BAE ile Katar’ın Orta Doğu’da nüfuz mücadelesi büyüyor

Körfez’in önde gelen ülkelerinden BAE ile Katar, son dönemde izledikleri dış politika ve attıkları adımlarla ön plana çıkıyor. İki ülkenin de İran ve Türkiye ile geliştirdiği ilişkiler dikkat çekiyor. Son dönemde Afganistan’da yaşanan gelişmeler ise iki taraf arasındaki nüfuz mücadelesini gözler önüne seriyor. Peki, BAE ile Katar’ın nüfuz mücadelesinde son durum ne? İki ülke son dönemde Orta Doğu’da hangi adımları attı?

Katar ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki nüfuz mücadelesi, 2017 yılında patlak veren krizin ardından başladı. Başta Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere Körfez ülkeleri; terör örgütlerine destek verdiği ve İran ile iyi ilişkiler geliştirdiği gerekçesiyle Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesti.

Körfez’in bu kararı vermesinde en önemli etkenlerden biri de; Doha hükümetinin Müslüman Kardeşler hareketine Kuzey Afrika ülkelerinde destek vermesi oldu. Körfez ile siyasi bağları tamamen kopan Doha, Türkiye ile stratejik müttefikliğini daha üst noktalara taşıdı. Özellikle Türk askerlerinin Doha’da konuşlanması, o dönem Körfez ülkelerinin sert tepkisini çekti.

Doha hükümeti bu süreç içerisinde Türkiye ile siyasi, ekonomik, ticari ve askeri ilişkilerini geliştirdi. 2011 yılında başlayan iç savaş sonrası Suriye’de İran ile karşı karşıya gelen Doha, Körfez krizi sonrası Tahran ile yeniden temas kurmaya başladı. Körfez ile ekonomik bağların kopması üzerine Doha, İran ile başta enerji ve doğal gaz olmak olmak üzere birçok alanda iş birliğini geliştirme yoluna gitti.

Katar, Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunmamasına rağmen bölgenin önemli aktörlerinden biri haline geldi. Sondaj ve doğal gaz arama faaliyetlerinde bulunan Doha hükümeti; İsrail, Mısır, Yunanistan ve GKRY gibi ülkelerle iş birliğini güçlendirdi. Doha hükümeti, Doğu Akdeniz konusunda Türkiye ile de temaslarını sürdürdü.

Katar’ın dış politikada önemli adımlar attığı ülkelerden biri de Libya oldu. Türkiye ile birlikte sürecin en başından bu yana Ulusal Birlik Hükümeti’nin yanında yer alan Doha, geçici başbakan Abdulhamid Dibeybe’yi desteklemeyi sürdürüyor.

Körfez krizi sonrası Doha hükümeti; İran, Türkiye, Libya, Mısır ve İsrail gibi ülkelerle iş birliğini güçlendirerek Orta Doğu’daki nüfuzunu artırmayı başardı. Geçtiğimiz sene Körfez ülkeleriyle ilişkilerini yeniden normalleştiren Katar, bölgenin en önemli aktörlerinden biri haline geldi.

BAE’NİN ORTA DOĞU’DA LİDERLİK MÜCADELESİ

Birleşik Arap Emirlikleri, son yıllarda dış politikada attığı adımlarla, bölgede liderlik rolünü üstlenmeye çalıştığını gözler önüne serdi. Doğu Akdeniz’in önemli aktörlerinden biri haline gelmeyi başaran BAE, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ara buluculuğunda İsrail ile Abraham Anlaşmaları’nı imza attı.

Söz konusu anlaşmanın ardından Abu Dabi ile Tel Aviv arasında siyasi, ticari ve teknolojik olarak önemli adımlar atıldı. BAE, İsrail ile önümüzdeki dönemde teknoloji ve ekonomi alanlarında iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor.

Abu Dabi hükümeti, uzun bir zamandır ilişkilerinde sorun yaşadığı Türkiye ile de yeniden normalleşme yoluna gitti. Mısır, Libya, İsrail ve Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler; Türkiye ile BAE arasındaki bağların kopmasına neden olmuştu.

24 Kasım 2021’de BAE Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret; iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmasını beraberinde getirdi. Ankara ile Abu Dabi hükümeti, önümüzdeki dönemde ekonomik  iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor.

BAE; Yemen, Suriye ve Katar konularında karşı karşıya geldiği İran ile de ilişkilerini yeniden ele alıyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de; komşu Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek istediğini sık sık dile getiriyor. İran’ın nükleer faaliyetlerini ciddi bir güvenlik tehdidi olarak gören Abu Dabi, Tahran ile temaslarını güçlendirerek bu faaliyetlerin de önüne geçmeye çalışıyor.

BAE ayrıca, Orta Doğu’da Esad ile yeniden normalleşme yoluna giden ilk Körfez ülkesi oldu. Geçtiğimiz aylarda Beşar Esad’ın Abu Dabi’ye ziyareti, dünya kamuoyunda büyük bir yankı yarattı. BAE, Suriye ile yeniden normalleşerek, Orta Doğu’daki nüfuzunu güçlendirmek ve Doğu Akdeniz’deki etki alanını genişletmek istiyor.

AFGANİSTAN HAVALİMANLARINI BAE YÖNETECEK

BAE ile Katar’ın bölgede nüfuz mücadelesi verdiği ülkelerden biri de Afganistan. Doha hükümeti, Taliban ile uzun yıllardır sıkı temas içerisinde. Taliban’ın, Afganistan’da iktidara gelmesinden önce de Doha’da ofisi bulunuyordu. Taliban’ın geçtiğimiz sene Afganistan’da iktidara gelmesinin ardından ilk gündem maddelerinden biri de; ülkedeki havalimanlarının kimin tarafından yönetileceği konusu oldu.

Bu süre içerisinde Türkiye, Pakistan, Katar ve Macaristan gibi ülkeler gündeme geldi. Taliban ile en iyi iletişime sahip olan Katar; havalimanlarının yönetimi konusunda en çok ön plana çıkan ülke oldu. Ancak daha sonra Abu Dabi hükümetinden kritik adımlar geldi.

Kabil, Herat ve Kandahar havalimanlarının yer hizmetlerinin işletilmesi, 24 Mayıs’ta BAE şirketi GAAC/G42’ye devredildi. Geçtiğimiz günlerde ise Taliban geçici hükümeti Ulaştırma ve Havacılık Bakanlığı, başkent Kabil’de düzenlenen törenle Kabil, Herat, Kandahar ve Mezar-ı Şerif havalimanlarının güvenlik hizmetlerinin de BAE şirketi GAAC/G42ye devredildiğini duyurdu.

Yaşanan son gelişmeler, BAE’nin Afganistan’da nüfuz alanını genişlettiğini gözler önüne serdi. Afganistan’ı dış politikadaki hedefleri açısından kritik bir konumda gören Abu Dabi, havaalanları üzerinden bölgedeki etkinliğini artırmak istiyor. Her ne kadar havalimanlarının işletilmesini BAE’ye kaptırsa da; Katar, Taliban ile temaslarını sürdürüyor. İlerleyen dönemde BAE ile Katar arasındaki Afganistan rekabetinin daha da sertleşmesi bekleniyor.