Arjantin’deki ekonomik kriz aşırı sağı iktidara getirebilir: Ön seçimlerde en çok oyu Javier Milei aldı

Arjantin’de ekim ayında düzenlenecek genel seçimler öncesi yapılan ön seçimlerde en çok oyu aşırı sağcı popülist aday Javier Milei aldı. Ekonomik krizin ve enflasyonun gölgesinde seçimlere hazırlanan Arjantin’de yaşanan bu durum “siyasi bir deprem” olarak nitelendirildi. Peki, sağ popülizm ülkeye nasıl sıçradı ve nasıl yükselişe geçti?

Derin bir ekonomik krizde olan Arjantin’de 22 Ekim’de genel seçimler düzenlenecek. Seçimin ikinci tura kalması durumunda ise 13 Kasım’da ikinci tur oylamaları yapılacak.

Arjantin'de genel seçimler her dört yılda bir gerçekleştiriliyor.

Ülkede yürütme organı dört yılda bir seçilirken yasama organı 2 yılda bir oylamaya sunuluyor. Böylelikle milletvekillerinin yarısı ve senatörlerin üçte biri her seçim döneminde değişiyor.

Ülkede yürütme, ağırlıklı olarak Devlet Başkanına ait. Yasama erki Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşan iki kamaralı Kongre’nin, yargı ise Yüksek Mahkeme’nin yetkisi altında.

Üç ayrı etaptan oluşan Arjantin tipi seçim sisteminde ilk önce halk aday adaylarını seçiyor. PASO (Birincil, Açık, Eş zamanlı, Zorunlu) adı verilen bu sistem bir ön seçim.

PASO seçimin ilk ayağını oluşturuyor ve her partinin başta devlet başkanı adayı olmak üzere, senatör, milletvekili aday listelerini belirlemesini ve asıl seçime bu listelerin gitmesini sağlıyor.

Ülkede düzenlenen ön seçimlerin sonuçları ise genellikle genel seçimlerin sonuçlarıyla benzer oluyor.

Arjantin’de 13 Ağustos’ta düzenlenen ön seçimlerde en çok oyu aşırı sağcı aday Javier Milei aldı.

Seçim öncesi anketlerde oy oranı yüzde 20 olarak görülen Milei'nin aldığı yüksek oran, ülke genelinde bir sürpriz olarak karşılandı.

Milei anketlerde merkez solun adayı Ekonomi Bakanı Sergio Massa ve muhafazakar aday Patricia Bullrich’in gerisinde görünüyordu ancak ön seçimlerde oyların yüzde 30,06’sını almayı başardı. 

Bullrich yüzde 28 oy oranıyla ikinci olurken; Sergio Massa 27,24 oy oranıyla üçüncü oldu.

Seçimlere katılım oranı da yüzde 70 olarak kaydedildi.

Seçim sonuçlarına ilişkin konuşan Javier Milei, "Bu ülkede var olan asalak, yozlaşmış ve işe yaramaz siyasi kastın sonunu getireceğiz. Bugün Arjantin'in yeniden inşası için ilk adımı attık. Her zaman olduğu gibi aynı insanlarla farklı bir Arjantin mümkün değildir" ifadelerini kullandı. 

RADİKAL SAĞCI BAŞKAN ADAYI MİLEİ İKTİDARA YÜRÜYOR

Arjantin'in aşırı sağcı başkan adayı Javier Milei’nin seçim kampanyası genellikle ekonomiye dayanıyor.

Milei, yıllık bazda yüzde 115,6’ya ulaşan enflasyonu düşürmek için devleti küçültme ve ekonomiyi dolarize etme vaatlerini sunuyor.

Javier Milei, Arjantin Merkez Bankasının kapatılmasını savunuyor. Ayrıca Milei, iklim değişikliğinin yalan olduğunu, insan organlarının satışının legal olması gerektiğini ve silahların serbestleştirilmesi gerektiğini söylüyor.

Başkan adayı Milei, ‘IMF tarafından dayatılan kemer sıkma önlemlerinin ülkenin ihtiyaç duyduğu şeyle karşılaştırıldığında küçük’ olduğunu iddia ediyor.

Bir ekonomist ve kongre üyesi olan Javier Milei, geçtiğimiz hafta Financial Times’a verdiği röportajda, Arjantin’e 4 yılda toplam 22 kurtarma paketi sağlayan IMF’nin ülkenin durumunu umursamadığını söyledi.

Milei, “IMF, bir bankanın işinin faiz almak olduğunu bilen bir grup bürokrattan başka bir şey değil. Seçilirsem, Arjantin’in sorunlarını çözeceğim” dedi.

Aşırı sağcı başkan adayının vaatleri ise halkta karşılık buluyor. Milei’nin söylemleri ve tartışmalı görüşleri halkın ilgisini çekiyor.

Euronews’in aktardığına göre; uzmanlar, bu yeni adayın beklenenden çok daha iyi bir performans sergilediği konusunda hemfikir.

ARJANTİN’DE AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİNİN NEDENİ EKONOMİK KRİZ Mİ?

Yolsuzluklar, yanlış politikalar, küresel krizler zaten dış kaynağa muhtaç olan Arjantin’de 2001 yılında derin bir kriz yaşanmasına yol açtı ve bu süreçte halk yoğun bir yoksulluğun içine sürüklendi. Bu dönemde ülke IMF’ye tekrar tekrar borçlandı ve dış borç yükü artmaya devam etti.

2018 yılında ise bir türlü istikrar sağlayamayan Arjantin ekonomisi tekrar bir krize girdi ve bugüne kadar toparlanamadı.

Arjantin’in 2018 yılında yaşadığı parasal kriz, pesonun dolar karşısında önemli değer kaybetmesine neden oldu.

IMF, dönemin Devlet Başkanı Mauricio Macri ile görüşmeleri sonrasında 57 milyar dolarlık rekor yeni borç sağladı ancak anlaşma ekonomiyi istikrara kavuşturamadı.

Alberto Angel Fernandez’in 2019’da başkan seçilmesi de krize çözüm olmadı. Dış kaynak bulamayan Fernandez yönetiminin aldığı tedbirler, enflasyonu ve pesonun değer kayıplarını önleyemedi. Ülke ekonomik olarak daha da karmaşa içine girdi.

Arjantin’de 3 haneli enflasyon, siyasi çalkantılar ve kuraklık nedeniyle yaşanan resesyon ile döviz kıtlığı, ekonomiyi çökme noktasına getirdi. Bunun yanında karaborsadaki paralel döviz kuru ile resmi döviz kuru arasındaki makas da iyice açılmaya başladı.

Arjantinlilerin yaklaşık yüzde 40'ı bugün yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Merkez bankası ise Rusya-Ukrayna savaşının da şiddetlendirdiği kriz karşısında çareyi daha fazla para basmakta buluyor.

Halk ise ne Peronist Başkan Alberto Angela Fernandez'in hükümetinden ne de Parlamentodan memnun.

Independent’in aktardığına göre; Arjantinliler ülkenin sağ-sol veya peronist önde gelen tüm partilerini, IMF ve Batılı finansal akbabalarla/tefecilerle anlaşmalar yaptığı için yıllardır ülkenin kanını kurutan, yaygın yoksulluk ve açlığa, ekonomik resesyona, üç haneli enflasyona, döviz rezervlerinin tükenmesine yol açmaktan sorumlu tutuyor.

Arjantin toplumu solcu Alberto Fermandez yönetimine karşı büyük bir öfke duyuyor. Oysa halk 2019’da Fermandez’i yüzde 55 civarı bir oyla seçmişti.

Arjantin’de siyaset sağa ve otoriter sağa doğru kayıyor. Aşırı sağcı Javier Milei’nin ön seçimleri kazanması da bunun bir göstergesi. İlerleyen günlerde de halkın ekonomik krizin faturasını aşırı sağı iktidara taşıyarak sola karşı keseceği düşünülüyor.