Avustralya seçimleri: Hangi konular belirleyici olacak?
Avustralyalılar bir sonraki hükümet liderini belirlemek için 21 Mayıs’ta sandık başına gidecek. Anketler, Liberal Parti liderliğindeki dokuz yıllık muhafazakâr koalisyon hükümetinin ardından ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin iktidara gelebileceğine işaret ediyor. Peki, seçimlerde hangi konular ön plana çıkıyor?
Avustralya, 21 Mayıs Cumartesi günü sandık başına giderek yeni hükümet liderini belirlemek için oy kullanacak. Başbakan Scott Morrison ve ana muhalefetteki rakibi Anthony Albanese arasında yakın bir yarış sürerken, anketler Liberal Parti liderliğindeki dokuz yıllık koalisyonun değişebileceğini gösteriyor.
Üç yılda bir gerçekleşen seçimlerde partilerin çoğunluğa ulaşabilmesi için 151 üyeli mecliste 76 sandalye kazanması gerekiyor. Aksi halde, mevcut yönetimde olduğu gibi diğer partilerle anlaşılarak koalisyon hükümeti kurulacak.
ABD’de olduğu gibi Avustralya siyasetine de iki büyük parti hakim. Ancak son yıllarda daha küçük siyasi bloklara doğru kayma yaşandı. Son olarak 18 Mayıs 2019 tarihinde yapılan seçimde Liberal-Ulusal Parti koalisyonu 77 milletvekiliyle tek başına iktidara gelmişti. En yakın rakibi olan İşçi Partisi 68, diğer partiler ise birer milletvekili çıkarmıştı.
Seçimlerde belirleyici olacak konuların başında ekonomi geliyor. Ukrayna savaşının ardından artan yaşam maliyetleri, Avustralyalılar için öncelikli konulardan biri. Bir diğer önemli konu ise ulusal güvenlik. Çin ve Solomon Adaları arasında yapılan ikili güvenlik anlaşması, bir sonraki hükümetin giderek ısınan Pasifik jeopolitiğinde izleyeceği politikaları daha da önemli kılıyor.
SEÇMENLER İŞÇİ PARTİSİ'NE YÖNELİYOR
54 yaşındaki Morrison, Liberal Parti’nin lideri ve muhafazakâr Ulusal Parti ile kurulan koalisyon hükümetine başkanlık ediyor. 2018 yılında göreve gelen Morrison, cumartesi günü yapılacak seçimlerde yeniden aday olarak yarışıyor.
Morrison’ın en büyük rakibi 59 yaşındaki Albanese, 1996 yılında parlamentoya girdi. 2007’den 2013’e kadar süren İşçi Partisi hükümetinde önemli görevler üstlendi. 2019 yılında ise İşçi Partisi lideri oldu.
Nisan ayında yapılan Ipsos anketine göre, Avustralyalı seçmenler için belirleyici olan ilk beş konu yaşam maliyeti, sağlık, ekonomi, konut ve benzin fiyatları. Enflasyonun 20 yılın en yüksek seviyesine çıkmasıyla birlikte fiyat artışlarından büyük endişe duyulduğu kaydedildi.
Ankete katılanların üçte biri ise artan faiz oranları nedeniyle konut fiyatlarından endişeli olduğunu belirtti. Avustralya Merkez Bankası, 2010 yılından bu yana ilk kez 3 Mayıs’ta faiz oranını 25 baz puan yükseltti ve yüzde 0.35’e çıkardı.
İşçi Partisi lideri Anthony Albanese, artan enflasyon baskısını azaltmak için asgari ücrete yüzde 5,1 zam yapacağını söyledi.
Newspoll tarafından 13 Mayıs’ta yapılan kamuoyu yoklamasında, İşçi Partisi’ne desteğin Liberal-Ulusal koalisyonun önüne geçtiği kaydedildi. Mart ayında yapılan bir ankete katılanların yüzde 40’ı Başbakan Scott Morrison’ı güvenilir olarak tanımlarken, yüzde 44’ü ise Albanese’i güvenilir bulduğunu ifade etti.
Morrison'ın 2019’daki zaferi hakkında bir kitap yazan Canberra Üniversitesi siyaset tarihçisi Chris Wallace, "Seçmenler artık Morrison'ı son derece iyi tanıyor ve ondan hoşlanmıyorlar. Seçmenler onu ulusal kriz zamanlarında sorumluluktan kaçan ve sözüne güvenilemeyecek bir lider olarak görüyor” dedi.
Morrison hükümeti, Covid-19 salgını sırasında aşı politikasının doğru yönetilemediği gerekçesiyle eleştirilmişti. Bu yılın başında yaşanan sel felaketi sırasında Hawaii’de tatil yapan Morrison bir kez daha eleştirilerin hedefinde yer aldı. Hükümetin kriz yönetimi konusunda yetersiz olması, Morrison’ın liderlik özeliklerinin de tartışılmasına neden oldu.
İKLİM POLİTİKALARI ETKİLİ OLACAK MI?
Elektriğinin büyük bölümünü kömürden üreten Avustralya, büyük bir fosil yakıt tedarikçisi ve dünyadaki emisyonun yüzde 3,6’sını oluşturuyor. Ancak aynı zamanda iklim değişikliği nedeniyle en fazla risk altında olan ülkelerden de biri olarak dikkat çekiyor.
Son yıllarda Avustralya’da meydana gelen sel ve yangın felaketleri nedeniyle iklim politikaları da seçmenler için önemli konuların başında geliyor.
Mevcut hükümetin fosil yakıtlara bağlı olarak sürdürdüğü iklim politikası hem Avustralyalılar hem de diğer ülkeler tarafından eleştiriliyor. Hükümetin 2050’de sıfır emisyon hedefine karşılık İşçi Partisi 2030’da emisyonu yüzde 43 azaltmayı hedefliyor. Uzmanlara göre İşçi Partisi’nin hedefi çok daha iddialı bulunuyor.
Muhalefet lideri Albanese, kömürle çalışan elektrik santrallerini kapamaya zorlamayacağını, bunun yerine elektrikli arabaları daha ucuz hale getireceğini ve yenilenebilir enerji depolama seçeneklerini iyileştireceğini söyledi.
PEKİN’İN GÖZÜ AVUSTRALYA’DAKİ SEÇİMDE
Avustralya’daki seçim kampanyasında adayların yanı sıra öne çıkan bir isim daha var: Çinli lider Xi Jinping. Seçim kampanyası başlamadan önce Çin’in İşçi Partisi’ni desteklediği yönünde iddialar dolaşmaya başladı. Morrison hükümeti, söz konusu iddialar üzerinden İşçi Partisi’ni eleştirirken, muhalefet lideri Albanese ise Pekin yanlısı olduğunu reddetti.
Avustralya’da, Xi’nin fotoğraflarının bulunduğu reklam panolarında İşçi Partisi’ne veya Liberal adaylara destek verdiği yer aldı. Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde pazarlama uzmanı olan Andrew Hughes, siyasi reklamcılık söz konusu olduğunda Avustralya’nın “Vahşi Batı” olarak bilindiğini, ancak yine de bu kampanyalarda Çin’in kullanılmasının dikkate değer olduğunu söyledi.
Çin, Avustralya’nın en büyük ticaret ortağı. Son yıllarda kötüleşen ikili ilişkiler, Pekin yönetiminin Avustralya’nın arka bahçesi olarak gördüğü Solomon Adaları ile ikili güvenlik anlaşması yapmasının ardından daha da gerildi.
Adaylardan her ikisinin de hükümetin Çin’e karşı sert tutumunu sürdüreceği düşünülüyor. Ancak Morrison hükümeti, söz konusu ikili güvenlik anlaşmasını engelleyemediği için eleştiriliyor.
Avustralya İçişleri Bakanı Karen Andrews, Çin’in Solomon Adaları ile imzaladığı güvenlik anlaşmasını, “Neden şimdi? Neden tüm bunlar tam federal seçim kampanyasının ortasında ortaya çıktı? Siyasi müdahale hakkında konuşuyoruz ve bunun birçok formu var” şeklinde değerlendirdi.
Söz konusu anlaşmanın hükümetin yeniden seçilme şansını azaltmak için yapıldığını savunan Andrews, Pekin yönetiminin hamlesini “seçimlere müdahale” olarak yorumladı.
Diğer yandan ise Başbakan Morrison, iktidara gelmesinden bu yana Batılı ülkeler ile bağlarını güçlendirecek adımlar attı. QUAD (Dörtlü) olarak bilinen ve Avustralya, Japonya, Hindistan ve ABD’nin oluşturduğu ittifak, AUKUS’a katılarak Pasifik’te artan Çin etkisine karşı konumunu güçlendirdi.
Morrison’ın hem uluslararası politikadaki hem de iç politikadaki imajı güvenilir olarak görülmüyor. Seçim vaatleri ve şimdiye kadar yaptıkları da göz önüne alındığında İşçi Partisi’nin 21 Mayıs’taki seçimlerde daha avantajlı olduğu söylenebilir. Avustralyalılar, değişimi vaat eden Morrison yerine doğrudan hükümeti değiştirmeyi tercih edebilir.