Astana toplantısı ve Ankara-Şam hattında normalleşme süreci

Geçtiğimiz 20 ve 21 Haziran tarihleri arasında, Kazakistan'da Suriye konulu uluslararası "Astana" toplantısı yapıldı. Aynı zamanda Türkiye, Rusya, İran ve Suriye Dışişleri Bakan Yardımcıları da Astana'da eş zamanlı olarak bir toplantı gerçekleştirdi. Peki, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme sürecinde son durum ne?

Türkiye, Suriye ile yakınlaşma sürecine önem vermesine rağmen "Astana" toplantısı, dört ülkenin dışişleri bakanları toplantısının gölgesinde kalmayı başardı.

Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı Ayman Susan'ın açıklamaları, Beşar Esad yönetimi tarafından yapılan açıklamaların bir devamı niteliğindeydi.

Susan, "Astana" sürecinin herhangi bir gerçek sonuca ulaşması için Türk askerlerinin Suriye topraklarından derhal çekilmesi gerektiğini belirterek, bu talepleri "ulusal prensipler" olarak nitelendirdi.

Susan, Türk yetkililerin sürekli olarak Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlı olduklarını açıklamalarına rağmen Suriye topraklarından çekilmediğini ve bu durumun uluslararası hukuka ve ülkeler arasındaki en temel ilişkilere aykırı olduğunu ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı; toplantının sonunda, dışişleri bakanları düzeyindeki toplantıların devam edeceğini ve ihtiyaç durumunda bakanlar düzeyinde bir toplantının düzenlenebileceği konusunda anlaşma sağlandığını belirtti. 

Yeni Şafak Gazetesi'nin bildirdiğine göre; Türkiye, Suriye ile ilişkilerin normalleştirilmesi için dört koşul ortaya koydu. Anayasal değişikliklere ulaşmak, adil seçimlerin yapılması, Suriyeli mültecilerin güvenli ve onurlu bir şekilde geri dönüşü ve "terörle mücadele" konusunda iş birliği. 

Gazete, Suriye'nin "Halk Koruma Birlikleri"ne (YPG) duyduğu rahatsızlığa da dikkat çekti, bunu "petrol ve tahıl hırsızlığı" olarak nitelendirdi.

Aynı bağlamda, Suriye'nin mümkün olan en kısa sürede normalleşmesi için dört ülke arasında bir askeri koordinasyon merkezi kurulması fikri de gündeme geldi.

Bu fikir, kurulacak mekanizmanın yönetimi için her bir ülkenin temsilcisini atamayı içeriyor ve bu mekanizmanın daha fazla ayrıntısı gelecekteki toplantılarda netleşecek.

Benzer şekilde, Türkiye'nin Suriye'deki siyasi sürece doğru bir ilerleme sağlamak istediği belirtildi. Yeni bir anayasa oluşturulması, genel seçimlerin tüm Suriyelilerin katılımıyla gerçekleştirilmesi, bu seçimlere dayalı meşru bir hükümetin kurulması ve ülkelerine geri dönenlerin güvence altına alınması gibi adımların atılması hedefleniyor.

Mültecilerin geri dönüşü için önerilen formüller arasında, öncelikli olarak onların "güvenli" bölgelerde tutulması ve daha sonra yaşamaya alışık oldukları şehirlere geri dönmesi yer alıyor. Bu formül Ankara'nın perspektifine göre; yazılı bir taahhüt ile birlikte, mültecilerin geri dönüşü için gerekli.

Bu talepler ve Türkiye'nin normalleşme sürecini canlandırma şartları, Aralık 2022'den bu yana yapılan görüşmeler ve ertelenmelerle uyum içinde.

Geçmiş Nisan ayının 28'inde, eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler'in daha önce talep ettiği siyasi çözümün gerçekleşene kadar Türkiye'nin Suriye'den askeri olarak çekilmeyeceğini belirtti ve "2254" kararına atıfta bulundu.

Çavuşoğlu, o zamanlar Hürriyet Gazetesi'ne yaptığı bir röportajda, Türk güçlerinin Suriye'den çekilmesinin etkili olmayacağını, özellikle Suriye coğrafyasında "teröristlerin" yaygınlaştığını ifade etti.

Bu şartlar, Türkiye'deki seçimlerden sonra gerçekleşen toplantıda ortaya konan Türk şartlarıyla uyum içinde.

İran Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey yardımcısı Ali Asgar Hacı; Türkiye, Rusya, İran ve Suriye heyetlerinin Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi yol haritası üzerinde çalışmaya devam etme konusunda anlaştıklarını söyledi.

Ali Asgar Hacı, "Sadece bir toplantıda tam bir ilerleme kaydedebileceğimizi beklemiyorduk, ancak önemli olan çalışmaya başlamaktı, müzakereleri sürdürme konusunda anlaştık" dedi.

İranlı yetkili, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesinin aynı zamanda mülteci sorununun ve sınırların güvenliği konularının da tartışılması anlamına geldiğini belirtirken, Türkiye'nin Suriye'deki varlığına işaret etti.

Asgar Hacı'ya göre; Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi kolay bir süreç değil ve aynı anda birden fazla boyutu bulunuyor.

Bu açıklamalar, Rusya'nın Şam'daki elçisi Alexander Yefimov'un geçen Haziranın 12'sinde yaptığı açıklamalarla da uyumlu.

Yefimov, 12 yıl süren bir sürecin birkaç hafta veya birkaç ay içinde geri kazanılmasının zorluğuna dikkat çekerek, "Bu yönde çok zorlu bir çalışma bizi bekliyor ve tarafların pozisyonlarının birbirine hala uzak olduğunu açıkça kabul etmeliyiz" ifadelerini kullanmıştı.