Bakü'nün ''mekik diplomasisi'' devam ederken Azerbaycan ve İsrail ilişkilerini derinleştiren unsurlar

Bakü olayların gidişatı konusunda hassas bir konumda. İran'ın her geçen gün artan tehditleri, Ermenistan'la yaşanan gerginlikler Azerbaycan'ı müttefiklerini kaybetmekten alıkoyuyor.

Reelpoliitik herhangi bir ideale veya kurama bağlanmaksızın tamamıyla mevcut gerçeklere uyum sağlayarak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmak anlamında kullanılan Almanca terim.

Reelpolitik aynı zamanda güçlü devletlerin politikası olmanın yanı sıra, iç kamuoyu baskısından da uzak olmayı gerektiren bir politika türü.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada çok ilginç bir video paylaşıldı. Söz konusu video, bir tarafta Bakü'de İsrail bayraklarının dalgalandığını diğer tarafta Erivan'da İran bayraklarının dalgalandığını gösteriyordu. Aslında bu video bulunmaz bir reelpolitik konusuydu.

İsrail'in Gazze'ye operasyonları, İslam dünyası ve İsrail arasında denge kurmaya çalışan Azerbaycan'ı zorlu bir diplomatik pozisyonda bıraktı.

Bakü ilk günden itibaren itidal çağrısı yaptı ve iki devletli çözüm vurgusunda bulundu ancak çatışmaların uzaması Azerbaycan hükümetini zor durumda bırakmaya devam ediyor.

Hem İsrail'le yakın bağlarını koruyup hem de Filistinlilere destek açıklamak Bakü için Türkiye gibi kilit müttefiklerle uzaklaşmamanın formülü...

Ancak bazen işler öyle noktaya geliyor ki daha fazlasını ortaya koymak gerekiyor. Çünkü görece daha seküler olmasına rağmen Azerbaycan da dahil olmak üzere, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan hiçbir ülke İsrail saldırılarını kolayca görmezden gelemez.

Bakü ise olayların gidişatı konusunda hassas bir konumda. Azerbaycan'ın üç komşusu, Rusya, İran ve en önemlisi kilit müttefik Türkiye, Filistin davasının açıktan destekçisi.
Öte yandan, Azerbaycan'ın İsrail'le ilişkileri ise zirve noktasında.

Bakü'nün bu "diplomatik dansı" devam ederken diğer taraftan Azerbaycan ve İsrail ilişkilerini derinleştiren unsurlara gelin birlikte göz atalım.

 

TARİHSEL SÜREÇ
Musevilerin günümüz Azerbaycan topraklarına gelişinin tarihi Mezopotamya döneminden başlıyor.

Hazar Denizi'nin Kuzeydoğusundan başlayarak İdil nehrine kadar uzanan bölgede kurulmuş Hazar Devleti ahalisinin önemli kısmının 740 yılında Museviliği kabul ettiği biliniyor.

Bundan dolayı Hazar Devleti'nde Yahudilerin büyük nüfuz sahibi olduğu ve Kafkasya'daki varlıklarını da o devletten miras aldıkları yazılı.

Hazar Devleti'nden günümüze kadar ulaşmış yazılı belge olarak iki mektubun İbranice kaleme alınması da bunu açık şekilde ortaya koyuyor.

18'inci yüzyılda günümüz Azerbaycan'ının Guba ili sınırları içindeki Kırmızı Kasaba'yı kurmuş Musevi Cemaati, Çarlık Rusya'sı saldırılarından korunmak için orayı ideolojik üs olarak belirlemiş.

İlk Musevi sinagogunun da yapıldığı yer olduğuna inanılan Kırmızı Kasaba daha o dönemlerde "Kafkasya'nın Kudüs'ü" unvanını kazanmış.

Guba bölgesinin Müslümanlar ve Museviler bakımından ortak özelliklerinden biri de 1918 yılında Ermenilerin bölgede her iki dine mensup insanlara karşı soykırım yapmaları oldu.
Ayrıca 1995 yılında temeli atılmış geleneğe göre, Azerbaycan Parlamentosu'nda mutlaka Musevi kökenli bir milletvekili bulunuyor.

Bakü'nün dünyada yaptığı "dini hoşgörü ve dialog" propagandasında Musevi cemaatine verilen haklar hep ön plana çıkarılıyor ve örnek olarak sunuluyor.

Halihazırda ülkede sayısı 20 bin civarındaki Musevi cemaatinin 7 sinagogunun, yaklaşık 10 STK'sının bulunması da bunun örneklerinden biri.

STRATEJİK UNSURLAR

İşgal altındaki topraklarını kurtarma niyetinde olan bir ülkenin ordusunu güçlendirmesi kaçınılmaz. Bu noktada İsrail ile Azerbaycan'ın silah alışverişi de yüksek yoğunlukta seyrediyor.

 

Azerbaycan, şu anki çatışmalarda kullandığı silahların yüzde 60’ını işgal devleti İsrail’den, geri kalanını da Rusya’dan alıyor. Son Karabağ Savaşı'nda da İsrail'in Azerbaycan'a desteği ortada.

İki ülkenin birbirini 30 sene önce tanımasına rağmen Azerbaycan'ın Kudüs'te kendi büyükelçiliğini açma kararını geçen Temmuz ayında alması da 44 günlük savaşın ardından verilen desteğe bir karşılık olarak ortaya koyuldu.

Tahran'ın tehditleri de artınca Bakü senelerden beri yakınlaştığı İsrail'in başkentinde büyükelçilik açmayı kendi durumunu sağlama almanın yollarından biri olarak değerlendirdi.

Mevcut tabloda Azerbaycan'ın İsrail ile ilişkilerini derinleştirilmek dışında bir seçeneğinin bulunmadığı görünüyor.

İran'daki mevcut iktidar işbaşında olduğu sürece bu şekilde devam edeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek...