Brezilya seçimleri ABD için neden önemli?

Brezilya halkı, kısa bir süre sonra yeni başkanlarını seçmek üzere sandık başına gidecek. Bolsonaro’nun rakiplerinden geride olduğu anketler sık sık dünya basınına yansırken ABD’nin seçimi yakından takip etmesi dikkat çekti.

Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, pandeminin ilk günlerinden bu yana en fazla eleştirilen devlet liderlerinden birisi. Ekonomi politikaları, aşı kampanyası ve özellikle de pandamı sürecinde aldığı kararlar ile sık sık dünya basınında yer alan Bolsonaro, son olarak ülkede aldığı 50’den fazla ev ile gündeme gelmişti.

Hükümetinin kadın haklarına saygı duyduğunu açıklamasına rağmen katıldığı bir televizyon programında sunucu Vera Magalhães’e yönelik “Sanırım beni düşünerek uyuyorsun. Bana aşıksın”“Brezilya'da gazeteciliğin yüz karasısın" ifadeleri tartışmaları alevlendirmişti.

Aylardır seçim sitemi, oy verme yöntemlerine ilişkin eleştirilerini gündeme getiren Bolsonaro’ya bir darbe de yargıdan gelmiş ve seçim propagandısını yürüttüğü Telegram askıya alınmıştı.

Seçimler öncesinde ülkede muhalifler düzenledikleri Bolsonaro karşıtı toplantılar ile binlerce kişiye seslenirken yapılan anketlerde sağcı lider en yakın rakibi ve eski Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın da 10 puan kadar gerisinde.

ABD’NİN GÖZÜ BREZİLYA SEÇİMLERİNDE

Brezilya’da muhalifler Bolsonaro’nun Trump’tan daha kötü olduğuna dair söylemleri ile oy toplarken Washington yönetiminin de gözü Brezilya seçimlerinde.

ABD’de muhaliflerin ortak görüş bildirdikleri Brezilya seçimlerine ilişkin BBC’ye açıklama yapan Trump’ın eski yardımcısı Steve Bannon, “Bu, 21. yüzyılın en yoğun ve dramatik seçimlerinden biri olacak” ifadelerini kullandı.

Seçimle yakından ilgilenen Demokrat Parti’den Senatör Patrick Leahy ise “Brezilya demokrasisinin ve ABD'nin Brezilya ile ilişkilerinin kaderi, yaklaşan seçimlerde belirlenecek” ifadelerini kullandı.

Brezilya’nın Portekiz’den bağımsızlığını kazanmasının 200. yılı dolayısı ile düzenlenen resepsiyonda konuşan senatörler, seçimlerin bu kadar yakından takip edilmesinin nedenini de; ticaret, demokrasi, Trump ve iklim değişikliği olarak açıkladı.

İki ülke arasında demir, çelik, petrol ve uçak parçalarının da aralarında bulunduğu ticari anlaşmalar sürerken dünyanın en büyük soya ve portakal üreticisi Brezilya’yı ikinci sırada ABD takip ediyor. Sığır eti, hindi, mısır ve tavuk üretiminde ABD birinci sırada yer alırken Brezilya ikinci sıra ile üç arasında gidip geliyor.

Pandemi sürecinde en fazla kaybın yaşandığı iki ülkede enflasyon yüzde 8’in üzerine çıkarken Brezilya’nın Çin’in en fazla yatırım yaptığı ülkeler arasında yer alması Washington yönetiminin dikkatini ülke üzerinde yoğunlaştırmasına neden oluyor.

Latin Amerika ülkelerindeki Rusya ve Çin etkisi, ABD’nin politikalarını da yenilemesini zorunlu kılıyor. Bu nedenle de Brezilya’da seçimin galibinin kim olacağı da önemli yer tutuyor.

Kentucky’deki Berea Koleji’nden Brezilya-ABD İlişkileri Uzmanı Carlos Gustavo Poggio seçimler öncesi ABD’li senatörlerin açıklamalarını, “Büyük bir ilgi var ve bu, demokratik kırılma tehdidinden kaynaklanıyor” dedi ve ekledi, “Son seçim barışçıl geçti. Artık sandık sonuçlarına uyup uymayacağını çok net belli etmeyen, orduyla yakın ilişkisi olan bir cumhurbaşkanımız var.”

2018 yılında seçimleri kazanmasının ardından hile yapmakla suçlanan Bolsonaro, Kraliçe II. Elizabeth’in ölümünün ardından geldiği Londra’da yaptığı açıklamada, “Oyların yüzde 60’ından azını alması halinde, oyların sayılması ve kazananın ilan edilmesinden sorumlu seçim mahkemesine başvuracağını" belirtti.

En yakın rakibi solcu lider ve eski Devlet Başkanı Lula’nın yaklaşık 10 puan gerisinde yer alan Bolsonaro’nun açıklaması, Donald Trump’ın Biden’a kaybetmesinin ardından seçimde hile olduğuna dair iddialarına benzer olarak yorumlandı.

ABD’li politikacıların seçimlere müdahil olma hamleleri dikkat çekerken Brezilya Enstitüsü kıdemli danışmanı ve Obama yönetimindeki eski Beyaz Saray dış politika asistanı Nick Zimmerman, “Bazen resmi, diğer zamanlarda sızdırıyor, ancak hepsi Washington'un mesajını ve düşüncesini iletmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Senatörlerin müdahil olma çabaları ise demokrasiye yönelik küresel tehditler hakkında daha geniş bir uluslararası dış politika endişesi olarak nitelendirilirken, “İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan çok taraflı demokratik düzen, son 80 yıldır hiç olmadığı kadar risk altında. Ve bu, ABD'nin uğruna savaşması ve savunması gereken bir şey” ifadeleri kullanıldı.

Öte yandan ABD’li senatörlerin Bolsonaro’nın en yakın rakibi Lula’nın iklim politikalarından memnun olmasına rağmen Küba, Nikaragua ve Venezuela rejimleriyle yakın ilişkisinden rahatsızlıkları da Washington’un gündeminde. Lula’nın aynı zamanda Hindistan, Rusya, Çin, Güney Afrika ve Brezilya'dan oluşan BRICS’ın en büyük savuncusu olması, tehdit unsuru olarak görülen konulardan birisi.

2010'ların başında Brezilya'da ABD büyükelçisi olarak da görev yapan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Thomas Shannon, “Brezilya ve ABD birbirinin aynasıdır. Bu iki demokrasiden birinin başına gelen diğerinin de başına gelir” dedi ve ekledi “Brezilya ile ABD arasındaki fark, ABD'nin küresel bir süper güç olması ve bunu bilmeleri. Brezilya bir süper güç ve henüz bunu keşfetmedi.”