Batı Sahra sorunu kalıcı çözüm üretilemeyen bir soruna dönüştürülüyor

Batı Sahra sorunu iki taraflı bir sorun olmaktan çıkıp kıtanın içinden ve dışından birçok ülkenin dahil olduğu uluslararası bir sorun haline geldi. İsrail’in, Fas’ın Batı Sahra bölgesindeki egemenliğini tanıma kararı ise bölgedeki gerginliği artırdı.

Afrika kıtasında varlığını koruyan Batı Sahra bölgesi, Sahra Çölü’nün en batısında bulunuyor.

Batı Sahra bölgesi, Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan kendini yönetemeyen topraklar listesinde Afrika kıtasında yer alan tek toprak parçası.

Bölgeyi kuzeyde Fas, doğu ve güneydoğu sınırlarında ise Cezayir ve Moritanya çevreliyor.

Uluslararası Adalet Divanı, 1975’te Batı Sahra halkının kendi kaderini tayin etme hakkı olduğunu duyurdu ancak kararın üzerinden 48 yıl geçmesine rağmen Fas’ın bazı devletler tarafından tanınan Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti ile yaşadığı kriz çözüme kavuşturulamadı.

Fas, eski bir İspanya sömürgesi olan Batı Sahra bölgesini kendi toprağı olarak görüyor. Ancak Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti, çoğu Afrika ve Latin Amerika ülkeleri olmak üzere 40 devlet tarafından bağımsız ülke olarak kabul ediliyor.

Fas yönetiminde olan Batı Sahra’nın başkenti bulunuyor. Bölgenin başkenti olarak sayılan Layun şehri en büyük şehir. Bölgenin para birimi ise Fas dirhemi.

CEZAYİR İLE FAS ARASINDA YAŞANAN BATI SAHRA SORUNU

İspanya, Batı Sahra’yı 1975 tarihli Madrid Antlaşması ile terk ederken bölgeyi Fas ve Moritanya’ya bıraktı.

1973 yılında kurulan Polisario Cephesi İspanya’ya karşı bağımsızlık mücadelesi başlatmıştı. İspanya’nın Batı Sahra’dan çekilmesinin ardından Polisario Cephesi 27 Şubat 1976’da Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti’nin (SADC) kuruluşunu duyurdu.

Moritanya 5 Ağustos 1979'da Batı Sahra'da kontrol ettiği topraklardan Polisario Cephesi ile barış anlaşması imzalayarak çekildi. Bu durumun ardından Fas, Moritanya’nın çekildiği güney bölgesini de işgal etti.

Fas'ın 1975'te eski İspanyol sömürgesi Batı Sahra'yı topraklarına katmasının ardından  Cezayir’in destek verdiği bağımsızlık yanlısı Polisario Cephesi ile Fas yönetimi arasında başlayan gerginlik sürüyor.

Fas, bölgenin kendi egemenliğinde kalması gerektiğini savunurken Polisario Cephesi, Batı Sahra'nın bağımsız devlet olduğunu iddia ediyor.

Polisario Cephesi, 1991'de Birleşmiş Milletler'in (BM) ara buluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasına kadar Fas güvenlik güçlerine karşı silahlı mücadele yürütüyordu. Ateşkes anlaşmasından bu yana Batı Sahra'nın statüsüyle ilgili görüşmeler başarıya ulaşamadı.

BM gözetiminde gerçekleşen Fas ile Polisario Cephesi arasındaki görüşmeler, 2019'dan beri askıya alındı ve Kasım 2020’de ateşkes sona erdi.

2007’den bu yana Fas, Batı Sahra’nın kendisine bağlı özerk bir bölge olmasını istiyor. Polisario Cephesi ise Birleşmiş Milletler’in de kabul ettiği bir referandum ile kendi kaderini tayin etmek istiyor. Batı Sahra ile ilgili dünyadaki kutuplaşma da bu ikilem üzerinde şekilleniyor.

Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği (AfB) ve Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası aktörler doğrudan ya da dolaylı olarak bu soruna müdahil oluyor. Bu durum, Batı Sahra sorununu kalıcı çözüm üretilemeyen, üretilmesi de mümkün olmayan bir soruna dönüştürüyor.

İSRAİL FAS’IN BATI SAHRA'DAKİ EGEMENLİĞİNİ TANIDI

İsrail ve Fas, 2000'de askıya alınan diplomatik ilişkilerin 10 Aralık 2020 tarihinde yeniden başlatıldığını duyurmuştu.

İsrail ve ABD'li heyetin 22 Aralık 2020'de Rabat'a yaptığı ziyarette de Fas, İsrail ve ABD arasında ortak bir bildiri imzalanmıştı.

Fas, bu dönemde Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Sudan’dan sonra İsrail ile normalleşmeye giden dördüncü Arap ülkesi olmuştu.

Geçtiğimiz temmuz ayında da Fas Kraliyet Sarayı, İsrail'in tartışmalı Batı Sahra bölgesi üzerindeki Fas egemenliğini tanıdığını ve burada bir konsolosluk açmayı planladığını açıkladı.

Açıklamada, Tel Aviv yönetiminin aldığı kararın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından Fas Kralı 4. Muhammed’e bir mektupla iletildiği ifade edildi.

Mektupta, "İsrail'in pozisyonu Birleşmiş Milletler'e (BM), bölgesel ve uluslararası örgütlere... ve İsrail'in diplomatik ilişkide bulunduğu tüm devletlere gönderilecektir" denildiği belirtildi.

Açıklamada ayrıca, bu tanımanın bir parçası olarak İsrail’in “Dakhla kentinde bir konsolosluk açmayı” düşündüğü bilgisi de yer aldı.

İsrail’in, Fas’ın Batı Sahra bölgesindeki egemenliğini tanıma kararının, Fas’ın uluslararası alanda güven kazanmasına ve iş birliğini güçlendirmesine yardımcı olacağı belirtiliyor. Ancak bazı uzmanlar bu kararın Fas’ın Batı Sahra meselesinin prestijini ve adaletini tehlikeye atabileceğini savunuyor.

Faslı siyasi analist ve Atlas Siyasi ve Kurumsal Göstergelerin Analizi Merkezi Başkanı Muhammed Buden, AA’ya yaptığı açıklamada; İsrail'in kararının, Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini destekleme ve Batı Sahra'yı konsolosluk açmak için cazip hale getirme konusundaki uluslararası dinamizme ivme kazandıracağını söyledi.

Buden, bunun diplomatik düzeyde büyük bir kazanım olduğunu ve birçok ülkeyi İsrail'in izinden gitmeye iteceğini ifade etti.

Batı Sahra sorunu sömürge devletlerinin çizdiği sınırlar, sömürü ve egemenlik çatışmalarından kaynaklanıyor. Cezayir destekli Pisario Cephesi Batı Sahra’da bağımsız bir devlet talep ediyor. Fas ise buna karşı çıkıyor.

Cezayir de Batı Sahra Sorunu’nun çözülmesi yerine Fas için daimi bir mesele olarak kalmasını tercih ediyor. Cezayir, bu şekilde Fas’ın güçlenmesini ve kendisi ile bölgesel nüfuz mücadelesine girmesini engellemeyi hedefliyor. Bu durum, Batı Sahra sorununun müzakereler yoluyla çözüme kavuşturulamayacağını gösteriyor.