Suudi Arabistan'ın futbol dünyasındaki güç oyunları
Suudi Arabistan'ın, futbolu stratejik bir hamle olarak kullanarak hem içeride hem de uluslararası arenada etkisini artırmaya yönelik hırslı planları, son yıllarda önemli bir ivme kazandı. Bu stratejinin temelinde, Suudi Arabistan'ın ekonomik ve stratejik çıkarlarını destekleme amacı yatıyor.
Uğur Acar - uguracar@intell4.com
Suudi Arabistan, spor alanında gerçekleştirdiği hamlelerle uluslararası arenada daha fazla görünürlük elde etmeye çalışıyor. Özellikle futbol, Suudi rejiminin iç ve dış meşruiyetini güvence altına almak, ekonomik ve askeri gücünü artırmak ve dünya sahnesindeki otoritesini pekiştirmek için bir araç olarak kullanılıyor. Bu strateji, Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030 planının bir parçası olarak ortaya çıkan ekonomik dönüşüm çabalarıyla da örtüşüyor.
EKONOMİK VE STRATEJİK HAMLELERİN İÇYÜZÜ
Suudi Arabistan, Serie A ve Coppa Italia'nın finalini Riyad'da düzenleyerek bu stratejisini pratiğe döktü. Aynı zamanda İspanya Süper Kupası gibi önemli futbol organizasyonlarını da ülkede düzenleyerek uluslararası futbolun bir parçası olma hedefine odaklandı. Ancak Suudi Arabistan futbolu sadece bir itibar temizleme aracı olarak değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik bir güç olarak kullanıyor.
Suudi Arabistan'ın futbolu ele geçirme stratejisi, özellikle Avrupa'nın zayıf ekonomilerine yatırım yaparak ve futbol kulüplerine milyonlarca dolarlık teklifler sunarak gerçekleşiyor. Bu, Suudi Arabistan'ın Avrupa futboluna olan etkisini artırırken, Avrupalı politik liderleri Suudi rejimiyle işbirliği yapmaya teşvik ediyor. Bu durum, Suudi ekonomisinin Avrupa'da daha fazla etki alanı kazanmasına ve Suudi Arabistan'ın dünya sahnesindeki otoritesini artırmasına yardımcı oluyor.
Ancak Suudi Arabistan'ın futbolu stratejik bir araç olarak kullanma çabaları, insan hakları ihlalleri ve Suudi rejiminin korkunç sicili nedeniyle eleştiriyle karşılanıyor. Özellikle Suudi Arabistan'ın iç ve dış politikalarının futbol üzerinden nasıl şekillendirildiği ve bu stratejinin uluslararası arenada nasıl algılandığı önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor.
ELEŞTİRİLER VE SUUD HANEDANLIĞI'NIN ÇATLAK SESLERİ BİTİRMESİ
2019'un başlarında, İtalyan aşırı sağının yükselen yıldızı, İtalya Süper Kupası'nın üst üste ikinci kez Suudi Arabistan'da düzenleme kararını Twitter'da eleştirdi. Giorgia Meloni o sıralarda İtalyan siyasetinde küçük ama büyüyen bir hareketin lideriydi; İtalya'nın Kardeşleri partisi 2018 genel seçimlerinde oyların yüzde 4'ünden biraz fazlasını kazanmıştı.
İtalya Süper Kupası uzun süredir İtalya dışında sahneleniyordu; önceki organizasyonlar New Jersey, Pekin, Trablus ve Doha'da düzenlenmişti. Ancak Meloni'ye göre, 2019 finalinin Riyad'da yapılması kararın ötesindeydi. Meloni bunu "mutlak bir rezalet" olarak nitelendirdi ve Suudi Arabistan'ı 'kadınlara ve değerlerimize" karşı ayrımcılık yapan bir ülke olarak tanımladı.
Fakat tüm bu yaşananlardan sonra Suud sermayesinin futbol üzerinden güç nüfuzunu baskın kılma çabaları en azından tepkilerin azalması noktasında sonuç verdi. Çünkü Meloni'nin son yapılan İtalya Süper Kupası organizasyonuna dair bir açıklama yapmaması, Suudi Arabistan'ın istediği noktaya ulaştığını gösteriyor.
Meloni ayrıca, göreve geldiği 2022'den bu yana Suudi kralı ve veliaht prensin zaferini kutlayan bir tebrik mesajı yayınladı ve İtalya'nın Orta Doğu ile istikrar, enerji güvenliği, yatırımlar ve insan hakları konularında daha fazla işbirliği yapmaya istekli olduğunu belirtti. Dolayısıyla bu işbirliğinin insan hakları boyutu geri plana atıldı ve enerji ile yatırım konularında birçok eylem gerçekleşti.
Geçen yıl İtalya ve Suudi Arabistan ekonomik ilişkilerini derinleştirmek için bir anlaşma imzaladı. Meloni, Suudi Arabistan'a agresif bir şekilde yatırım yapma konusunda hükümetinin başlangıç bağışı 1 milyar dolar olan yeni stratejik "Made in Italy" fonunu duyurdu.
SÜPER KUPA FİNALİ OYNANIRKEN SUUD STRATEJİSİNİN İŞLETİLMESİ
Suudi Arabistan'ın futbolu stratejik bir araç olarak kullanma çabaları, sadece spor alanında değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi bağlamda da büyük bir etki yaratıyor. Bu stratejinin başarısı, Suudi Arabistan'ın uluslararası alanda nasıl algılandığına ve futbolun siyasi emeller için nasıl araçsallaştırıldığına bağlı olacak.
Ayrıca Suudi kraliyet ailesi için tek bir sporu (ya da birkaç sporu) satın almak, basit bir itibar temizleme eyleminden daha fazlası gibi gözüküyor. Spor, ekonomik ve askeri gücün küresel rekabeti karşısında değerlendirildiğinde önemsiz görünebilir ancak Suudiler için durum hiç de öyle değil.
Örneğin Inter'in İtalya Süper Kupa zaferinin ardından havai fişekler Riyad üzerinde gece gökyüzüne fırlarken, İngiliz ve Amerikan güçleri Kızıldeniz'de deniz ticaretini durma noktasına getiren Husileri bombalamakla meşguldü. Husiler, bilindiği üzere İran tarafından destekleniyor ve Suudilerin yıllar süren acımasız askeri harekatının hedefi durumundalar.
Batılı güçlerin Husiler'e saldırdığı anlarda Arap yarımadasının İtalya Süper Kupası finaline odaklanması, Suudi stratejik hedefleri bir bir işlerken Suudilerin futbolu neden ele geçirmek istediğinin aseti olarak çarpıcı bir örneği karşımıza çıkardı.
Sonuç olarak, güç Suudilerin istediği şey ve Avrupa'nın en yüksek futbol otoriteleri bu gücü onlara vermek için üzerlerine düşeni hevesle yapıyorlar.