Türkiye-Libya ilişkilerinde Doğu Akdeniz’in kritik rolü

Son 10 senedir iç karışıklıklarla mücadele eden Libya’da, 24 Aralık 2021’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri merakla bekleniyor. Peki, Türkiye, Libya’daki son gelişmelere nasıl bakıyor? Türkiye ile Batı’nın Libya’daki görüş ayrılıkları neler? Libya’daki seçimler Doğu Akdeniz’i nasıl etkiler?

Libya’da 24 Aralık 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri gerçekleştirilecek. 10 yılı aşkın bir süredir iç karışıklıklara ve çatışmalara sahne olan ülkede, yaklaşan seçimler, yeni bir dönemin kapısını arayabilir. Seçimlere sayılı günler kala Trablus’ta bulunan Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile Bingazi’de bulunan Temsilciler Meclisi arasındaki sorunlar devam ediyor. Birbirine karşı iki yönetim arasında siyasi ve güvenlik konularında görüş ayrılıkları yaşanıyor. Bu durum, her iki tarafın da yaklaşmakta olan seçimlere endişeyle bakmasına yol açıyor.

Ülkedeki yabancı ve paralı askerlerin varlığı ise Bingazi yönetimini endişelendiren bir diğer durum. Bingazi yönetimi ve ona destek veren Batılı ülkeler; ülkede 20 bini aşkın paralı ve yabancı askerin bulunmasından rahatsızlık duyuyor. Ulusal Birlik Hükümeti ise 24 Aralık’taki seçimler için Libya Ulusal Ordusu komutanı General Hafter’in Cumhurbaşkanlığına aday olmasını istemiyor.

Libya’da özellikle Abdulhamid Dibeybe’nin geçici hükümetin Başbakanı olması ile birlikte çatışmalar neredeyse sonlandı. Dibeybe’nin Avrupa ülkeleriyle kurduğu yakın ilişki; Bingazi ile Trablus arasında yıllardır devam etmekte olan gerginliği azalttı. Uluslararası toplum, ülkede seçimlerin yapılmaması ya da seçim sonuçlarının ülkenin tamamının iradesini yansıtamaması durumunda, son dönemde azalan çatışmaların yeniden şiddetlenmesinden endişe ediyor.

Geçtiğimiz senelerde Almanya’nın liderliğinde Libya’da istikrar ve barışın sağlanması için çalışmalar yürütülüyordu. Ocak 2020 ve Haziran 2021’de Berlin’de iki konferans yapılmış ve Libya’nın geleceği ele alınmıştı. Almanya, Libya’daki tüm taraflarla iletişim kuruyor ve sorunların çözümü için de Türkiye ile yakın bir iş birliği yürütüyordu. Ancak Almanya’daki seçim süreci, koalisyon hükümeti için görüşmelerin devam etmesi ve Merkel’in görevini devretmeye hazırlanması üzerine Fransa, Libya’da daha aktif bir rol üstlenmeye başladı.

Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın girişimiyle Paris’te Libya Konferansı gerçekleştirildi. Konferansta, 24 Aralık seçimlerini garanti altına almak ve siyasi anlaşmanın aksamadan yürütülmesini sağlamak için görüş alışverişinde bulunuldu. Fransa, İtalya, Almanya ve Libya’nın eş başkanlığında gerçekleştirilen konferansa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Mısır Devlet Başkanı Abdel Fettah el-Sisi ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov katıldı. Konferansta Türkiye’yi ise Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal temsil etti.

TÜRKİYE ile BATI’NIN LİBYA’DAKİ GÖRÜŞ AYRILIKLARI ARTIYOR

Türkiye, Almanya’nın ardından Fransa’nın Libya konusunda daha aktif bir rol üstlenmesinden rahatsızlık duyuyor. Bölgede Fransa ile derin görüş ayrılıkları yaşayan Türkiye, Paris hükümetinin Libya’daki nüfuzunu artırmasını istemiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi kapsamında Roma’da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya gelmiş ve burada rahatsızlıklarını dile getirmişti. Macron ile görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Libya ile ilgili Berlin Konferansının bir benzerini Paris’te gerçekleştirmek istiyor. Bu bir yerde durumdan vazife çıkarmak gibi oluyor. Bizim oraya ısrarla eş başkan olarak gelmemizi istiyor. Dedim ki ‘Berlin’de zaten biz bu konferansı gerçekleştirdik. Kaldı ki buraya bazı davetleriniz var; mesela Yunanistan, mesela İsrail, mesela Kıbrıs Rum Kesimi… Bunların katılım göstereceği bir Paris Konferansına biz katılamayız” şeklinde konuşmuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları; Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de haklarını görmezlikten gelen İsrail, Yunanistan ve GKRY gibi ülkelerle Libya’da birlikte hareket etmek istemediğini gözler önüne seriyor. Ayrıca Türkiye, sürecin en başından beri General Hafter’a destek veren ve son aylarda Dibeybe hükümeti ile yakınlaşan Batı’nın tavırlarını samimi bulmuyor. Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından meşru olarak kabul edilen Ulusal Birlik Hükümeti’nin, 24 Aralık seçimlerinden sonra tüm ülkede kontrolü sağlamasını istiyor. Batı ise General Hafter ve Akile Salih gibi isimleri de Libya’daki siyasi süreçte görmek istiyor. İki taraf arasında Libya’nın yanı sıra Doğu Akdeniz konusunda da görüş ayrılıkları yaşanıyor.

TÜRKİYE-LİBYA İLİŞKİLERİNİN DOĞU AKDENİZ’E YANSIMASI

Türkiye, Libya’daki iç savaşta en başından bu yana Ulusal Birlik Hükümeti’ne destek verdi. Her defasında UBH’nin Birleşmiş Milletler tarafından meşru olarak tanındığına vurgu yapan Türkiye, General Hafter liderliğindeki Bingazi yönetiminin ise meşru olmadığını savundu.

Türkiye ile UBH arasında gelişen siyasi ve ekonomik ilişkiler, Doğu Akdeniz’de yaşanan süreci de yakından etkiledi. 27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ile UBH arasında imzalanan Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının belirlenmesine yönelik mutabakat, bölgedeki tüm dengeleri tersine çevirmişti.

Türkiye ile UBH arasında imzalanan bu mutabakata Yunanistan, GKRY, İsrail, Mısır ve BAE gibi ülkeler karşı çıkmıştı. Söz konusu ülkeler, düzenlemiş oldukları konferanslarda bir araya gelerek, Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerini kınayan açıklamalarda bulunmuştu. Ayrıca Batı ve Körfez ülkeleri, Libya’da General Hafter ile yakın ilişkiler kurarken, UBH’yi ise sürecin dışında tutan politikalar izlemişti.

Bugün gelinen noktada, Türkiye ile UBH arasındaki yakın ilişkiler devam ediyor. Abdulhamid Dibeybe’nin UBH’de Başbakanlık koltuğunu devralmasından sonra Avrupa’nın da Libya politikası yeniden şekillenmeye başladı. Dibeybe’nin Paris’e giderek Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesi, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in Trablus’a giderek Dibeybe ile bir araya gelmesi, Dibeybe’nin İtalya Başbakanı Mario Draghi ile bir araya gelerek ikili ilişkileri yeniden ele alması; Batı ülkelerinin Libya’da UBH hükümetiyle ilişkilerini normalleştirmek istediğini gözler önüne serdi.

Bu süreç içerisinde UBH Başbakanı Dibeybe, Ankara’ya gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Dibeybe’nin Türkiye ile 2019 yılında imzalanan mutabakatın devam edeceğini açıklaması dikkat çekti.

Dibeybe’nin 24 Aralık’ta gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması bekleniyor. Dibeybe’nin aday olması halinde Avrupa ülkelerinin ve Türkiye’nin desteğini alacağını söylemek mümkün. Dibeybe’nin geçici hükümetin Başbakanı olmasıyla birlikte sakinleşen iç savaşın, Dibeybe’nin kalıcı olması halinde sonlanması söz konusu olabilir. Dibeybe’nin 24 Aralık’taki seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilmesi, bölgedeki dengeleri ve Doğu Akdeniz’deki süreci de yakından etkileyecektir.

Türkiye’nin, Dibeybe’nin seçilmesi halinde; 2019 yılında imzalanan mutabakatın korunması, Libya ile yeni iş birliği alanları oluşturulması, ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve Doğu Akdeniz’deki ortaklığın sürdürülmesi yönünde bir politika izlemesi bekleniyor.