İran-ABD nükleer anlaşması petrol fiyatlarını düşürebilir mi?
2018 yılında, ABD'nin İran ile 2015'te imzalanan nükleer anlaşmadan ayrılmasının ardından taraflar ilk kez yeniden masaya oturmak üzere bir araya geldi. 7 Mayıs'ta Viyana'da nükleer anlaşmayı canlandırmak üzere yapılan görüşmelerden henüz bir sonuç çıkmadı. Görüşmelerin 'bodrum kat' metaforu ile sunulması ise dikkat çekti. Doç. Dr. Murat Koç, 'bodrum kat' metaforunu ve görüşmelerin İran üzerindeki muhtemel etkilerini Intell4'a anlattı...
İlkay Yaprak - Intell4
Petrol fiyatları, dün itibari ile kendi rekorunu kırarak zirveyi gördü. Ağustos ayı için ise Brent ham petrol vadeli işlemlerinin 28 sent, yani yüzde 0.4 artarak, 2019 yılından bu yana en yüksek seviye olan 72.17 dolara yükselmesi bekleniyor.
ABD ve Avrupa'da Covid-19 kısıtlamalarının gevşetilmesi artışta etkili olurken, analistler OPEC+ üreticilerinin arz kesintilerinde kademeli iyileşmeye gitmesine rağmen küresel petrol talebinin yılın ikinci yarısında arzı geçmesini bekliyor.
Petrol fiyatlarındaki hızlı artış bir kez daha tüm gözlerin İran'a dönmesine neden oldu. ABD ile nükleer görüşmeler devam ederken, İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney, Tahran'ın 2015 nükleer anlaşmasına dönmek için 'net adımlar' görmek istediğini açıkladı. Hamaney, "Arabuluculara nükleer anlaşmaya dönmek için söz değil icraat istediğimizi söyledim" dedi.
İran ile nükleer anlaşmayı canlandırma müzakelerini gerçekleştirmek amacıyla Viyana'da gerçekleştirilen görüşmeler 7 Mayıs'ta başladı ve son toplantı 2 Haziran'da yapıldı. Yaklaşık iki aydır süren Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) görüşmelerinin ardından yapılan açıklamada nihai sonucun haftaya gerçekleşecek altıncı oturum ile şekilleneceği mesajı verildi.
Grand Hotel Wien otelde, Avrupa Birliği yetkilisi Enrique Mora başkanlığında yürütülen görüşmelere Rusya, İran, Fransa, Çin, İngiltere ve Almanya'dan yetkililer katıldı. ABD'li yetkililer ise görüşmelere bir başka otelden dolaylı olarak iştirak etti.
Görüşmelere dair haberlerin yer aldığı bazı haber sayfalarında ise 'bodrum katı' ifadesi dikkat çekti. Daha önce ABD Başkanı Donald Trump tarafından sık kullanılan ve geçmiş dönemde Pizza Gate ile de ilişkili olarak karşımıza çıkan 'bodrum katı' metaforunu Çağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Murat Koç, Intell4'a anlattı.
"İSRAİL'İN KAZANIMLARI KAYBEDİLMEMELİ"
İran'ın en zayıf olduğu dönemde bu görüşmelere katıldığını belirten Doç. Dr. Koç, ABD'ye teşne olduğu bugünlerde nükleer müzakerenin başlamış olmasına dikkat çekerek, "İran'da yapılacak seçimlerin ardından İsrail'in bölgedeki kazanımlarının kaybedilmemesi için adaylara bile müdahale edildi. Kimi adayların ülkede yeniden seçime girmesinin yasaklanması amacıyla 'devletin bütünlüğünü' işaret eden kararlar alındı. Burada hedef, Ahmedinejad'tı" dedi.
İran'ın alacaklarının 750 milyar dolara kadar ulaştığının altını çizen Doç. Dr. Koç, ABD'nin İran'a prim vermeden en iyi sonucu almak üzere müzakerelere geri döndüğünü vurguladı.
"İRAN'DA AFGAN GÖÇÜ BASKISI"
Biden'ın Afganistan'dan çekilme politikasının da Tahran yönetimine yönelik kritik hamlelerden birisi olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Koç, "ABD'nin Afganistan'dan çekilmesiyle birlikte İran'ın Kuzey ve Doğu bölgelerine milyonlarca Afgan'ın göç etti" ifadelerini kullandı.
ABD'nin "Uluslararası ilişkilerde sosyal arkaik ritüellerin içerisine girmeyen ötekini ehlileştirme" politikası yürüttüğünü belirten Doç. Dr. Koç, bodrum katı metaforunun da bu minvalde 'reformu' destekliyici unsur olarak kullanıldığını söyledi.
İran'da iki tip reformist grup olduğunun ve bu grupların iç ve dış olarak adlandırıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Koç, Afganistan'dan göç edenlerin oluşturduğu toplumsal ve siyasi baskının içerideki reformist hareketi tetiklerken, devrim öncesi İran'a dönmek isteyenlerin ise; dış politikası güçlü, Avrupa'ya açılmış, sermaye ve ilişki kuran, İmam statüsüne özel koruma elde etmiş bir ülke için baskı oluşturduklarını vurguladı.
"HERKESİN BİLGİSİ DAHİLİNDE ve BODRUM KATTA"
"Bodrum kat" metaforunun ABD'nin 'Şeytanlaştırma miti' kapsamında karşısında görmek istediği İran'a hizmet ettiğini belirten Doç. Dr. Murat Koç, "ABD, İran'ın yıkılmasını asla istemez. Çünkü biri varolmadan, bir diğeri varolamaz. İran'ın yıkılmasının ardından reformistler Şah dönemindeki gibi bir İran kurmak isteyecek. Böyle bir İran bölgede 'şeytan' rolünü oynayamaz. Bu da ABD'nin Körfez bölgesinde silah satamamasına ve Lübnan'ın muhalif kesimini destekleyememesine neden olacak. Bu nedenle İran'ın bu şekilde kalması lazım. Hâlihazırda belleklerde bu 'şeytanlaştırma' miti yerleşmişken, algıyı kırmak istemiyorlar. Tüm bu nedenlerden ötürü, şu anda tüm nükleer görüşmelerin tamamının herkesin bilgisi dahilinde fakat bodrum katta görüşülmesi gerekiyor. Başarısız olduğu takdir de bu bodruma gömülmesi gerekir" dedi.
Nükleer görüşmelerdeki gerçek sonuçların kamuoyuna yansımayacağının da altını çizen Doç. Dr. Koç, "Ne zaman bodruma inmeyi başarır ve bu bodrumun bir parçası olursan o zaman buradaki gerçek sonuçlara da ulaşırsın" vurgusu yaptı.