Tunus’ta yaşananlar Doğu Akdeniz ülkelerini nasıl etkiler?
Geçtiğimiz günlerde Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararlar ülkeyi kaos ortamına sürükledi. Peki, Tunus’ta neler oluyor? Tunus’ta yaşanan olayların bölgeye yansımaları nasıl olur? Tunus’ta daha önce neler yaşanmıştı?
Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olan ve Mısır ile Libya gibi komşuları bulunan Tunus, özellikle süper güçler için kritik bir ülke. Bulunduğu konum nedeniyle başta süper güçler olmak üzere bölgedeki tüm ülkeler için önemli olan Tunus, geçmişte Arap Baharı’nın başladığı ülke olarak biliniyor.
2010 yılının sonlarına doğru Buazizi adındaki bir seyyar satıcı; ülkedeki pahalılık, işsizlik, yoksulluk ve enflasyon gibi durumları gerekçe göstererek kendini yaktı. Bu olayın ardından ülkede hükümet karşıtı gösteriler başlarken, özellikle büyük halk kitleleri sokaklara dökülerek, 23 yıldır iktidarda bulunan Zeynel Abidin Bin Ali’yi protesto etti.
Tunus’ta her geçen gün büyüyen halk hareketi, daha sonrasında Mısır, Libya, Suriye, Cezayir, Fas ve diğer birçok Arap ülkesine yayıldı. Meydanlara, caddelere ve sokaklara dökülen Arap halklar, mevcut iktidarları protesto ederek birtakım hak taleplerinde bulundu.
Arap halkların en çok şikayet ettiği konuların başında, ülkede yaşanan; açlık, yoksulluk, yüksek enflasyon, döviz kuru, pahalılık, işsizlik gibi sorunlar geliyordu. Tüm bunların yanı sıra Arap ülkelerinde iktidarların, adının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ise halkların çok büyük tepkisini çekiyordu.
Tunus halkı, başlattığı protesto hareketi ile tüm komşularını ve bölge ülkelerini etkiledi. Tunus’un komşusu olan Mısır’da halk sokaklara dökülürken, 30 yıl boyunca ülkede iktidarda kalan Hüsnü Mübarek devrildi. Mübarek’in devrilmesinin ardından yapılan seçimlerde oyların yüzde 51’ini alan Muhammed Mursi, Mısır’ın yeni Cumhurbaşkanı oldu. İhvan hareketine yakınlığı ile bilinen Mursi, 2013 senesinde Savunma Bakanı Abdülfettah Sisi tarafından gerçekleştirilen darbe sonrası koltuğundan devrildi.
Tunus’ta başlayan ve büyüyen olaylar, bir süre sonra bir diğer komşu Libya’ya sıçradı. Libya’yı 42 yıl demir yumrukla yöneten Muammer Kaddafi, halkın yoğun tepki ve eleştirileri ile karşılaştı. Kaddafi’nin ülkede dev bir otoriterlik kurması, halkın yaşam alanlarına açık bir şekilde müdahale etmesi, insanların yaşam tarzlarını ve yaşama biçimlerini tek başına dizayn etmeye çalışması gibi nedenler halkın büyük tepkisine yol açtı. Kaddafi’den hoşlanmayan NATO ülkeleri ve ABD, Libya’da yaşanan olayları fırsat bilerek ülkeye müdahale etti. NATO’nun müdahalesi sonrası Kaddafi devrilirken, ülkede bugüne dek çözüme kavuşturulamayan yönetim sorunu ortaya çıktı.
Tunus’taki olaylar Mısır ve Libya gibi aynı zamanda Suriye’yi de etkiledi. 2011 yılında özellikle söz verdiği reformları bir türlü yapmaması, kuzey bölgelerde yaşayan Kürtlere kimlik vermemesi ve belirli kesimlere ayrıcalık tanıması nedeniyle Beşar Esad’a yönelik protesto gösterileri düzenlenmeye başladı. Bu protesto gösterileri kısa süre içerisinde iç savaşa dönüşürken, son 10 yılda ülkenin birçok yeri harabeye döndü. Milyonlarca insan bulundukları evleri terk ederek farklı ülkelere sığınmak zorunda kalırken, yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Lübnan, Irak, Ürdün ve Türkiye gibi ülkelerde Suriyeli sığınmacıların fazlalığı nedeniyle ekonomik sorunlar yaşandı.
Tunus’ta başlayan olaylar kısa sürede diğer ülkelere yayılırken, Tunus halkının gösterileri kısa bir süre sonra sonuç verdi. Ülkeyi 23 yıl yöneten Bin Ali hükümeti, halkın 23 gün süren gösteriler sonrası sona erdi. Bin Ali yaşanan gösteriler sonrası ülkeden kaçmak zorunda kalırken, emperyalist ülkeler tarafından kabul edilmeyince Suudi Arabistan’a sığınmak zorunda kaldı.
Ülkede Bin Ali’nin devrilmesinin ardından yapılan seçimlerde laik, sol ve liberal çevreler kendi arasında uzlaşı ve anlaşma sağlayamadı. Bu durum İhvan ideolojisine yakın El-Nahda partisinin yüzde 36 oy alarak 217 sandalyelik mecliste 89 sandalye kazanmasına yol açtı. Üç parti ile birlikte koalisyon hükümeti kuran El-Nahda, Türkiye ve Katar gibi ülkelerin desteğini aldı.
El-Nahda partisinin lideri Gannuşi, özellikle Müslüman Kardeşler hareketine ve ideolojisine yakınlığı ile biliniyor. 2014 yılındaki seçimlerde sandalye sayısı 89’dan 69’a düşen Nahda, ülkedeki faaliyetlerine devam etti. Nahda’nın desteklediği Başbakan Meşişi ile Cumhurbaşkanı Kays Said arasında birtakım tartışmalar ve sorunlar yaşandı.
Cumhurbaşkanı Kays Said ile Gannuşi arasında derin ideoloji ve siyasi görüş ayrılıkları bulunuyor. 2019’daki seçimlerde oyların yüzde 73’ünü alan Cumhurbaşkanı Kays Said, anayasa hukuku profesörlüğü ve laik sistemi savunması ile tanınıyor.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Kays Said, Başbakan Hişam Meşişi’yi azlettikten sonra Meclis çalışmalarını askıya aldığını duyurdu. Cumhurbaşkanı, aldığı kararları “Tunus devletini kurtarma olarak” nitelendirdi ve Tunus ordusunu da yanına aldı. Olayın gerçekleşmesinin ardından Gannuşi, tüm taraftarlarını sokaklara davet ederek, duruma tepki göstermelerini istedi. Birçok siyasi parti bu kararı darbe olarak nitelendirirken, dünya Tunus’ta ikiye bölündü.
Kays Said parlamentoyu 30 gün boyunca askıya aldığını duyururken, Başbakan Meşişi’yi görevden aldığını ve yeni bir Başbakan atayacağını açıkladı. Nahda lideri ve aynı zamanda Meclis Başkanı Gannuşi ise bu kararları bir darbe olarak nitelendirirken, devrime ve anayasaya karşı kararlar olduğunu belirtti.
Daha sonrasında Gannuşi’nin Meclis’e girmesine Tunus ordusu tarafından izin verilmezken, parlamento binası önünde taraflar arasında çatışma çıktı. Kays Said tarafından Savunma Bakanı ve Adalet Bakanı görevden alınırken, Gannuşi ise Meclis’in çalışmaya devam ettiğini açıkladı. Ülkede yaşanan siyasi kriz her geçen gün derinleşirken, önümüzdeki dönemde neler yaşanacağı bilinmiyor.
TUNUS OLAYLARI BÖLGEYİ NASIL ETKİLER?
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçtiğimiz günlerde aldığı kararın ardından dünya ülkelerinden çeşitli tepkiler gelmeye başladı. Fransa ve Suudi Arabistan gibi ülkeler Cumhurbaşkanı Kays Said’e destek vererek, ülkede bir an önce Başbakan atanması gerektiği konusunda açıklamalarda bulundu. Fransa, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler, Müslüman Kardeşler ideolojisine yakın bulunan grupları düşman olarak görüyor. Gannuşi liderliğindeki Nahda’nın İhvan ideolojisine yakınlığı, bu ülkelerin Cumhurbaşkanı Kays Said’e destek vermesine yol açıyor.
Türkiye ise en başından itibaren Tunus’ta Gannuşi liderliğindeki Nahda partisine destek veriyor. Özellikle Doğu Akdeniz ve Libya gibi konularda, Nahda ile Türkiye ortak bir zeminde buluşmaya çalışıyor. Türkiye, Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararları bir darbe olarak nitelendiren ülkeler arasında bulunuyor.
Tunus’ta yaşanan olayların ilerleyen günlerde daha da büyümesi bekleniyor. Her iki taraf da taraftarlarını sokaklara çağırırken, bu bir iç savaş riskini beraberinde getiriyor. Gannuşi liderliğindeki Nahda partisinin, haklarından vazgeçmesi ve alınan kararları kabullenmesi öngörülmüyor.
Geçtiğimiz senelerdeki Arap Baharı süreci göz önünde bulundurulduğunda; Tunus’ta başlayan olaylar Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olan Mısır ve Libya gibi komşu ülkeleri etkileyebilir. Tunus’ta yaşanan olayların hem komşu ülkelere hem de Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelere yansıması ise olumsuz olabilir. Libya’da siyasi istikrarın hala sağlanamadığı ve Mısır’ın içinde bulunduğu sorunları bilinirken, Tunus’ta yaşanan ve her geçen gün derinleşen kriz bölgeye olumsuz yansıyabilir.