıları nedeniyle Rusya’yı kınadı ve ekonomik yaptırımları yürürlüğe koydu. Ancak Hindistan, Rusya’ya yönelik bir kınamada bulunmazken, Moskova hükümetine yönelik ekonomik yaptırımlara da katılmadı.
Yeni Delhi yönetiminin, Moskova ile siyasi, ekonomik ve askeri ilişkileri dengede tutmak istediği belirtiliyor. Özellikle Rusya ile Hindistan arasındaki son dönemde geliştirilen askeri ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda; Yeni Delhi yönetiminin denge politikasını sürdürmesi bekleniyor.
Son dönemde yaşanan tüm gelişmeler; yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu, tek kutuplu dünyanın sonuna gelindiğini, ABD’nin bu durumu kabullendiğini, ilerleyen dönemde Doğu ile Batı blokları arasında rekabetin güçleneceğini ve Rusya-Ukrayna savaşının sonucuna göre dünya siyasetinin yeniden şekilleneceğini gözler önüne seriyor.